MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ABD’de temaslarda olan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in konuşmasında dile getirdiği ‘Locals-yerel’ ifadesi üzerine yaptığı açıklama bir anda gündeme düşünce, okurlardan da başlıktaki soru içerikleri geldi.

En başında belirtelim… Bahçeli daha önce de bir koalisyon iktidarını seçime götürecek adımı atmıştı. DSP-MHP-ANAP koalisyonundan bahsediyorum.

31 Mart yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı ciddi bir hezimet gördü. Bu noktaya gelinmesindeki siyasi hataları anlatmaya gerek yok. Ama seçimi belirleyenin aslında ekonomide atılan hatalı adımlar olduğu bir gerçek.

Bilindiği gibi AK Parti siyasi hataları giderecek adımlara hazırlanıyor. Özellikle yeni Anayasa meselesinde bu adımlar daha da netleşecek gibi. Nitekim, Irak dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye'nin yenilikçi ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşma zamanı gelmiştir” sözleri ile Anayasa’da yapılacak değişikliklerin aslında siyaseten şimdiye kadar atılması gereken gecikmiş adımlar olduğuna işaret ediyor.

Gazetecilerin, MHP Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin DEM Parti’nin kapatılması açıklamalarına ilişkin bir sorusuna da Erdoğan’ın, “Sayın Devlet Bahçeli’nin yapmış olduğu açıklamalar Anayasa hükmünün icrasından başka bir şey değildir. Aynı durum şu anda benim için de geçerlidir. Anayasa'nın hükümlerini kimler çiğnemeye kalkıyorsa bedelini de ödemeye hazır olmalıdır” ifadelerini kullanırken de aslında Erdoğan’ın, mevcut Anayasa hükümlerinin bir bedel ödettiğine dikkat çekerek, yeni dile sahip bir Anayasa ihtiyacını dile getirdiği görünüyor.

Ancak “özgürlükçü anayasaya kavuşma” denilince hemen akla da Kürt seçmenlerin seçimlerdeki yönelimi geliyor.

Nitekim AK Parti’ye yakın gazetelerde kimi yazarlar, partinin MHP ile olan birlikteliğinden duydukları rahatsızlığı yüksek sesle dillendirmeye başladı. Bu kapsamda da Erdoğan’ın, yeni bir açılım sürecine göz kırpacağı endişesi de MHP kanadını rahatsız ediyor.

AK Parti’nin “Kürtsüz bırakılmak istendiği” iddiasına kadar giden yazarlar, “Çözüm süreci olmasa da yeni bir Kürt politikası olmazsa olmaz bir öneme sahip” yorumlarını sesli olarak dile getiriyor.  

Yine AK Parti’nin kurucularından, eski bir bakan da AKP’nin kendini MHP’ye mahkûm ettiğini söyleyip MHP ile ittifakı “cinnet hali” olarak tanımlaması dikkat çekiyor. Eski bakan “MHP, özgül ağırlığının 20 katı iktidar üzerinde etkiye, yetkiye sahip” değerlendirmesi de yaparken, seçimlerde Kürt oylarının kaybedilmesini Cumhur İttifakı’na bağlıyor ve MHP ile kurulan ittifakın partiye kaybettirdiğini savunuyor.

Peki Kürt oylarının 2015 yılı seçimlerinden bu yana Cumhur İttifakı dışındaki partilere olan yönelimi nedeniyle AK Parti, Anayasa değişikliği ile bir arayış içerisinde olurken, MHP’nin içerisinde İngilizceyi de iyi bilen ekonomi kurmaylarının ‘locals’ ifadesinin ‘yerel yatırımcı’ anlamında olduğunu bildikleri halde, Bahçeli’nin Kürt kökenli bir bakanı hedef alarak çıkış yapmasını nasıl okumak lazım?

MHP’deki ‘Kürtler ve açılım’ rahatsızlığının en sert şekli olarak mı okumalı? AK Parti’nin iletişime geçmeye kalkıştığı ‘Kürt seçmene’ karşı, MHP’de Kürt kökenli bir bakan üzerinden ‘Kürt kartı rahatsızlığı’ gözüyle mi bakmak lazım?

Peki ABD’deki temasları sırasında kullandığı “Locals” kelimesine açıklık getiren Şimşek’in, “Belli ki kötü niyetli çevreler var” yorumunu nasıl okumak lazım?

Bence MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye “cevap” olarak okuma hatasına girip, ittifakta yaşanan ‘el ense çekme’ hamlelerini kaçırmamak gerek!