Bir Anneler Günü’ne daha erdik.Ben bu ‘Anneler Günü’nde kadınlar için yazacağım…İnsanoğlunun analıkla taçlandırdığı kadınlarımız ne durumda sorusuna yanıt arayacağım. Gece uykusunu haram eden ;gündüzünü gecesine katan ve evlatları için saçını süpürge eden annelere selam olsun.Herkesin kız evladı ailesinin gözbebeğidir. Bir gün onlar da anne adayıdır evlendiklerinde.İlk ayrılıktır bu olay. Birey toplumu olmanın  da ilk adımıdır.

Benim annem yalnız bir kadındı. Kuşak ve eğitim farkımız vardı.Ama koskoca bir aileyi o yönetirdi.Onu tatillere hep ben götürürdüm. Koskoca dünyada o şimdi yok; anneli günler hayal oldu.Özlemi büyük,sevgisi derin,olmasa da yanımda varlığını hep hissederim. Çocuklar anne kucağında büyüyor da, ömür boyu anneli olamıyor. Hem annedir, hem de ilk öğretmenimizdir anneler…

Bugüne kadar izlenimim şu: Kerhen kutluyoruz bu özel günü…Hediye vermek;çoluk çocuk,torun torba ziyaret edip, sevgi-saygı sunmak bir yarış haline geldi.Çünkü değişen toplum yapısıyla;her günümüzün anneli olduğu yılların değerini-önemini yitirip gitmişiz … Kadına şiddetin, dayağın, baskının, cinayetlerin arttığı, onları  toplumdan dışlamanın, iş yaşamından ve sosyal hayattan uzaklaştırmanın amaçlandığı kötü bir süreçteyiz.

Bize çağdaş uygarlık hedefinden saptığımızı gösteren pek çok emare var.TV’lerdeki evlenme programlarına alıcı gözle bir bakın. Ya hemen her kanalda yer alan dizilere ne demeli! Fatma Gül’ün Suçu Ne dizisinin Fatmagül’ü, Öyle Bir Geçer Zamanki dizisinin Cemile’si , Aşk ve Ceza’daki Çiçek’in dramı vs.vs… Bize niye izlettiriliyor bu diziler?İbretlik olsun diye mi? Kadını toplum yaşamında erkeğe bağımlı kılan ve onu ikinci sınıf konumuna indirgeyen anlayış tamamen son bulmalı.

Tamam, erkek egemen toplumuz. Ama bu demek değildir ki; kadına düşman bir toplum olacağız ! Hele uygar bir toplumda, en geri olduğumuz dönemlerde bile görmediğimiz biçimde şiddet, dayak, taciz, tecavüz, öldürme gibi eylemlerle kadınlara dünyayı zindan etmek, onu sosyal ve iş yaşamından koparıp dört duvar arasına hapsetmek aklın aydınlığına ve insan doğasına aykırı. 21. Yüzyıl Türkiye’sinin en büyük ayıbı: “KADIN CİNAYET” leri ne zaman son bulacak?
21. yy’da ülkemde kadınlara bakışın kısa özeti şöyle :

Kadın en az 3 çocuk yapmalı…

Kadının yeri kocasının evidir…

Kocası değil mi; ister sever, ister döver…

Kadının kucağından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmemeli…

Toplumların sağlıklı gelişimi için kadının da erkekle birlikte rol alması gerektiği gerçeği kabul edilmeli. Toplumun sağlam temeller üzerinde inşa edilmesinde ve sağlıklı gelişim göstermesinde kadın önemli bir yere sahipse ;

İstihdamda eşit fırsat ve muamele güvence altına alınmalı…

Kadınların işgücüne katılımı; yani ekonomide daha fazla rol üstlenmeleri sağlanmalı…

Kadına karşı her türlü şiddet ortadan kaldırılmalı…

Kadınların politikada;karar verme süreçlerinde de etkin rol alması sağlanmalı…

Kırsal alanda da eşitlik sağlanmalı…

Medyada kadın haklarına saygı gösterilmeli…

Yaşlı kadınların huzur içinde yaşamaları için de koşullar oluşturulmalı…

Bu Anneler Günü’nde bunlara mı taktın kafayı diyebilirsiniz. Takıntı değil; sorumluluk benimkisi. Kuşkusuz hiçbir şeyin yapılmadığını söylemiyorum. Yetersizliklerden ve uygulamalardan yakınıyorum. Bu çağda, kadınlarımıza (analarımıza) reva görülen söylem,eylem ve girişimlerden dolayı üzüntü duyduğumdan da kuşkunuz olmasın.

Annelerin hakkı ödenmez.Anneli olsun her günümüz !!!Senede 1 GÜN yeter mi annelerimize, yetmez elbet !Bütün annelere sevgi, saygı sunuyor, mutluluklar diliyorum. Sonsuzluğa göçenleri başta annem olmak üzere minnet, şükran ve rahmetle anıyorum…