Yaşama hep ‘Belki’ penceresinden bakarım. ‘Keşke! demem. Yani pişmanlık duymam. Gelen her güne hep umutla bakarım. Hoşuma gitmeyen bir şey oldu mu, belki yanlış anlamışımdır derim. İyimser bir insanım yani. Kötü şeyleri (huyları) görmezden gelirim, görsem de yüzlerine vurmam. Aile bireyleri de bilir bu yönümü. Bu tutumumun, korkma ya da çekince biçiminde algılandığı da olur. Oysa korktuğumdan değil, empati duygusuyla hareket ederim. Bu türlü ince şeyler düşünemeyen ‘ham’ kişiler varsın öyle bilsin. Önemsemem bu durumu.
Herkes bana ev ortamında nasıl çalıştığımı, nasıl yazdığımı, ev halkının beni nasıl algıladığını da soruyor. Verdiğim yanıt şöyle: “Evin her yerinde her ortamda rahatça yazarım. Ayda 10’dan fazla dergi, günde 5-6 gazete okurum. Defterlerim var, notlar alırım. Bunlarda yaşamın rengini içeren günlük türü yazılarımı toplarım.”
“Sırdaşım yok, yani ser veririm, sır vermem. Verdiğim sırlar, hemen herkesin başına gelebilen şeylerdendir. Ancak benimle mezara gidecek sırlarım da var kuşkusuz, herkesin olduğu gibi. Bir derdim varsa hemderdim de olmalı diye düşünürüm.”
“Üç keşkem var benim. Birincisi, keşke kasabam Devrek’e dönmeseydim. İkincisi, keşke bir enstrüman çalabilsem, resim ve karikatür yapabilseydim. Sonuncusu, insanı daha çok sevebilseydim. Bu sonuncu keşkem sizi şaşırtmasın. Bilirsiniz, ünlü Alman şairi, romancı Goethe, son nefesinde, ‘Işık, biraz daha ışık!’ demiş. Ben de şu her geçen gün biraz daha bencilleşen insanlar arasında yaşarken ‘Biraz daha sevgi, biraz daha dostluk!’ diyorum. Bu kıtlıkta acaba çok mu şey istiyorum?
Dilimdeki en büyülü sözcük bu: “Belki’’ Kötümser biri olmadım hiç: Belki de bu sözcük sayesin de. Karamsar biri de değilim: Umudumu yitirmedim. Hep belki penceresinden baktım yaşama, yaşadıklarıma. Ne demektir belki penceresinden bakmak? Yaşadığımız bir olay, duyduğumuz bir söz, uğradığımız bir kaza, bir yitim karşısında, bizi ayakta tutabilecek bir yaklaşım, hoşgörü, özveri, dayanç, direnç veren bir bakış: (Belki bunu demek istememiştir. O da insan benim gibi, bu iş fedakârlık istiyor galiba.
Küsmekle ne geçer ele? Yaşama sevinci önemli benim için gibi tümcelerle anlatabileceğim; olayların akışını zamana bırakma anlayışını yansıtan bir sözcük ‘belki.’ Hani bir söz var dilimizde! ‘‘Öfkeyle kalkıp zararla oturmak.” Böylesi bir durumda, ileride sizi tedirgin etmeyecek, öfkenizi bal eyleyecek bir süre, bu belki. Kendinizle barışık olmanın; çevreyle, eşiniz dostunuzla da barışık yaşamanın kapısı da olabilir bu belki…
Belki, kuşkuyu, şüpheyi ortadan kaldırır mı? Kaldırmaz, ama sizi daha sağlıklı, daha iyi, daha doğru, daha yerinde düşünmeye, kararlar vermeye de götürebilir.