Edebiyat dergisi yayımlamak ya da editör olmak zor iştir. İnsana nice dostluk da kazandırır, düşmanlık da…
Ama, hele de biraz zaman geçince anlarsınız ki, edebiyatın mutfağında olmak, ilerde belki de efsaneleşecek nice olaya yakından tanıklık olanağı vermiştir size…
Bundandır, bir dönem edebiyat dergisi yayımlamış olanların anılarını bohçalayıp yanlarında alıp götürmemek için yazmalarını isterim.
Onlardan biri de Hasibe Ayten'di…
Onun adeta tek silah olarak her türlü koşturmacasını üstlendiği ve edebiyat tarihimize armağan ettiği 'Sesimiz', Ankara'nın 1970'li yılların ikinci yarısında çıkan önemli dergilerinden birisidir çünkü…
Ben yetişemedim. Sonradan kaldırım kitapçılarında, sahaflarda rastlayıp kütüphaneme kattığım birkaç sayısı var, o kadar…
Çünkü, 12 Eylül cuntasıyla kapatılmıştı dergi. Vecihi Timuroğlu'nun bir yazısında komünizm propagandası yapıldığı gerekçesiyle…
***
Kimler yazmamıştır ki Sesimiz'de?
İnci Aral, Ayla Kutlu, Özel Arabul, Nazlı Eray, Mustafa Şerif Onaran, Metin Altıok, Hüseyin Yurttaş, Talat Sait Halman, Murathan Mungan, Selçuk Baran, M. Sunullah Arısoy, Yusuf Alper, Hüseyin Atabaş, Nedret Gürcan…
1978'de Cemal Süreya da katılmıştır bu imzaların arasına.
***
Dönemin 'karaborsa şairi' (Hep mi öyle ne?) Cemal Süreya o yıllarda Ankara'dadır. Bekardır. Toros Sokak'ta kız kardeşiyle oturmaktadır. Metin Altıok, Hasibe Ayten'i onunla tanıştırır. O yıllarda, anılarda büyük yer etmiş Tuna Caddesi'nin başındaki yerinde olan Sanat Sevenler Derneği'nde (Sanat Kurumu).
Bu tanışıklıkla birlikte Cemal Süreya da dergide yazmaya başlar. Ama takma adla… 'Dr. Ali Lokman' imzasıyla…
Onun ardından dergiye yeni usta imzalar da eklenir:
Hasan Hüseyin Korkmazgil, Vecihi Timuroğlu, Metin Eloğlu, Oğuz Tansel, Behzat Ay, Bertan Onaran, Aziz Nesin, Adnan Yücel…
Bunca imzanın yer aldığı bir dergiyi yönetmek demek, aynı zomanda bunca insanla görüşmek, konuşmak, yazışmak demek…
Bu ise ne büyük bir anılar galerisi oluşturur insanda…
Yazılırsa edebiyat tarihimizin insan portrelerine katkı, yazılmazsa, sizinle birlikte toprak altına gömülecek büyük bir bohça…
***
Hasibe Ayten, iyi etti de yazmayı seçti. Üvercinka Dergisi'nde zaman zaman rastlıyordum anılarına ve seviniyordum… Sonunda o çok sevdiği Cemal Süreya'nın bir dizesini ad seçerek kitap da yayımladı. 'Hayat Kısa Kuşlar Uçuyor'da (1), bazen gülümseten, bazen hüzünlendiren ne çok an, anı canlanıvermiş yeniden.
Üstelik yalnızca Oluşum Dergisi serüveninden değil, 1983'te açılan Kibele Sanat Galerisi'nin etkinliklerinden de biriken anılar bunlar…
Yeni belleklere kazınacak, anekdot tadında ne çok ayrıntı var bu anılar içinde…
Var da, şimdi birkaç örnek vermek için bile yerim kalmadı.
Ama, sayfalar arasında karşıma çıkan büyük bir hazineyi anarak bitireyim yazımı…
Hazine ama, daha yeni yazmıştım (2) 'hazine' deyince usuna para gelmeyenler için elbette…
Metin Altıok'un o güzelim şiirlerini yazdığı daktilosu… Şiir tarihimiz için ne büyük bir hazinedir, değerdir o! Şairin Sıvas Katliamı'nda öldürülmesinin ardından eşi Nebahat Altıok, Hasibe Ayten'e vermiş o daktiloyu, 'Metin, seni çok severdi, yazılarını, şiirlerini bu makine ile yaz! Metin'in yazacağı yüzlerce şiirinin ilhamı sana gelsin' diyerek.
'Özenle boyadım ipliğini sevginin, / Gidip de bulamamanın incinmiş rengine (…) Sonunda kendime bir top yangın edindim, / Soluğumla besledim dudağımın ucunda. / Ömrümün külüydü hep savrulan ardımda, / Örterek yavaş yavaş bıraktığım izleri / Yanmış bir günün sürüklenen kanatlarıyla. / Koştum, durmadan koştum o küçük yangınımla, / Adımın çaresiz kıyılarında kendi göğümü bulmaya.'
'Sis' şiirindeki (3) bu dizeler ve daha nice dizeler, o daktilonun tuşlarına basılarak yazılmıştı.
Hasibe Ayten diyor ki:
'Yazar arkadaşların, dostların vereceği bir kararla, makineyi herkesin görebileceği, korunaklı bir yere verebiliriz.'
İşte en büyük hüzün burada…
Ah, ne zaman gelişmiş bir ülke olacağız biz?
Böyle bir hazine için 'korunaklı bir yer' aramayacağımız, gelişmiş bir ülke?
______________________
(1) Hasibe Ayten, 'Hayat Kısa Kuşlar Uçuyor', Anı – Deneme, Ekin / Sanat Yayınları, Birinci Baskı: Şubat 2018, Ankara.
(2) 'Çünkü 'Hazine' deyince para geliyor usumuza!', Başkent Gazetesi, 23 Temmuz 2018.
(3) Metin Altıok, 'Gezgin', Doruk Yayınları, İkinci Baskı: Eylül 1991, Ankara.