3'lü savunmamıza bakıyoruz; Norwich City'li Ozan Kabak, Atlantalı Merih Demiral ve Leicester City'li Cağlar Söyüncü…

Orta alanımıza bakıyoruz; Lille'li Zeki Çelik, Feyenoordlu Orkun Kökçü ve İnterli Hakan Çalhanoğlu…

Forvete bakıyorsun Marsilyalı Cengiz Ünder ve Lille'li Burak Yılmaz…

Bunlar Portekiz karşısında Katar 2022 Avrupa elemeleri Play-off yarı finalinde sahaya sürdüğümüz ilk 11'in 8 lejyoner futbolcusumuz…

Bitmedi… Daha bençte, CSKA Muskovalı Yusuf Yazıcı ile Getafeli Enes Ünal, Sassuololu Mert Müldür ve Kaan Ayhan, Gent'li Sinan Bolat ve yeni katılan Köln'lü Salih Özcan.

Tek tek irdelediğimizde, hepsi de Avrupa'nın son derece başarılı takımlarında hatırı sayılır dakika bulan genç ve yetenekli futbolcular…Ancak milli takımızdaki başarı durumuna bakıyoruz... İşler hiç de istediğimiz gibi gitmiyor. Kaliteli bir ekibiz ama sonuç odaklı baktığımızda iyi değiliz. Bunun sonucu olarak da Dünya Kupası finallerine katılma hasretimiz 20'yı geçti…

Sistem için epey eleştiriler oldu. Böylesine önemli bir rakip karşısına çıkarken Teknik Direktör Stefan Kuntz, ilk kez denediği 3'lü savunma yüzünden hedef tahtasına konuldu. Özellikle de ilk yarıdaki berbat futbolumuzun kabahati hep 3'lü savunmaya bağlandı.

Eleştirirken iyi de sormazlar mı adama ey futbol ulemaları, 3'lü savunmadaki Ozan Kabak, Merih Demiral ve Çağlar Söyüncü takımlarda da bu sistemi oynamıyorlar mı? Burak Yılmaz'dan sonra 1. Kaptanlığa getirilen Hakan Çalhanoğlu da İnter'de bu savunma sisteminde oynadıklarını söylemedi mi hatta Avrupa milli takımlarının da artık bunu tercih ettiğinin üzerine basa basa söylemedi mi?

Üstelik Kuntz, Portekiz maçının devre arasında futbolcularına eğer isterlerse sistemi değiştirebileceğini söylediğinde, olayın cesur futbol oynayamamalarından kaynaklandığını da açıklamadı mı?

Sorunun sistem kaynaklı olmadığını ikinci yarıdaki futboldan belli olmadı mı?

Portekiz maçında futbol ilahları, Ronaldo ve arkadaşlarının yanında yer aldılar… Burak Yılmaz'ın 84.dakikasında kaçırdığı penaltı, işi terse çevirebilirdi belki de.

Ama olmadı. Kötü sonuçlar sanki biraz inanç eksikliğimizden kaynaklanıyor…

Genç, yetenekli ve kaliteli bir ekibe sahibiz. Bunun böyle gitmeyeceğini de çok iyi biliyoruz. Daha bunlara da çok genç yetenekler de katılacak.

Haziran ayında başlayacak UEFA Uluslar Ligi var. Bu turnuvada yaşadığımız ve bu kaliteli bir ekibe hiç de yakışmayan bir C Ligine düşme ayıbımız var. Rakiplerimiz de Fareo Adaları, Litvanya ve Lüksemburg…

Adlarını bile söylerken başımız ister istemez öne eğiliyor. İşte Milli takımızın içinde bulunduğu bu kötü durumdan kurtarmak da bu genç jenerasyonun görevi… Sonra da hedef, Almanya'da organize edilecek 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası elemeleri olacak. Kura çekimleri 9 Ekim 2022'de Frankfurt'ta yapılacak. Kuntz'un da dediği gibi ilk iş, bize Play-off kura çekiminde Portekiz ve İtalya kabusunu yaşatan Almanların efsane futbolcusu Mattaus'u uzak tutmak ve sonra da finallere katılmak olsun.

Doğrusu ben bu jenerasyona güveniyor ve inanıyorum… Türk futbolu bu yetenekli ekibin omuzlarında yükselecek. İnşallah yaşayıp göreceğiz.