Size 2 dakika içinde gerçekleşen iki olay anlatarak, bir bağlantı yapmanızı ve bunu değerlendirerek durum tespitinde bulunmanızı isteyeceğim.

45. dakika… Son derece kritik bir maça çıkan Ankaragücü, gerek kadrosu, gerek bulunduğu konum itibariyle moral motivasyonu hayli yüksek olan Süper ligin yenisi Hatay karşısında hem de deplasmanda golcüsü Bröven'in ayağından 1-0 önde götürdüğü anda Diouf'un kafa golüyle beraberliğe düşüyor. Tabi ki VAR devreye girerek gol pozisyonu başlangıcından itibaren mercek altına alıyor. Ama Bahattin Şimşek önderliğindeki VAR Merkezi, onca kamera, değişik açılardan görüntülere ve de Ankaragüçlü futbolcu ve kulübesinin tüm itirazlarına karşın ne hikmetse Hataylı Traore'nin İdriz Voca'ya attığı dirseği görmüyor. Ve Diouf'un attığı gol, bariz faul nedeniyle geçersiz kılınmıyor…

Dakika 46.55 (Yani ilk yarının uzatma dakikaları dahil bitimine 5 saniye kala)… Ankaragücü'nün hırçın çocuğu Paintsil (Erzurumspor maçında da kırmızı kart görmüş, Başakşehir maçında da direkten dönmüştü) çok gereksiz bir hareketle rakibine tekme atıyor. Pozisyona çok yakın ve görüş açısı da iyi olan hakem Atilla Karaoğlan da faulü sarı kart ile cezalandırıyor. Ancak Ankaragüçlü futbolcuların bir önceki pozisyondaki haklı itirazlarını es geçen VAR, Merkez Hakem Kurulunun, daha bir ay önceki bir seminerinde VAR hakemlerine, 'Eğer hakem kesin olarak olaya müdahale edip kartını (Sarı veya kırmızı) göstermişse, kesinlikle devreye girilmeyecek' talimatına rağmen Hataylı futbolcuların itirazları üzerine MHK'yi by-pass edercesine devreye girip hakem Karaoğlan'a kartın rengini kırmızı olarak değiştirtiyor.

Bir de kesinlikle iddia ediyorum, büyük diye addedilen takımların hiçbiri aleyhine bu pozisyon benzerinde bir karar değişikliğine gidilemezdi.

İşte bu 2 dakika içinde geçen iki olay, 'Ateş' hattındaki Ankaragücü'nün nasıl ince ince doğrandığının açık kanıtıdır.

Öyle ki Ankaragücü için kurtarıcılığına tanık olduğum ve inandığım Teknik Direktör Hikmet Karaman bile olayın sıcaklığıyla verdiği demeçte bile buna değinmedi.

Tabi ki futbolcuları konusunda yaptığı 'Ateş çemberinin içerisinde olan bir takımız. Takımı 10 kişi bırakma ve iki penaltı yaptırma lüksümüz yok' şeklindeki eleştirilerine de yürekten katılıyorum.

Ben hala Hikmet Karaman'a 4.gelişinde de soyunduğu rolün hakkını vereceğine inanıyorum… Ancak kurtuluş mücadelesinin tüm yükünü Karaman'ın sırtına bindirip bir kenara çekilmeyle olmaz…

Gün birlik olma günüdür…

Ankaragücü'nü en zor günlerinde bile yalnız bırakmayan büyük taraftarları ile Başkan Fatih Mert ve yönetiminin hocaya ve takıma desteklerini sonuna kadar vereceklerini de biliyorum.