Kimileri toz kondurmaz…
Zaman zaman daralır, dilinden düşürmediği methiyeleri bir kenara bırakıp ‘’Yahu koca kentte çoluk çocuk hoşça vakit geçireceğimiz bir yer yok’’ diye yakınır.
Doğrusunu söylemek gerekirse dırdır etmekte haklıdır da…
Hele adım atmanın para demek olduğu günümüzde böylesine yakınmalar haklılık kazanıyor.
Şanslı sayılacak semtler ahalisi de, yakınlardaki parka gitmekten bıktı-usandı doğrusu….
Biraz ötelerdeki ilçe ve semtlerde değişiklik aramak da bütçeyi dara soktuğundan her babayiğidin harcı değil.
Malum Ankara memur kenti…
Bir kabadayılık yapıp da gözünü karartsa altı ay belini doğrultamaz, ‘’Hafta sonu kaçamağı da neymiş? Kıraydın kıçını da oturaydın evinde’’ diye söylenir durur günlerce.
Ankara'da pahalılık, özellikle son yıllarda yaşam maliyetlerinin hızla artmasıyla daha fazla konuşulmaya başlandı.
İçine düştüğü ekonomik sıkıntılar nedeniyle sahil kentlerinde tatili unutan çok sayıda Ankaralı, özellikle gıda, kira, enerji ve ulaşım gibi temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşadığı sıkıntı yüzünden sahil kentlerine kısa süreli kaçışları da artık nostaljik birer anı olarak görüyor.
Başta dar ve sabit gelirliler olmak üzere, pek çok aile, içinde bulunduğu ekonomik olanaksızlıklar nedeniyle yaşama keyfinden giderek uzaklaşıyor.
Gıda ve konut kiralarının yüksekliği, ulaşım giderlerindeki yüksek oranlı artışlar, elektrik ve doğalgaz tüketim fiyatlarındaki artışlar insanları canından bezdirmiş durumda.
Yaşam yükünün ağırlığı, kentin bazı bölgelerde çok daha fazla hissediliyor.
Gelir ve gider arasındaki dengesizlik arttıkça ayakta durmak da imkansız hale geliyor.
Ankara’da yaşamak giderek zorlaşıyor.