Aradan neredeyse yirmi yıl geçti, ama bizim kadim dostun kıskançlığı bir türlü geçmedi.
O da haklı…
Nasıl kıskanmasın ki?
Eloğlu, çoluk çocuk geliyor senin ülkene, lüks otellerde gününü gün ediyor haftalarca…
Bizim ahali ise ucuz pansiyon peşinde…
7 yıldızlısı, 5 yıldızlısı derken 4 yıldızlısı da hayal oldu….
Pansiyon da kervana katıldı, katılacak…
‘’En iyisi evde oturmak’’ gibi gerçekten uzak bahaneler moda olma yolunda şimdilerde.
Gözünü karartıp da ‘’Beni 5 yıldızlıdan aşağısı kesmez’’ diye fiyakasından taviz vermeyenler de var elbette….
Var da nereye kadar…
Haciz memurlarının ayak sesleri duyulmaya başlayıp da hesapsız saltanatın sonu gelince, gecikmeli pişmanlık da fayda etmiyor tabii.
Vazgeçmek gerek bu tuzlu sevdalardan…
‘’Ayağını yorganına göre uzat’’ diye boşuna dememişler….
Bak… Varmış bir bildikleri…
‘’Ya tuzu kuru olanlar?’’ diye sızlanmayı bırak…
Yahu sana ne tuzu kuru olandan…
O sana soruyor mu ‘’Nedir bu halin’’ diye…
Sen de sorma…
Çatlasın dursun…
Sen akşamı düşün…
Bak, Ankara ve Türkiye genelinde hayat pahalılığı ciddi şekilde artıyor…
Başta temel gıda ürünleri, enerji, konut kiraları ve ulaşım gibi kalemlerdeki fiyat artışları, çekilmez hale geldi.
Özellikle konut fiyatları ve kira bedelleri, büyük bir artış göstermiş durumda. Kentteki yaşam maliyetinin artması, insanları fiyatların nispeten daha düşük olduğu uzak semtlere taşınmaya zorluyor.
Bir semtten diğerine…
Bu da tatil sayılır…
Yeni semtler, yeni yüzler…
Boş ver gerisini…
Bak turist sayılırsın artık.
Yerli turist…
Keyfini çıkarmaya bak.