Geçim şartları zorlaştıkça, yaşama tutunma gücü de giderek tükeniyor.
Yeni gün, yeni umut iyimserliği de yerini giderek çaresizliğe, tükenmişliğe bırakıyor.
Bu karamsar düşünceler içinde çıkış noktası arayan insanlar, bir önceki günü aratan ağır koşullar nedeniyle geleceğe dair ‘’sorunsuz, dertsiz, tasasız yaşam’’ hayallerinden biraz daha uzaklaşıyor.
Başkent halkının yaşam mücadelesinden söz ediyoruz elbette…
‘’Mutluluk anketi’’ yapılsa, ters ters bakacak hale geldi ahali…
‘’Ankete ne gerek var. Yüzüme bak anlarsın’’ der gibi ifade var yüzlerde.
Pahalılık nedeniyle kasabın, marketin yolunu unutur hale gelen pek çok evde ‘’mutsuzluk rüzgarları’’ esiyor.
Ama ne yetkililer, ne de ‘’tuzu kurular’’ etkileniyor yalnızca o rüzgardan…
Hayat pahalılığı, son yıllarda birçok kentte olduğu gibi Ankara’da da çekilmez hale geldi.
Bu olumsuz tablonun etkileri özellikle yüksek enflasyon, kira fiyatlarının yüksek oranlarda artması, gıda ve ulaşım giderlerindeki önlenemez yükseliş, temel ihtiyaç maddelerinin aşırı derecede zamlanmasıyla her geçen gün daha da hissedilir duruma geldi.
Elektrik, su, doğalgaz gibi temel hizmetlerin fiyatlarının ulaştığı seviyeler de, hayat pahalılığını etkileyen faktörler arasında yer alıyor.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, özellikle emekli kesimin maaşlarında yapılan düşük oranlı artışlar, çaresizliği daha da pekiştiriyor.
‘’Zor durumdakiler korosu’’ndan yükselen feryat duyulmalı artık.
Geç olmadan,
Dayanma gücü tükenmeden…