CHP’nin en çalışkan milletvekillerinden biri Ömer Fethi Gürer. Özellikle tarım sektöründe yaşanan sorunları bıkmadan usanmadan gündeme getiriyor. Bir gün Niğde’de bir gün Antalya’da, Türkiye’yi adım adım dolaşıyor. Aldığı milletvekili maaşını sonuna kadar hak ediyor.
Sudan’da sonu hüsranla biten tarım macerasının seyrini de biz onun açıklamalarından, soru önergelerine aldığı bilgilerden öğrendik hep. Neredeyse konuyu herkes unuttu bir o gündemde tuttu. Birkaç ay önce yaptığı açıklamalardan birinde “Şirket var ama ortada tarım yapılacak arazi yok” diyor ve iktidara “Bırak Sudan’ı Nijer’i GAP’a bak” diyordu.
İktidar, Sudan’ı bıraktı. Türk Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Anonim Şirketi, Cumhurbaşkanlığı Kararı ile tasfiye edildi. Karar 1 Aralık 2023 tarihli Resmi Gazete’de de yayınlandı. Böylece, Sudan’da tarımsal üretim yapma macerası sona ererken 10 yıllık çaba yapılan masraf da heba olup gitti.
Kurulan şirketin sermayesinin yüzde 80’i TİGEM’e, yüzde 20’si de Sudan’a aitti. Ne hayaller vardı. Güya bu şirket tarım yapacak, hem Sudan hem Türkiye kazanacaktı.
Olmadı, daha başka gerekçeler var mı bilmiyoruz ama Sudan’da darbeyle sonuçlanan iç karışıklığın projeyi akamete uğrattığı söylenebilir. Çünkü Türkiye’nin devrik lider El Beşir ile imzaladığı anlaşmalar, askeri darbe ile iktidarı ele geçiren yeni yönetim tarafından pek de iyi karşılanmadı; dolayısıyla anlaşmalarla ilgili bir belirsizlik sözkonusu…
Ülkenin tarım arazileri bomboş dururken kendi topraklarımızı değerlendirmek yerine Sudan’da tarım yapmaya kalkışmak akıl alır bir iş değildi zaten. Proje eleştiri konusu olduğunda tarım bakanları, iktidara özgü o aşina olunan kibirli, üstenci tavırla konuştu hep. 2017’de dönemin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, “Sudan konusu bir vizyon meselesidir. Birçok ülke, başka ülkelerden 202 milyon hektar tarım arazisi kiralamış durumda. Dünya uzayda bitki üretimi ile meşgul olurken, sizin dünya coğrafyasındaki atıl arazilerin değerlendirilmesi noktasında bir görüşünüz yoksa vay halinize” demişti.
Bir diğer bakan Bekir Pakdemirli ise Sudan’a gittiğinde tarım arazilerini gezmiş “En sonunda arazimize kavuştuk” diye muştulamıştı Türkiye’yi.
Zamanla anlaşıldı ki, öyle denildiği gibi arazi yok.
İki ülke arasındaki ilişkilerde yaşanan sorunların kısa zamanda aşılamayacağı ortaya çıkınca tarım yapmak üzere kurulan şirketin feshi yoluna gidildi, böylece vizyon çöktü.
Sudan bırakıldı ama GAP’a bakılır mı bilinmez.  Ancak şu var ki, Sudan’daki tarım projesinin çöküşü sadece bir ekip biçme meselesinden ibaret değildi. İktidarın dış politika stratejileri çerçevesinde Afrika açılımı hamlesiyle bölge ülkelerindeki ilişkiler yoğunlaştırılmıştı. Sudan da bunlardan biriydi; Afrika’ya açılan kapı olarak bilinen Sevakin Adası’nda Osmanlı döneminden kalma eserler restore edilmiş, ayrıca ülkeye Diyanet İşleri Teşkilatı ve İslamcı kuruluşlar tarafından sık sık yardımlar gönderilmişti. Çünkü, Sudan eski Osmanlı coğrafyasıydı ve AKP iktidarının Afrika açılımı da Neo Osmanlıcı siyasetin bir gereği idi; dolayısıyla bölgede ümmet adına nüfuz elde etme çabası sözkonusuydu.
Gelinen aşamada, iki ülke arasında imzalanan anlaşma ile kurulan tarım şirketinin tasfiyesi sadece bir projenin suya düşmesi değil, Neo Osmanlıcı hayallerin de Sudan ayağının çöküşü anlamına geliyor.