“İnsan kendi geleceğinin mimarıdır’’ demiş bir bilen…
Para babalarına bakarsan doğru, parayı ancak rüyasına görebilenlere sorarsan yanlış bir düşünce.
İlk grupta yer alanlar, ‘’çalış ki kazanasın’’ derler…
İkinci gruptakiler, ‘’çalıştım da ne oldu?’’ diye sitem ederler.
Öyle ya ilk gruptakiler, kısa sürede zengin olurken, ikinci gruptakilerin bir deri bir kemik halleri ‘’insan kendi geleceğinin mimarıdır’’ sözünün her koşulda geçerli olmadığını kanıtlamıyor mu?
Yarış koşullarının bu konudaki önemi inkar edilemez.
Hayat yarışı eşit şartlarda başlamalı değil mi?
Biri para babasının, diğer dert babasının çocuğu…
Yarıştır bakalım…
Yarıştır da gör, hangisinin mimari açıdan şanslı olduğunu…
‘’İstisnalar kaideleri bozmaz’’ diyelim ve startı verelim.
Yarış, büyük olasılıkla zengin çocuğunun ipi göğüslemesiyle sonlanacaktır.
Şöyle özetler çıktığı yaşam yolculuğunu.
‘’Hayata sıfırdan başladım’’ diye böbürlenen zengin çocuğunun, devamında söyleyecekleri sözler sonu baştan belli yarışın özetidir:
‘’Evet sıfırdan başladım. Yılmadım, tüm zorlukları aşmasını bildim. Bu arada ölen babamdan da 100 milyon miras kaldı.’’
Dert babasının çocuğu mu?
O hala direniyor. Diğeri gibi sıfırdan başladı o da. Hoş başka şansı da yoktu zaten. Şu centilmenlik kuralı olmasa çoktan pes etmiş, çekilmişti yarıştan. Ölen babasından kalan borçları nasıl ödeyeceğinin hesaplarını yapıyor hala?
Düştü düşecek…
Kamburu çıkmış,
Dili bir karış dışarıda…
Söyleniyor kör dilenci gibi:
‘’Hayat güzel belki ama ben göremiyorum’’