Daha Kasım’ın sonu gelmeden ‘’beyazı’’ görünce, meteoroloji uzmanı edasıyla, ‘’Bu kış gerçekten zor geçe3cek’’ diye ahkam kesmiştik.

Doğrusu, Ankara’da yaşayanlar da çoktandır Kasım ayında kar yağışına pek tanık olmamıştı uzun zamandır.

Özellikle gençlerin ve çocukların ‘’beyaza’’ yönelik hayalleri yılın son gününe kadar sürmüş, ancak beklentiler gerçekleşmemişti.

Bir zamanlar Kasım ayı ortalarından Nisan sonlarına kadar beyaza bürünen Ankara da, Ankaralılar da  ressamlara konu bu güzelliği neredeyse unutmuştu. .

Geç gelen kar da serap misali bir görünüp bir yok olur hale gelmişti.

Gece yağan kar, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte erir, yeni güne gözlerini açan gençlerin ve çocukların kartopu ve kızak hayalleri de buharlaşıp giderdi.

Bakalım bu gidişin dönüşü olacak mı?

Çocukların ve gençlerin yarım kalan hayalleri gerçekleşecek mi?

Tabii madalyonun bir de öteki yüzü var;

Kimilerinin dört gözle beklediği karlı günler, kimileri için ‘’eyvah’’ dedirtebiliyor.

Kar demek ısınma sorununun dertler hanesinin tepesine oturması demek…, .

Isınma giderlerinin ak karın kara kara düşündürdüğü noktalara gelmesi demek…

Ulaşımda işkence demek…

Yeni masraf kapıları demek…

Kar, o beyaz giysisiyle yalnızca çatıları, yolları, cadde ve sokakları örtmese…

Tüm dertlerin üstüne çökse…

Hepsini bir çırpıda yok ediverse…

Keşke…