Gazetecilik en bilinen şekliyle olayların olguların araştırılıp tarafsız şekilde halka sunulmasıdır. George Orwell’e göre gazetecilik “birilerinin yayınlanmasını istemediği haberleri yazmak.” Orwell’in bu tanımlaması o kadar değerli ki ne kadar demokratik ve hukukun üstünlüğünü savunursa savunsun, bütün dünyada iktidarlar istemedikleri “şey”in halk tarafından duyulmasını istemezler.

Tam tersine yaptıkları her şeyin övülmesini isterler.

Eleştiriye tahammülleri yoktur.

Bu tür gazetecilik dünyada “Rockefeller” bizde ise “A Haber” gazeteciliği olarak tanımlanıyor.

Bilmeyenler için anımsatalım. Dünyanın en zengin insanı olarak bilinen medya, petrol, çelik ve banka patronu John Davison Rockefeller yaşlılığa bağlı olarak hastalanmış yatağa düşmüş. Çocukları Rockefeller’in üzülmemesi için elinden geleni esirgemiyorlarmış. Ömrünün son dönemini mutlu geçirmesi için çabalıyormuş. Ancak baba Rockefeller sabah gazeteleri okuyunca olan bitenlere çok üzülüyormuş. Bunu farkeden çocukları, sahibi oldukları büyük gazetelerden birinin yöneticisini çağırıp her gün baba Rockefeller için tek nüsha gazete basılması talimatı vermiş.Bu gazetede tek satır olumsuz haber olmamışını istemişler. Haber, köşe yazıları, ekonomi, sağlık, dış politika, spor, magazin sayfalarıyla olan bir nüsha gazete basıp Baba Rockefeller’e getiriyormuş. Rockefeller de sabah gazetesini okuyup mutlu oluyormuş.

Örnek ABD’de ünlü biri açıklama yaptığında mutlaka Rockefeller’in en iyi işadamı, ülkenin birleştirici gücü, bilge kişisi olduğunu araya sıkıştırıyormuş.

Rockefeller böyle mutlu ölmüş…

Bizde de benzeri olan gazete ve televizyonlar var. Kimileri yandaş, havuz medyası diyor.

HÜDA-PAR’ın milletvekili Ferhat Dinç TBMM’de Atatürk düşmanlığını aleni ilan etti. Adının ne olduğu henüz bilinmeyen “açılım” için çözüm önerirken özgürlüklerin önündeki engelin “Kemalizm zehiri” olduğunu söyledi.

HÜDA-PAR’lılar daha önce de Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesini önermişti.

Bu iddialar ne yazık ki iktidara yakın medyada yer bulamadı.

HÜDA-PAR pozitif hukuku kaldırıp, şeriat hukukunu açıkça istiyor. Cumhuriyetin yıkılması ve şer’i hukuka geçilmesi için yaptıkları çalışmaları gizlemiyorlar.

Okullar, kurslar açıyorlar. Cumhuriyet düşmanı bir kadro yetiştiriyorlar.

Ne yazık ki toplum bundan haberdar olmuyor.

Nepotizm almış başını gitmiş, enflasyon düşmüyor, kamu kaynakları bir avuç insana aktarılıyor, uyuşturucu kullanma yaşı ilkokul düzeyine inmiş, çalışan işçi hakkını istiyor, gözaltına alınıyor kontrol altındaki medyada iki satır haber olmuyor.

Her şeye rağmen yazan gazetecilere ise hemen soruşturma açılıyor. Dahası bu medya iktidar gibi düşünmeyenler için “hedef gösterme aparatı” olarak görev yapıyor.

Her fırsatta demokrasi ve hukuktan söz edenler, demokratik rejimin sağladığı olanaklardan yararlanıp, demokrasiyi yıkmak için çalışıyor. Ne yazık ki “Rockefeller gazeteciliği” yapanlar da sessiz kalarak bu zehirli kokuşmuş anlayışı destekliyor.