ABD’li psikolog John Watson korkuyu “Tehlike ile karşılaşan bir kişi korkar ve bu korku sonucunda kaçmak için bir tepki oluşturur. Bu, aynı zamanda "kaç ya da savaş" tepkisi olarak da bilinir” diye tanımlıyor. Watson aynı zamanda çok korkan birinin “nefret” gibi içsel tepkinin sonucunda “terör” gibi eylemlere başvurabileceğini de açıklıyor.
Sonuçta korku bir insani durum ama kabul edilebilir düzeyde olması halinde.
Bu girişi yaptım çünkü; iktidar müthiş bir korku içinde. Yönetim ve yaşam biçiminden bunu kolaylıkla farkediyoruz. Korkuyorlar çünkü yönetim biçimi demokratik ve hukuki değil. Hesabın sorulacağını biliyorlar.
Hakeza yaşam biçimi de öyle!
Türkiye’nin belki de en güvenli kurumlarından biri olan TBMM’de AK Parti grup toplantılarının yapıldığı gün olağanüstü güvenlik önlemi alınıyor; hem içeride hem dışarıda. Hem havada hem de yerde.
Ankaralılar alıştılar artık Çarşamba günleri TBMM yerleşkesinin etrafı hafif zırhlı araçlar uzun namlulu korumalar, keskin nişancılar tarafından adeta sarılıyor. Havada ise helikopter sürekli tur atıyor.
İyi de bir insan neden bu kadar korkar? Hele siyasetçiyse ve halk tarafından seçildiyse! Bu sorunun yanıtını psikologlar “geçmişte yaşanan olay ya da olaylar” dizisinin kişi üzerinde bıraktığı etkiyle açıklıyor.
Peki bu durumda ne oluyor?
Kişi eğer yetkinse,bulunduğu konum itibariyle yetkilerini kötüye kullanıyor. Eğer siyasetçi ise yasal ve anayasal kuralları hiçe sayıp korkusunu yenmeye çalışıyor.
Bu durumun devamlı olması halinde ülke adeta bir cehennem ortamına dönüşüyor.
Sadede gelecek olursak, araştırma şirketlerinin düzenli olarak yaptığı “En başarılı belediye başkanları” listesinde CHP’li belediyelerin yer alması iktidarı panikletiyor korkutuyor. Bu nedenle de aklın almayacağı yöntemlere başvuruluyor.
Yetki kötüye kullanılıyor.
Milletten hizmet için toplanan vergiler adil dağıtılmıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 31 Mart 2019 seçimleri için “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” dedikten sonra iki seçimde de Başkanlığı kaybetti. Belediye Meclisinde çoğunluğu kazanınca “Bunlar topal ördek” sözüyle İmamoğlu’nun hizmetlerini engelleyeceği mesajını vermişti. Dediği gibi de yaptı. İBB’nin büyük projelerini engelletti, belediyenin uhdesindeki tarihi köşkler, müzeler ve ören yerlerini bakanlıkların bünyesine dahil etti. İstanbul seçimi üçüncü kez, üstelik belediye meclis çoğunluğu ile kaybedilince yargı devreye sokuldu.
İşe yarar mı?
Bence hayır!
Sandıkla gelen sandıkla gider
O nedenle gittikten sonra “güzel anılmak” gerekir.
Atalar ne güzel söylemiş:
“Korkunun ecele faydası yok” diye.