Özel Haber

“Hayatımın örnek olması dileğiyle...”

“Benim bir ‘var olma’ sorunum var, kendimi gerçekleştirme sorunsalım var! Sorunun yoksa üretme, söyleme ihtiyacı hissetmezsin. Benimki söyleme ihtiyacından, değiştirme ihtiyacından doğdu, motivasyonum bu! İmkânın ve imkânsızlığın kazanımı…” diyen Yunus Topal Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuzey Kutbu ve Güney Kutbu’na giden tek vatandaşı. Topal, ile Kuzey ve Güney Kutbu’na gitme sürecinin anlatıldığı “Gidebildiğim Kadar Uzağa” adıyla çekilen belgeseli hakkında konuştuk.

Çekilen filmin hazırlık sürecini ve filmle ilgili düşüncelerini Başkent’e anlatan Topal, çocukluğunun Çocuk Esirgeme Kurumu’na ait bir yuvada geçtiğini belirterek, “Gidecek bir yerim yokken, dünyada gidebileceğim en uzak ve zorlu noktaya gittim, ne oldu? Yersizlik ve kimsesizlik duyguları değersiz ve anlamsız oldu. Onun yerine ’en uzak noktaya gittim, ordaydım’ kavramı geldi. Kadersel bir sorunsalı kendi kendime aştım kutbu aşarak… Bunun da belgesel olarak çekilmesi benim için ayrı bir mutluluk. Hayatımla benim gibi kardeşlerime örnek olabilirsem ve özellikle yuvada birilerinin hayatını değiştirebilirsem ne mutlu bana” diye konuştu.

Öncelikle bu film size neler hissettirdi?

Yaşamımın anlamına katkı sağladı. Verdiğim mücadelede çıktığım yolda doğru şeyler yaptığımı hissettim. Bir iş yapmanın ve başarmanın hazzının yanı sıra kendimi bir başka gözle gözlemleme şansı verdi. Ekranda kendi hayathikayemde başrol oynadım oyunculuk deneyimi açısından yeni deneyim oldu. Zaten ideallerim,deneyimlemek üzerine kurgulu. Biraz daha görünür olmaya hazırmıyım bilmiyorum ama yayınlanınca sosyal etkilerini göreceğim. Yönetmen Evrim İnci ve Yapımcı Nurullah Dinç’ten bu teklif gelene kadar çoğu teklifi reddetmiştim ama Evrim ve Nurullah ile bir arkadaşlık kardeşlik bağımız oldu, birbirimizi çok net ve iyi anladık arabeske yer vermeden aşırıya kaçmadan bu işin yapılabileceğini gördük ve yaptık. Sonunda da doğru ve deneyimli kişilerle arkadaşça bir film çıktı ortaya, onlara teşekkür ediyorum. Hayatımıve kendimi ilk defa bu kadar başkalarına açmış oldum sayelerinde.

Film,hikayenizi gerçekten yansıttı mı?

Evet yansıttığını düşünüyorum. En nihayetinde bir film ortaya çıktı, günlerce sohbet ettik, yazıştık konuştuk bir araya geldik ve film diline getirildi. Ortaya biyografik belgesel tadında bir film çıktı. Gerçekliği yansıtmak adına zor ve maliyetli bir yapım tekniği kullanıldı, çocukluğumun geçtiği sokaklara binalara yurtlara, yuvalara kadar gittik. Film; Bolu, Ankara, İzmir, Kars,Diyarbakır, Konya, Balıkesir gibi faklı şehirlerde ve yerlerde çekildi. Aynı döneme gitmek, tekrar büyüdüğüm yuvayı görmek benim için çok kolay olmadı.

Belgesel hangi bölümlerden oluştu?

Çocukluk dönemi, Kutup hazırlık dönemi ve Kutuplara ulaşma bölümlerini kapsıyor. Çocukluk dönemimi Efe Ertopçubaşarıyla oynadı. Gelecekte çok başarılı bir oyuncu olacağını düşünüyorum yetenekli ve okumayı seven bir çocuk.Film çekim sürecinde hiç bir şekilde yönetmene veya kurguya karışmadım tek istediğim arabesk olmasındı onun dışında bende bir yönetmen olarak Evrim’in film diline güvendim ve karışmadım işine.

KUTUP YOLCULUĞU

Kutup yolculuğuna çıkarken filme dönüşeceğini hayal ettiniz mi?

Asla böyle bir filme dönüşeceğini düşünmedim ve öyle bir amaç edinmedim kendim için içsel hislerimi yitirmek istemedim ama burada film ekibiyle kurduğumuz dostluk çok etkili oldu değerli bir arkadaşlığa dönüştü. Gurur verici bir durum olmakla beraber hala kendi öz benliğimden uzaklaşmama çabam devam ediyor.

Çekim süreçleri nasıl geçti?

Film yapım tekniklerine hakim olmamla birlikte oyunculuk deneyimine sahip değilim benim açımdan çok zor olmadı ama ben ekibi zorlamış olabilirim özellikle dublaj ve seslendirme kısımlarında ekibi zorladım sanırım, kurguda Cihangir Öztürk vardı, ona da buradan selamlarımı yolluyorum.

Yeniden canlandırmayı yapan çocuğu nasıl buldunuz? Sizi yansıtabildi mi?

Efe Ertopçu, okumayı seven bir çocuk. Birbirimize yüz olarak da benziyoruz, ikimiz de okumayı seviyoruz, oyunculuk noktasında daha iyisi olamazdı sanırım. Evet beni yansıttığını düşünüyorum yolu açık olsun gelecekte iyi bir oyuncu olacaktır ekranlarda göreceğimiz güzel işler yapacak diye düşünüyorum.

Yurt ve yuva ortamının çekimleri çok başarılı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın tepkisi ne oldu?

Henüz Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığıile bir sürecimiz olmadı, izin almakta sorun olmadı keşke daha sahiplenici olabilselerdi çekim yaptığımız benim kaldığım yuva 2023 depreminde ağır hasar aldığından bizim çekimlerden kısa bir sonra yıkıldı çok üzüldüm son görüntüler bizim çektiğimiz görüntüler oldu. Zaten çocuk yuvası olarak kullanılmıyormuş, son zamanlarda il sosyal hizmetler binası olarak hizmet veriyormuş.

Beni şaşırtan olay ben çocukken gözümde devasa olan kocaman olan bina çok küçük geldi bana, demek ki çocukken algımız farklı oluyormuş.  Dünya o zamanlar benim için çok büyüktü gidilemez ulaşılamaz denilen yerleri o zaman hedef seçmem suan için şaşırtıcı büyük bir cesaretmiş o cesarette o zamanlar yasadığım olayların küçük bedenime ve zihnime büyük ve ağır gelmesinden dolayı sanırım.

UMARIM BAKANLIK DEVREYE GİRER

Diğer yurt çocuklarına örnek olabilecek bir hikayeye değindiniz bu konuda yapacağınız bir şey var mı?

Evet hikayem umarım diğer yurttaki çocuklara da örnek olur ve öyle bir amaca hizmet eder. Zaten filmi yaparkenki en büyük motivasyon ve amacımız buydu bu amaca sadık kalmaya özen gösterdik ilerleyen süreçte nasıl etkileşim olacağını göreceğiz ayrı bir heyecanlabu etkileşimi bekliyorum belki bakanlık da burada devreye girebilir. Umarım bakanlık devreye girer ve mesela benim büyüdüğüm yuva gibi yuvalarda benim ya da benim gibi imkansızlıklar içinde büyük başarılar elde etmiş insanların hikayelerinin anlatıldığı filmler, belgeseller izletilir çocuklara. Çünkü onların böyle umutlu hikayelere çok ihtiyacı var. Bu tür örneklerin sosyal hizmet açısından yol gösterici olacağı ve toplumsal kaynaşmayı sağlayacağı kanısındayım.

Kutba yolculuk hikayenizin belgesel haline getirilme fikri nasıl oluştu?

Kutupları anlatan dünyada 120’den fazla ödül alan beni de film camiasına yapımcı yönetmen olarak yer edindiren belgesellerim var. O diyarlara gidebildim, belgesel çektim, kitap yaptım, yapmaya devam ediyorum kısacası amacıma ulaştım. Ama sorunuzun yanıtını Evrim ve Nurullah daha iyi verebilir aslında. Daha önce de teklifler gelmişti reddetmiştim. Ancak, Nurullah ve Evrim ile görüşmelerimiz çok samimi gelişti arkadaşça gelişti ortak insani hislerde buluştuk ve birbirimizi anlayabildik o nedenle onlardan gelen teklifi uzun değerlendirmeler sonunda çekip bitirdik ikna olmam çekimden daha uzun sürdü, çünkü kendi öz benliğimden uzak kalmayı ve içselliğimi yitirmeyi istemiyorum. Yaşadığım deneyimin hissettirdiklerini kazanımlarını kaybetmek istemiyordum ama başka insanlara örnek olmak adına da yapmak gerekiyordu diye düşündüm.

Senaryosu  ve filmin metni de kendinize mi ait?

Senaryomuz temelde benim anlatımlarıma ve yaşadıklarıma dayalı olmakla birlikte film diline geçiren Evrim, Nurullah ve diğer arkadaşlar.

Filmde size tokat atan bir polis memurundan bahsediyorsunuz onu anlatır mısınız? 

Gaffar Okkan ile karşılaşmamı ve tanışmamı anlatan o sahne tamamıyla hayatımın en net gerçekliği diyebilirim. Bir tokatla hayatım değişti hala arkasından dua ederim o tokat bana verilmiş en büyük hediyedir.

Bundan sonraki hedefleriniz neler?

Belki yeniden bir kutup seferine daha çıkarım. Kamçatka, Sibirya gibi kutuplar kadar zorlayıcı coğrafyalara sefer düzenleyerek yeni belgeseller ve hikayeler çıkarmayı istiyorum.

Son olarak eklemek istedikleriniz nedir?

Diyarbakır’a dönmek çok garipti. Diyarbakır’dan ayrılırken ettiğim yemini yerine getirmeme sebep oldular sadece bir film değil benim içim hayatımın olay örgüsüne bam teline dokunan olayları da barındırıyor. Uçak korkumla, acılarımla, kendimle yüzleştim yıllar sonra kaçmak için yemin ettiğim şehre geri döndüm. Belgeselden sonra ben kendi travmalarını yenmiş hafiflemiş amacını, anlamını bulmuş hissettim. Ekip de umarım bulmuştur. Dostluğumuzun baki kalması dileğiyle herkese çok teşekkür ediyorum buradan.