Cumhuriyetimizle aynı yıl kurulmuş olan 99 yaşındaki Gençlerbirliği, Başkent'in önemli marka değerlerinden biridir.
İsterseniz, bu kulübümüzün bugüne kadar elde ettiği başarıları bir kez daha hatırlatarak, geçmişi şöyle bir yad etmiş olalım:
- Ankara ligi: 10 kez (192930, 1930-31, 1931-32, 1932-33, 1934-35,1939-40, 1940-41, 1945-46, 1949-50, 1950-51) şampiyonluk kazanıldı.
- Türkiye Futbol Şampiyonası: 2 kez; 1941'de İstanbul Ligi Şampiyonu Beşiktaş'ı 41 ve 1946'da yine Beşiktaş'ı 2-1 yenerek şampiyonluk elde etti, 1951'de ise yine Beşiktaş ile karşılaştı ancak 3-0 yenilerek 2.oldu.
- 1. Lig: 198283 ve 1988-89 sezonlarında 2 kez şampiyon, 2018-19'da da ikinci olarak Süper lige çıktı.
- 1959 yılında İstanbul, Ankara ve İzmir takımlarının katıldığı Millî lig adıyla kurulan ve sonrasında 1.ve Süper olarak adlandırılan ligimizde tam tamına 48 sezon (19591970, 1983-88, 1989-2018, 2019-2021) mücadele etti.
- Türkiye Kupası: 1987'de Eskişehir'i 2001'de F.Bahçe'yi yenerek kupayı müzesine götürdü. 2003 ve 2004'te Trabzon, 2008'de ise Kayseri ile yaptığı final maçlarını kaybetti.
Süper Lig'de şampiyonluğa ulaşamayan kırmızı siyahlı ekip, en büyük başarısını 1965-66 ve 2002-03 sezonlarında ligi Beşiktaş ve Galatasaray'ın ardından üçüncü sırada tamamlayarak elde etti. Özellikle 2002-03 sezonu, Gençlerbirliği'nin Avrupa'daki başarısında bir dönüm noktası oldu. Ersun Yanal'ın takımı lig 3'ncüsü yapmasının ardından UEFA kupasında dönemin en iyi takımlarından 1.turda Blackburn Rovers, 2.turda Sporting Lizbon,3.turda Parma'yı eleyerek 4.tura çıktı ve tarihinin en büyük başarısını elde etti. Bu kez rakip Valencia idi ve Başkent ekibi kolay pes etmedi. İspanyol ekibine ilk yenilgisini Ankara'da tattırdı. Valencia'daki rövanşta ise 10 kişi kalmasına rağmen norma maçı 1-0 yenik kapadı. Mustafa Özkan'ın kırmızı kart görmesi yüzünden uzatma dakikalarına eksik başladı ve maçı 2-0 kaybederek elendi. Valencia ise güçlü kadrosuyla kupanın sahibi oldu.
İşte böyle bir şanlı tarihe sahip Gençlerbirliği, maalesef şu günlerde tarihinin en karanlık dönemini yaşıyor. Bir de üstüne üstlük, Başkent'in değerlerine çıkması gerekenler tarafından üvey evlat muamelesi görüyor.
Murat Cavcav'dan enkaz devralan Başkan Niyazi Akdaş'ın bugüne kadar cebinden 50 milyon TL aktarmasına karşın Gençlerbirliği'nin rahat bir nefes alabilmesi ve transfer tahtasını açabilmesi için acil olarak 40-50 milyon TL'ye ihtiyacı var. Takımın şirketleşme çabası da yargıdan dönmesi de Başkent'in bu kötü durumdan kurtulmasını iyice çıkmaza soktu.
Şimdi bizim sözümüz, seçimle işbaşına gelen ve kentin değerlerine sahip çıkmasının öncelikli işlerinin arasında olması gereken Ankara Büyükşehir Belediyesi başkanına…
Yaptığı olumlu icraatlarla gençlerin sevgisini haklı olarak kazanan Başkan Mansur Yavaş, Ankara'nın iki güzide kulübü aynı duygularla yaklaşmıyor. Elbette ki Ankaragücü, Süper lige yeniden yükselerek, Başkent'in tek temsilcisi olmasının avantajını kullanacak ve verilen destekten aslan payını alacaktır. Buna kimsenin diyecek bir sözü olmaz. Ancak bizim derdimiz, Gençlerbirliği'nin, açık- seçik bir şekilde resmi olarak yardım başvurusunda da bulunmasına karşın sayın başkandan tık çıkmamasında. Bu arada hatırı sayılır siyasi liderlerden hadi adlarını da zikredelim CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'den de devreye girmeleri için ricalarda bulunuldu. Ankara Milletvekili Koray Aydın'ın da kulübe sahip çıkılması için Mansur Yavaş ile destek konusunda ricacı olduğu da konuşuluyor.
Bütün bunlara karşın Yavaş'ın kulübe destek olması sağlanamadı. Bu işi kurcalarken Gençlerbirliği'ne yapılan üvey evlat muamelesinin ardında, Büyükşehir Belediye Başkanının, Sincan Organize Sanayi Başkanlığı seçiminde kendi desteklediği adayın yerine Gençlerbirliği Başkanı Niyazi Akdaş'ın seçilmesinin yattığı söyleniyor. Biz bu konuda söyleyenlerin yalancısıyız. Ama tüm bu olanlardan sonra Mansur Yavaş'ın başkanlığını yaptığı kentin değerlerinden birinin kötü duruma düşmesi karşısında bu kadar duyarsız kalmasına da başka bir anlam yükleyemiyoruz.
Çoğunluk sağlanma durumuna göre 22 Temmuz veya 31 Temmuz tarihlerin birinde yapılması planlanan olağanüstü genel kurulunda, Gençlerbirliği'nin yeni yönetimine; göz göre göre kulübün bu durumu kollayan ve aport ta bekleyen bazı kişilerin yer almasına fırsat verilerek taze para girişinin sağlamasından başka bir çare kalmadığı belirtiliyor.
Bunun da ne anlama geldiğini Ankara sporunu yakından takip edenler çok iyi bilir.
Her iki durumda (yani Gençlerbirliği'ne sahip çıkılmaması ve yönetimin büyük bir bölümünün başkalarına teslimi) bu köklü kulübün bilinmeze doğru gidişini hızlandırmaktan başka işe yaramayacağı gün gibi ortada… Çünkü Başkent sporu, yakın dönemde böyle bir olaya yakından tanıklık etmiş ve acılar çeke çeke bundan zorlukla, diyet ödeyerek kurtulmuştu