Neler neler söylenmişti onlar için…

Ne güzel şeyler…

Yere göğe sığmayan övgüler dizilmiş,

Umut vaat eden nutuklar atılmıştı…

Koca bir yıl daha geçti üzerinden…

Geriye dönüp bakıldığında benzer bir tablo duruyor yerli yerinde:

Kana bulanmış bedenler…

Mosmor edilmiş gözler…

Tekme, tokat izleri…

Çığlıklar…

Bir 8 Mart daha geride kaldı.

Birike birike dağ oldu 8 Mart'lar

Kadına yönelik her türlü ayrımcılığa ve şiddete karşı çıkma gününü, bir 8 Mart'ı daha geride bıraktık…

Mürekkebi kurumamış söylemlerle birlikte.

Yine kadınlara övgüler dizildi…

Yine yaşamın temel taşı olduklarına dair yaldızlı cümleler döküldü dudaklardan.

Bütün bunlar olurken, yine morardı gözler…

Kaldırım taşları kana bulandı…

''Baş tacı'' yakıştırmaları yine sözde kaldı…

Gün devrildi, haber bültenlerinde yine kadına yönelik şiddet ve cinayet haberleri yer aldı.

Cinayetler, cinsel tacizler ve tecavüzlerin sonu gelmiyor.

İstatistikler, 2019 yılında ülkemizde 474 kadının öldürüldüğünü gösteriyor.

İşkencenin, dayağın, aşağılamanın bilançosu ise kayıtlara sığmayacak ölçülerde.

Bir 8 Mart daha geride kadı…

Bir Dünya Kadınlar Günü daha…

Yıllar, yılları kovalıyor…

Kadınlar, kadınlarımız hala hak arama mücadelesi veriyor, hala ayrımcılığa ve şiddete uğruyorlar.

Bu karanlık tablo artık yok olmalı…

8 Martlar, yalnızca geçmişte yaşanan acı olayları anımsatmamalı…

Kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ve şiddetin sonlanmasının da miladı olmalı.