Yıl 1922.
Kurtuluş mücadelesinin en ateşli süreci yaşanmaktadır. Bu süreci izlemek amacıyla Karadeniz kıyılarından Ankara'ya dek bir yolculuk yapan iki komintern delegesinin o yıl yaptıkları gözlemler çarpıcıdır. Leonid ve Friedrich'in 1923 yılında Almanya'da yayımlanan değerlendirmeleri yıllar sonra Türkiye'de de okurla buluştu. 'Ankara 1922 / İki Komintern Gözlemcisinin Kurtuluş Savaşı Değerlendirmesi' (*) adlı kitaptaki sunuş niteliğindeki yazı, '1922 Ağustos başından Eylül sonuna kadar Ankara Türkiyesindeydik' diye başlar.
Trabzon, Giresun, Samsun arasındaki yolculukları bile düzenli deniz ulaşımı yapılamaması nedeniyle tam bir çile olmuştur.
O çileler bir yana, Samsun'dan Ankara'ya uzanan yolculuklarıyla ilgili kurdukları şu tümceye bakar mısınız?
'Anadolu bozkırlarındaki tufan öncesinden kalma yollarda, Türk köylülerinin ve Ankara keçilerinin şaşkın bakışları arasında, sayısız arızalarla, günlerce süren kamyon yolculukları, bizim için özellikle en zevklisiydi.'
***
Kitabın sunuş niteliğindeki yazısının daha ilk tümcesinde 'Ankara Türkiyesi' denmesi özellikle ilgi çekicidir. Altı çizilip, üzerinde düşünelisidir…
Öyledir de, ilerleyen sayfalarda bu başlıkla bir yazı da çıkar karşımıza…
O yazı ise şu tümcelerle başlar:
'Almanya'da eskiden bilinen ve Enver Paşa idaresinde İkinci Wilhelm'in müttefiki olarak Savaş'a katılan eski Türkiye yok artık. Yeni Türkiye'nin 'Boğaziçindeki hasta adam'la hiçbir ilgisi yok. Türkiye'nin sembolü artık İstanbul'da Altın Boynuz (Haliç) değil. Yeni Türkiye, Ankara adıyla tanımlanıyor.'
***
Yazıda o günün Ankara'sı özetlenirken, '…bütün Doğu kentleri gibi çok pis, çok kuru, toz, her cins haşaratla dolu', hemen herkesin sıtma hastası olduğu bir kent portresi çizilir. 'Bir Avrupalı için soluk alacak havayı bulmak hayli zor' denir. 'Ama bunun yanında yeni bir Ankara kendini müjdeliyor' diye de eklenir.
İstasyondan kente ulaşan geniş yollardan söz edilir, Büyük Millet Meclisi binası modern bulunur. O, ilk Meclis açılacağında zorlukla bulunan İkinci Meşrutiyet Dönemi'nde İttihat ve Terakki Cemiyeti kulübü olarak yapılmış olan binadan… Yakınındaki geniş ve kaldırım taşı döşeli yollardan söz edilir. Açılan, açılmakta olan yeni yollardan…
Hepsi hepsi 'birkaç modern ev, birkaç modern yol, birkaç sanayi tesisi'dir yeni Ankara'nın müjdecisi…
Denir ki:
'Yarının bu Ankara'sı Kemalist Türkiye'nin sembolüdür. Dünya Savaşının yokettiği eski Türkiye'nin yıkıntıları üzerinde yeni bir Türkiye gelişmektedir. Hükümetin başında üç yıldır Yunanistan'a ve İngiltere'ye karşı ümitsiz bir savaş veren ve birlikleri tam şu sıralarda büyük bir saldırıya başlayan Mustafa Kemal var.'
Sonra da o zaman iki hükümetin varlığına dikkat çekilir.
Ama nasıl?
'Pek tabii ki Sevr antlaşmasını imzalayan ve şu an için İstanbul'da yönetimi elinde bulunduran 'Türk hükümeti', Türkiye'nin asıl temsilcisi değildir. İngiliz süngüleriyle ayakta tutulan bu hükümet, ölmekte olan Türk feodalizminin – yani ilerici Türk burjuvazisinin gelişmesiyle kaybolan siyasal ve iktisadi etkinliklerini, İngiliz yönetimi sayesinde yeniden kazanmayı uman büyük toprak sahiplerinin – çıkarlarını savunmaktadır.'
***
Bu tümceler yazıldığında Cumhuriyet ilan edilmemişti henüz.
Ankara'nın Başkent olduğu da...
_________________________
(*) Leonid – Friedrich, 'Ankara 1922', Çeviren: Gizem Gürtürk, Kaynak Yayınları, İkinci Basım: Eylül 1994, İstanbul.