Geçim derdine kafa patlatmaktan, ahali günleri bile şaşırır oldu…

Hafta sonu tatilinde işe geç kalma telaşıyla yataktan fırlayanlar mı istersiniz, tiryakisi olduğu komedi dizisini izleyerek stresten kurtulmak için televizyonun kumanda aygıtına uzanan SSK emeklisi eşini, ‘’o dizi dündü’’ diye uyaran vefakar hayat arkadaşları mı?

Ya, evlilik yıldönümleri, eşin-dostun, çocukların yaş günleri!

Sevgiliyle şık bir restoranda baş başa yemek yemek, mutluluğa kadeh kaldırmak, çocukların yolunu gözlediği hediyeyi almak…

O özel günler de unutuldu, unutulacak…

Şairin dediği gibi, cep delik, cepken delik

Unutmayıp da ne halt edeceksin?

Hatırlasan da unutmuş görünmek sinsi, bir o kadar da hüzünlü bir zorunluluk oldu artık.

Aslında eşlerin de, çocukların da aklında özel günler…

Aklında ama cüzdanlar müsait değil…

Unutmasan da unutmuş gibi yapacaksın…

Bakkalın önünden geçerken bakkala, kasabın önünden geçerken kasaba olan borç konusunda da benzer bir tavır sergileyeceksin mesela…

Seni gördüğünü fark ettiğinde adımlarını hızlandıracaksın ki mahallenin orta yerinde ‘’borçlar da çok kabardı’’ türünden bir çiğlik yapmasın.

Bir tarafta özel günler,

Bir tarafta bakkal, kasap borcu…

İkisi de unutulmuş gibi…

Aslında ikisi de akılda…

Ya dostluklar, arkadaşlıklar…

Sevgi, saygı, dayanışma…

Hepsi de ‘’unutulmuşlar’’ kervanında…

Onlarda ‘’gibi’’ yok…

Unutuldular…

O kadar…