‘’Briket nedir’’ diye girsek mevzuya ‘’Ne o müteahhitliğe mi soyundun’’ diyenler olacaktır.

Herkes değil belki ama yakın çevremizde yer alanlardan çoğu benzer bir tepki verecektir.

Haksız da sayılmazlar…

Duruma açıklık getirmeden önce ‘’briket nedir’’ sorusuna yanıt verelim…

Şöyle tanımlanıyor briket:

‘Temel bir inşaat malzemesidir. Kum ve çimentonun birleştirilmesiyle elde edilmiş harç veya bu harcı da içeren birtakım agreganın sıkıştırılmış blok halidir. Yani tıpkı tuğla gibi temel inşaat malzemesidir.

İnşaat sektörünün temel malzemelerinden olan briket belli standart ölçülerde üretilir. Briket, baca, çatı ve duvar yapımında kullanılmaktadır. Günümüzde yapılarda çoğunlukla beton ve BİMS briket çeşitleri kullanılmaktadır.’’

Bir de ‘’bereket’’ sözcüğü vardır.

TDK'ya göre Bereket kelimesinin birkaç anlamı var:

-Bolluk, gürlük, ongunluk, feyiz, feyezan,

-Yağmur

-İyi ki, neyse ki, iyi bir rastlantı sonucunda.

Fazla uzatmayalım…

İşte ne olduysa ‘’briket’’ ile ‘’bereket’’in yer değiştirmesi sonucu oldu…

O cennet topraklar, beton yığınına dönüştü.

Tabiat ana, ‘’madem öyle, işte böyle’’ diyerek kıymet bilmemenin faturasını ağır kesti…

O güzelim yeşillikler önce kahverengiye, sonra da griye dönüştü.

O yürek yakan dönüşün görgü tanıklarından biri olarak ne zaman Gazi Osman Paşa’ya yolum düşse yüreğim sızlar.

Çocukluk yıllarının coşkusuyla yeşillikler içinde koşarken ayağıma takılan karpuzlar, kavunlar gelir aklıma…

Papaz’ın Bağı’na komşu uçsuz bucaksız alanda yer alan elma armut, dut, kiraz, ceviz ağaçlarını anımsarım…

Salkım salkım üzümler, kirazlar, vişneler…

Şimdi yoklar…

O doyumsuz güzelliklerin yerlini briketler, betonlar aldı.

Yeşili alıp götürdüler…

Geride gri briketler kaldı,

Bir de beton bloklar...