Oktay Akbal'ın, İkinci Dünya Savaşı'nın ateşleri tüm dünyayı sardığı sırada yazdığı 'Önce ekmekler bozuldu, sonra her şey…' diye başlayan öyküsü meşhurdur...

Ekmeklerin bozulması, o dönemde ülkelerin içine girdiği ekonomik bunalımın simgesel bir göstergesi olarak kullanılmıştı...

Günümüzde ise çok daha ayrıntılı ve kesin bilgiler veren başka göstergeler de var.

***

Bunların başında işsizlik, enflasyon, borç rakamları. döviz fiyatları, gelir dağılımı gibi verileri yansıtan endeksler geliyor...

Bugün bu endekslere bakacak, ancak yazıyı rakamlara boğmamak için bunların en önemlilerinden güncel bir kaç örneği özetlemekle yetineceğiz...

İşsizlik: 2021 yılı başlarında resmi rakamlara göre dar tanımlı işsizlik oranı 1 yılda 0.7 puan artarak 13.4'e yükselirken atıl işgücü oranı yani geniş tanımlı işsizlik 3 milyon artarak 10 milyonu aştı. Genç işsizlerin oranı ise yüzde 27'ye yükselerek yüzde 30 sınırına dayandı...

Enflasyon: TÜİK, 2021 Eylül ayı itibarıyla yıllık enflasyonun yüzde 19,58'e yükseldiğini açıkladı... Enflasyon ile MB'nin politika faizi arasındaki ilişki Türkiyeye yabancı sermaye akışını belirleyen en gönemli göstergelerden biri. Kısa bir süre öncesine kadar politika faizi yüzde 19'du; yani Türkiye dünyada en yüksek faizle borçlanan ülkelerin başında geliyordu. Son günlerde bu oran yüzde 18'e indirildi... Bu durumda bir yabancı yatırımcı, bu yüksek orandan yararlanmak için parasını Türkiye'ye getirip TL'ye çevirerek faize koysa bile enflasyon nedeniyle yıl sonunda eline geçecek para faiz kazancından fazla değer yitirmiş oluyor. O nedenle Türkiye'ye 'sıcak para' akışı durma noktasına geldi, bu da döviz fiyatlarını etkiledi...

Döviz fiyatları: TL, ABD Doları karşısında tüm zamanların en düşük değerine ulaştı. 1 Ocak 2005 tarihinde paradan 6 sıfır atılarak 1 ABD dolarının alış fiyatı 1.38 Yeni TL'ye eşitlenmişti; şu günlerde 9 TL'yi aştı ve yükselmeye devam ediyor...

Dış borç: Dünya Bankası raporuna göre, düşük ve orta gelirli 120 ülke arasında Türkiye, en çok dış borcu olan 6. ülke oldu. Türkiye, borcun milli gelire oranında Arjantin'in ardından 2. sırada yer alıyor...

Gelir dağılımı: 2014-2021 yıllarını kapsayan yedi yıllık dönem, kişi başına GSYH'nın Cumhuriyet tarihi boyunca arka arkaya yedi yıl boyunca düştüğü tek dönem oldu. Resmi rakamlara göre en yüksek gelir diliminde yer alan yüzde 20'li kesim toplam gelirlerin yarıya yakınını (yüzde 46) alırken, en düşük gelir sağlayan yüzde 20'lik kesimin payı yüzde 6'nın altına indi (yüzde 5,9). Vergi uzmanı Bingöl, bu tabloyu şöyle yorumladı: 'Düşen kişi başına GSYH ile genel ve ortalama anlamda sürekli fakirleşirken, küçülen gelir pastasından herkesin porsiyonu aynı oranda küçülmemektedir. Özellikle dar gelirlinin porsiyonları pastadaki genel küçülmenin de üzerinde gerçekleşmektedir. Bazıları ise pasta küçülmesine rağmen kendi porsiyonunu büyütebilmiştir.'

Sefalet endeksi: Bu analiz, Dünya Sefalet Endeksi (The Misery Index) tarafından da doğrulandı. Sefalet ne kadar fazla olursa ülkenin o kadar fazla 'puan topladığı' endekste Türkiye 156 ülke arasında 'puanını artırarak' 21'inci sıraya yükseldi. Avrupa ülkeleri arasında yapılan sıralamada ise 'sefalet puanı' en yüksek ülke oldu.

***

Peki, ekonomi böyle bozulunca diğer şeyler, örneğin 'hukuk', bundan nasıl etkilendi?..

Türkiye, 2021 Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde (Rule of Law Index) 139 ülke arasında 117'inci sırada; coğrafi bölgelere göre kategorize edilen endekste ise13 ülke arasında sonuncu sırada yer aldı...

ADAMOR araştırma şirketi, geçen yıl Eylül yaptığı araştırmada vatandaşların yüzde 67,4'ünün adalet sistemine güvenmediklerini açıklamıştı. ORC Araştırma şirketi de bu yılın Ekim ayında aynı soruyu 1997 ve 2005 yılları arasında doğan gençlere sordu; verilen cevaplar gençler arasında yargıya güvenmeyenlerin oranının yüzde 78.7'ye ulaştığını ortaya koydu.

***

Rahmetli Oktay Akbal sağ olsaydı, bu tablo karşısında acaba nasıl bir öykü yazardı?