Salgın koşullarında okullar açılmalı mı açılmamalı mı, açılırsa hangi önlemler alınmalı yönündeki tartışmalar geride kaldı. Okullarda yüzyüze eğitim başladı. İsteyenin çocuğunu göndermeyebileceği söylendi. Bazı aileler çocuklarını göndermeyeceklerini açıkladıysa da çocukları sınıflarda gördük. Elbette eskisi gibi, 'sınıfları doldurdular' diyemiyoruz, her sırada bir öğrenci var. Sayı sınırlaması var çünkü.

Bir de her gün sınıflara koşmayacaklar. Haftada iki gün gidecekler.

Şimdi ilk soru şu:

Eğitime ayrılan bütçenin yetersizliği nedeniyle her yıl velilerden yardım istenen okullarda şimdi dezenfektan çalışmalarının da titizlikle yürütülmesi gerekiyor. Yapılabilecek mi?

Dileğim, yapılması yönünde…

Bir de dördüncü sınıflarda matematik dersi saatinin üçten ikiye düşürülmesi, onun yerine din ve ahlak bilgisi dersinin saatinin artırılması tartışma konusu şimdi.

Yeni tartışmalar yaşayacağız. Ve bu yüzyüze eğitimin sonuçlarını hep beraber göreceğiz.

Bu arada taşımalı eğitim başlatılarak kapatılan köy okullarının yeniden açılması da tartışma gündemine girmişti (ki kapatılmaları büyük bir yanlıştı zaten!). Dilerim, köy okullarımız açılır yeniden, salgın dönemiyle sınırlı olarak filan değil, hep açık kalmak üzere… Salgının etkisiyle de olsa bir yanlıştan geri dönülmüş olur böylece…

Dilerim…

***

Yeni eğitim sürecine ilişkin gelişmeleri, önlemlerin ne kadar yeterli olup olmadığını, sonuçlarını hep beraber göreceğiz görmesine de…

Eğitim yılı içinde gördüklerimiz, göreceklerimiz, o sonuçlar bir yana, yıllar sonrasına yansıyacak sonuçları olacak bu eğitim sürecinin. O da öğrencilerin bu süreçte ne kadar eğitilebilmiş olmasının, beyinlerinin ne derece aydınlığa ve yaratıcılığa dönük tohumlarla beslenmiş olup olmayacağının getireceği sonuçlar… Önümüzdeki on yıllarda, yirmi yıllarda, elli yıllarda göreceğiz bunun etkilerini.

Sözü şuraya getirmek istiyorum.

Çocukların hayal dünyasını genişletmek, yaratıcı yönlere kışkırtmak için okullardaki eğitimin yanısıra gerek öğretmenlerin, gerekse ailelerin katkılarıyla resmi eğitim kurumlarında öğretilenlerin dışında çaba göstermek gerekiyor. Her zaman böyleydi ama salgın döneminde bu daha da önemli diye düşünüyorum.

Ne yapmalı? En başta, çocukları rastgele değil (Çünkü bazı yayınevlerinin çocuklardan uzak tutulması gereken karalamaları çocuk kitabı diye yayımladıklarını biliyoruz), bilinçli olarak seçilmiş kitaplarla buluşturmak geliyor. Masalların büyülü dünyası ve insanlığın güzel gelecek düşleriyle… Masalların büyülü dünyasını daha da zenginleştirecek, güzel gelecek düşlerinin daha da güzellerini kuracak insanlar yetiştirmek için…

***

Çocuk ve gençlik kitaplarıyla tanıdığımız Mavisel Yener, okuyucuları nice masal ve roman kişisiyle kurduğu bir oyuna ortak ettiği yeni romanında (*) ne diyor?

Daha doğrusu yine kurgusal olarak, 'Peki, kitapta neden en çok Pinokyo'yu anlattınız?' sorusunu yanıtlarken:

'Çünkü Pinokyo'nun en büyük hayali diğer çocuklarla 'eşit' olabilmek. Yani adalet istiyor. (…) Dikkat et, masal kahramanları her zaman adalet ister.'

***

Okullardaki eğitim bir yana…

Çocukları, düşlerini büyütecek kitaplarla buluşturmayı unutmayın…

Her zaman adalet isteyen masal kahramanlarıyla tanıştırmayı, kucaklaştırmayı…

Hele de bu dönemde!

___________________________

(*) Mavisel Yener / Resimleyen: Merve Atılgan, 'Sonsuzluk Kütüphanesi', Tudem Yayınları, Basım: Ekim 2020, İzmir.