Öncelikle, 25 yıl önce yayımlanmış kısacık bir yazımı (*) paylaşacağım.

Şöyle:

'Nikah, evliliğe atılan bir adım. Her gün, birçok kentte, birçok nikah töreni yapılıyor. Evlenenlerin ya da ailelerinin ekonomik güçlerine göre değişik eğlenceler düzenleniyor. Kimisi, lüks otellerin gösterişli salonlarında görkemli bir nikah töreni yaparken, kimisi de belediye nikah salonunda, mütevazı bir törenle atıyor evlilik imzasını… Ancak birbirine benzeyen törenlerin yerine farklılık arayışında olanlar da var.

Yarın, 7 Ağustos Pazar günü, Ankara'da farklı bir nikah töreni yaşanacak. Her ikisi de Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği (AFSAD) üyesi olan Nalan Yılmaz ve Doğanay Sevindik, Foto Muhabirleri Derneği Lokali'ndeki nikah törenlerinde, ortak bir fotoğraf sergisi de açacaklar. Nikaha gelenler, evlenenlerin fotoğraflarını da izleyecekler. Daha da önemlisi, iki sanatçı, bu 'mutlu günlerini ölümsüzleştirmek' için bir de 'Nikah Fotoğrafları Yarışması' düzenlediler. Yarışmaya katılmak isteyenler, makinalarını alıp nikah törenine gelecekler. Burada çektikleri fotoğraflarla yarışmaya katılacaklar. Fotoğraf sanatçıları, amatörler, hem bir fotoğraf sergisi izleyecek, hem nikah törenine katılacak, hem de bugünü ölümsüzleştirmek için açılan yarışmaya katılmak amacıyla fotoğraf çekecekler.

Ne denir?

Başka olur fotoğraf sanatçılarının nikahı!'

***

İlk gençlik yıllarımda okuduğum 'Başka Olur Ağaların Düğünü' romanının (Kemal Bilbaşar'ındı. Sahi kim anımsıyor, anıyor Kemal Bilbaşar'ı? Zaten bu adı herkes bir televizyon dizisinin adı sanıyor…) adından esinlenerek yazılmış bir tümceyle biten bu kısacık yazıyı anımsattıktan sonra gelelim soyağacına…

Atalarımız yazılı kültüre uzaktı. Örneğin günlük tutan dedelerimiz, ninelerimiz yoktu bizim.

Genel olarak bu böyle…

Böyle olduğu için de toplumumuzdaki birçok kişi ailesinin soyağacını düşününce, dededen, nineden geriye gidemiyor pek.

Devletteki kayıtlara ulaşmak da çok zordu.

Gelişen bilişim teknolojisi ve e-Devlet uygulamasıyla kolay ulaşılabilir oldu.

Oldu olmasına da, yine de bin 800'lü yıllarda kalıyor geriye doğru gidiş. Daha gerisi yok.

O kadar!

Doğanay Sevindik, 'Son yıllarda atalarını ve soylarının nereden geldiğini merak edenlerin sayısı giderek artıyor. 'Soy Ağacı' araştırması yapanların birçoğu beş kuşaktan geriye gidemiyor. Geçmişini daha da geriye götürebilen şanslı insanlar mutlaka vardır. Ancak onların da sayısının fazla olduğunu düşünmüyorum. Bu da ülkemizde kayıtların düzenli tutulmadığını, tutuldu ise korunamadığını gösteriyor.' diyor.

Soyağacıyla ilgili olarak kendisi ise iyice şanssız bir durumda…

Neden mi?

Çünkü o Ankara'nın Ayaş İlçesi'nden. Ayaş Hükümet Konağı ise 1971 yılında yanmış. Konaktaki tüm nüfus kayıtları da… Ayaş'ın ve köylerinin nüfus kayıtları, yaşayanların verdiği bilgiler doğrultusunda yeniden düzenlenmiş. Böyle olunca da, bugün Ayaş'ta yaşayanlar soyağaçlarını araştırdığında üç kuşaktan daha geriye gidemiyor.

***

Geçen hafta bir fotoğraf sergisi vardı Yenimahalle'deki Podium Alışveriş Merkezi'nde. Adı, 'Soy Ağacı 1'.

Doğanay Sevindik'in sergisiydi bu.

Objektifin ardındaki göz, o 1994 yılındaki nikah yarışmasını yapan fotoğraf emekçisinin gözüydü.

Serginin davetiyesi de bir soyağacı şeklinde düzenlenmişti. Ağacın dallarına tutuşturulmuş fotoğraflardan henüz evliliğe ilk adımı atarkenki gülümsemeler yansıyordu…

Ve ağacın en uç dallarından sonra gökyüzü başlar değil mi? Gökyüzü oraya çizilmese de, belleğimiz gökyüzünü oraya yerleştirir hemen… O davetiyede de gökyüzü çizilmemiş ama, var işte…

Kuşlar çizilmiş ama…

Kuşların mavi göklerde uçtuğu güzel ömürler düşüyle hazırlanmış bir sergiydi bu…

12 ailenin nikah fotoğraflarıyla, oradan başlayan birlikteliğin meyvesi çocukların gülümseyişlerini içeren bir sergi.

Serginin adındaki '1' rakamı neden mi?

Evet, ikincisi, üçüncüsü de düşünülüyor. Hedef, torunların da olduğu yeni sergiler…

Bu sergide fotoğrafı olan ailelerin torunları, soyağaçlarını düşünürken bizlerden daha şanslı olacak.

Düşünüyorum da, hiç değilse teknolojik olarak fotoğraf çekme olanağına kavuşulduktan sonra bütün aileler için böyle bir çalışma yapılmış olsaydı yeryüzünde…

Keşke…

_______________________________

(*) M. Mahzun Doğan, 'Fotoğrafçıya Böyle Nikah Yaraşır', Dünya Gazetesi, 6 Ağustos 1994.