Koronavirüs hayatımıza bir girdi, çıkmak bilmiyor...

Öyle anlaşılıyor ki, kolay kolay da çıkmayacak...

Daha uzun bir zaman yaşamımız onun gölgesinde geçecek.

***

Koronavirüsün gölgesinde kalanlar bireysel yaşamımızdan ibaret değil...

Ekonomi, siyaset, toplumsal ilişkiler başta olmak üzere hayatın hemen her bölgesi virüsün kapsama alanında!..

Bu durum, önemli bir çok olayı gözden kaçırmamıza yol açıyor.

***

Yeterince tartışılmayan olaylardan biri de ülkeyi ardı ardına sarsmakta olan depremler...

Öncesine gitmeyelim, 2020 yılında yaşanan depremler ülkenin adeta bir 'deprem fırtınası'na yakalandığını ve bu 'fırtına'nın belki çok daha büyük ve yıkıcı bir depremin ön adımları olabileceğini gösteriyor...

Konunun uzmanları da bu görüşte ve ardı ardına uyarılar geliyor.

***

Örneğin, 11 Ocak 2020 tarihinde Silivri açıklarında meydana gelen depremden sonra Jeofizik Mühendisi ve Sismoloji Doktoru Savaş Karabulut, olayın 'kilitli bir fayın kilidinin zorlanmasına benzetmiş ve 'fermuar açıldığı takdirde' büyük bir depremin tetikleneceği uyarısında bulunmuştu...

Buna benzer bir olay Doğu Anadolu fay hattında da yaşanmış ve aynı ay Elazığ'da gerçekleşen 6.8 büyüklüğündeki deprem Bilim Akademisi Üyesi jeolog Prof. Dr. Naci Görür tarafından 'Doğu Anadolu Fay Hattı'nın uyanması olarak nitelenmişti...

O zamanlar henüz koronavirüsün gölgesi her şeyin üzerini kaplamadığı halde bu uyarılar toplumda ve devlet katmanlarında yeterince önemsenmemişti. Bu durum karşısında Prof. Görür, şunları söylemişti: 'Elazığlı olmam nedeniyle, Elazığ'da bir zamanlar Elazığ'ın depremselliği ile ilgili konferanslar verdim, uyarılar yaptım, Elazığ ve köylerini depreme hazırlayın dedim. Bu konuda kitaplar basıldı. Ama maalesef pek bir şey yapılmadı. Tıpkı İstanbul'da olduğu gibi... Bununla da kalmadık. Yine Elazığlı olan Prof. Namık Çağatay ve İTÜ'deki arkadaşlarla birlikte Bingöl, Elazığ, Malatya, Maraş valilik ve belediye başkanlıklarını ve bu kentlerdeki üniversiteleri bir araya getirdim. Harita Genel Komutanlığını da işe katarak proje hazırladım... TÜBİTAK, DPT gibi bir çok yere başvurduk reddedildi. Halbuki her fay kuşağında depremin ergeç geleceği biliniyor. Neden daha ortada deprem yokken oralar ele alınmıyor? Bileniniz var mı?'

***

Elazığ depreminin ardından Bingöl'ün Karlıova ilçesinde meydana gelen 5.7 büyüklüğündeki deprem sonrasında Yüksek Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, 'Doğu Anadolu fay kırığı bir canavarla birleşmiş durumda. Türkiye'nin deprem haritasına baktığımız zaman ciddi hareketlilikler var'' uyarısında bulundu ve şunları söyledi:

'Doğu Anadolu fay kırığı en sonunda Kuzey Anadolu fay kırığı ile birleşti. Doğu Anadolu kırığı üzerinde deprem yoğunluğu yüzde 13 iken Kuzey Anadolu kırığında yüzde 53 oldu.'

Haziran ayına geldiğimizde, Doğu Akdeniz'de yoğunlaşan depremlerin ardından bu kez Jeofizik mühendisi Atakan Yüklü, Batı yönünden gelen işaretleri şöyle yorumladı: 'Girit Adası'nın olduğu kısımdan Afrika Levhası, Anadolu'nun altına doğru dalıyor. Levhalar sıkışıyor. Burada üretilen depremler ileride daha büyük depremlerin habercisi. Çünkü tarihsel sürece baktığımızda bugün bu bölgede 7'nin üzerinde büyük depremler olduğunu, hatta 3-5 metre yüksekliğinde tsunaminin oluştuğunu görüyoruz.'

***

Bütün bu gelişmeler olurken, ülke, bir yandan Kanal İstanbul diğer yandan konut alım-satımını canlandırmaya yönelik ekonomik önlemlerle meşgul...

Prof. Dr. Naci Görür, bu durum karşısında adeta isyan ediyor ve 'En az 7.3'lük deprem geliyor, şakası yok!' dedikten sonra şu soruyu soruyor: 'Sokakta kimi yakalasalar, müteahhitlik işini canlandırmak için 'Gel sana kredi verelim' diyorlar. Yapsınlar, canlandırsınlar, aferin ama bu konuya kafa yoran bir insan olarak içimden şu geçiyor: 'Ya benim aziz devletim, ey benim güzel hükümetim, niye insanlar yıllardır bu depremi beklerken aynı duyarlılığı, aynı bankaları seferber edip, evi göçük haline gelecek insanlara tespit yapıp, sana kredi vereceğiz demiyorsunuz, neden?' '

Bu cevapsız soru karşısında üzülelim mi, yoksa 'sonunda koronavirüs ün gölgesinde kalmayan bir konu bulduk!' diye sevinelim mi, ona da siz karar verin!