Erzincan'ın İliç ilçesinde meydana gelen ve 9 işçinin hayatını kaybettiği felaketin üzerinden 104 gün geçti. 9 işçinin toprak yığını altında kaldığı liç yığınından beş işçiye ise hala ulaşılmış değil. Gelinen noktada TBMM’de İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonu kuruldu ve komisyon yerinde incelemeler yaptı. Son olarak ise felaketle ilgili bilirkişi raporunu tamamladı.  32 kişinin daha kusurlu bulunduğu raporda; proje yönetim mekanizmasının doğru ve işler şekilde sürdürülmediği, maden alanındaki uyarı sisteminin de yetersiz olduğu kanaatine varıldığı belirtildi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Yardımcısı İstanbul Milletvekili Doğa Hakları ve Çevre Politikaları Başkanı Evrim Rızvanoğlu, İliç’te yaşanan felaketin, ilk gününden beri yakın takipçisi.  Rızvanoğlu, maden felaketinden sonra bölgeye giderek yerinde incelemelerde bulunan isimlerden. Yakınlarını kaybeden ailelerle de görüşme halinde olan Rızvanoğlu, bu süreçte komisyon kurulması adına öncülük etti.
İstanbul Milletvekili Rızvanoğlu, komisyonun kurulmasını geç ancak umut verici olarak değerlendiriyor.  Çıkacak raporu da merakla beklediğini ifade ediyor. Komisyonda konuyla ilgili dinlenen bakanlık düzeyinde birimlerin olayla ilgili sorumluluğu almadığına dikkat çeken Evrim Rızvanoğlu, 'İliç'te kimse ben suçluyum demiyor.' diyor. DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Rızvanoğlu  www.baskentgazete.com.tr Sorumlu Yazı İşleri müdürü Nursel Dilek 'in sorularını cevapladı.


-İliç’e gittiğinizde olayla ilgili ilk gözleminiz neydi?

13 şubatta elim kaza oldu ve ertesi gün hemen bir soru önergesi yönelttik. 9 işçimiz toprak altında kaldı ama çok daha büyük zararlar verebilir diye bunu bakanlığa sorduk. Birkaç gün sonra İliç'e gittik. Maskeleri takıp oraya girmeye çalışan genel başkanlardan tutun, yanlış olan şeyler vardı gördüğümüz. Bizde kendi gözümüzle yaşananları görmek istedik. İliç'e gittiğimizde henüz cenazelere ulaşılamamıştı, bir tanesine ulaşılmayı bekleniyordu. Ailelerle görüştük. Tabii çok büyük bir facia ancak hem iş bilmezlik hem denetimsizlik hem de önemsemezlik vardı. Ancak orada dikkatimizi çeken şuydu gözünüzün gördüğü ilk yer Fırat Nehri. Biz bile inanamadık o kadar yakın ki aklımız almadı.

-TBMM İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonunun kurulmasında katkısı olanlardan birisiniz. Komisyonun çalışmalarıyla ilgili gözlemleriniz neler? Ne gibi bir sonuca vardılar şu ana kadar?

Biz iliç'e gittiğimizde bir video çekip bunu kamuoyuyla paylaştık. Döndüğümüzde ise bir araştırma komisyonunun kurulmasını istedik. 13 Şubatta olay oldu. Araştırma komisyon toplantısını geçtiğimiz haftalarda yaptı. Aradaki ne kadar bir geç kalınmışlık var.  Grubumuz olmadığı için komisyon üyesi değiliz ancak dışardan ben takip ediyorum. Bakanlıklar, başkanlıklar özelinde görüşmeye çalıştım. Şunu gördüm komisyonda, onlarda bizimle aynı noktaya gelmişler.

-Yani?

Yani Fırat Nehri'ne bu kadar yakın bir yere burası nasıl kurulmuş diyorlar.  Ve bu kaza göz göre olmuş noktasına gelmişler. Yalnız şöyle de bir durum var
ÇED Başkanlığı, DSİ, Afet başkanlığı gibi başkanlıklar komisyonda dinlendi. Benim gördüğüm her bakanlık, diğer bakanlığa suçu atıyor. İnanılmaz bir denetim boşluğu var. Pahalı olmasın diye çok basit mekanizmaları çok basit ölçümleme cihazlarını almaktan kaçınılmış ve bu felaket gelmiş.

ORAYA GİTMESEYDİM VE KOMİSYON KURULMASAYDI BU DENETİMSİZLİĞİ ANLAYAMAZDIM

-Buna benzer riskli madenler var mı?

Evet var. Hemen dönüp hızlı bir şekilde sistemin analiz edilmesi lazım. Oraya gitmeseydim ve komisyon kurulmasaydı bu denetimsizliği anlayamazdım. Toplamda 9 siyanürlü yer olduğu söyleniyor. Niğde de bunlardan biri. Şunu sormak lazım bu yatırım gerçekten buraya yapılmak zorunda mıydı? Yapıldıysa doğru şekilde yapıldı mı? Kriz anı ne kadar doğru yönetildi bilinmez. DSİ geldi biz bunları yaptık, setler çektik, Fırat'a karışmaması için diyor. Ama bu su sadece yer üstünden değil yer altından da gidiyor. Hava izleme istasyonlarını soruyoruz.  Çevre Bakanlığı İnternet sitemizde bakanlığın hava izleme verileri var diyor. Erzincan’da var bir tane İliç’e kaç km ötede! 9 tane farklı illerde siyanürle altın arayan tesis var. Buralarda denetimlerde umarım sıkılaştırışır. Normalin üstünde bir liç yığını yaparsanız gerekli tedbirleri almazsanız bu olaylar bugünde olur yarında olmaya devam eder.

-Kriz yönetimi nasıl sizce?


Olayın üç boyutu var aslında. Olmadan önceki boyutu, olduktan sonraki kriz yönetimi ve olayın sonrası. Enkazla beraber liç yığınının tasviye çalışması yapılıyor ama o kadar denetimsizlik var ki açıkçası şu anda yapılan işlerinde denetimli olduğu hissine varamıyorsunuz. Sistem çok doğru işlemiyor.

Komisyondan nasıl bir karar çıkar sizce?


Komisyonun oraya gitmesi geç kalınmış bir başlangıç ama önemli. ÇED süreci var buranın. Bunun altında imzası olan Murat Kurum o günün Çevre Bakanı, bugünün Çevre Komisyonu  Başkanı (daha bir kere buluşmadık toplanamadık) bu liyakatsizlik sinsilesinde umarım bu komisyondan alınan karar bu liyakat sistemini de güçlendirir. Komisyonun 3 ay görev süresi var bir ay uzatma verebilir meclis. Ben komisyonun iyi bir sonuca varacağına inanıyorum. ‘İliç’te herkes ben suçlu değilim’ diyor. Herkes birbirinin üzerine atıyor. O zaman kim suçlu? Bu komisyondan doğru bir karar çıkacağına inanıyor ve komisyonun raporunu büyük bir hassasiyetle takip ediyorum.

-Siz ailelerle de görüşüyorsunuz, sorunlarını dinleniyorsunuz. Onlar ne diyor?

Onlar şunun farkında burada belli bir zamandır işler yanlış gidiyormuş. O sabah herkese bir mail geliyor, işçiler ve yöneticilere sahaya girilmemesi yönünde. Aslında 9 kişide oraları toparlayıp kimsenin olmadığını anlamak için oraya gidiyor. Yoksa burada yüzlerce insan çalışıyor. 9 kişi bir mucizevi sayı. İlk başta vatandaşlar bu projeyi duyduklarında çok sevinmişler. Ama sonrasında yapılan yanlışları görmüşler. Bir önceki sene Haziran'dan Eylül'e kadar burayı durdurmuşlar. Bir siyanür sızıntısı olmuş. Fırat’a karışacak vs. diye. İlk kurulduğu günlerdeki heyecanın yerini ne büyük bir hatanın içinde olduklarını görünce anlamışlar. Evet para kazandık; ama sağlığımızdan, ektiğimiz sebzeden, hayvanımızdan daha mı önemliymiş ve biz bir daha o günlere dönemeyeceğiz diyorlar.  Bugün biz ne buradan su içebiliyoruz ne tarım yapabiliyoruz. Ne de hayvanlarımızın buradan beslenmelerini sağlayabiliyoruz. Biz ne büyük hata yaptık diye iç çekişlerini gördük.

Muhabir: Nursel Dilek MANAVBAŞI