Ölümcül salgın nedeniyle ülke genelinde uygulanan kısıtlamalarla ilgili yeni düzenleme Mart ayı başından itibaren uygulamaya konuldu.

Buna göre Türkiye'de iller kırmızı, turuncu, sarı ve mavi liste olmak üzere dört gruba ayrıldı. Kırmızı ve turuncu listede yer alan illerde kısıtlamaya devam edilecek. Sarı listedeki illerde kısmi kısıtlama uygulanırken, mavi listedeki illerde ise normalleşme adımları atılacak.

Başkent Ankara, sarı listede yer alıyor.

Yani, düşük riskli iller arasında…

Alınan karar çerçevesinde yasak kapsamı daraltıldı. Bir dizi yeni önlemin yanı sıra 65 yaş ve üzerindekiler için 10.00-13.00 saatleri dışında uygulanan sokağa çıkma yasağı da kaldırıldı.

Kafe ve restoranların çalışmaları da yeni esaslara bağlandı.

Buraya kadar her şey olumlu…

Her şey umut verici…

Ancak, alınan kararların mürekkebi kurumadan bazı kafe ve pastanelerde görülen manzaralar, cadde ve bulvarlarda mesafe kuralını hiçe sayan görüntüler daha ilk günden tedirginlik yarattı.

Pandeminin kökü kazınmış havası yaratan maske-mesafe kuralını hiçe sayan yakınlaşmalar, çok kişide ''Bu aymazlığın tekrarı başkenti, kısa sürede kırmızı listeye götürür'' değerlendirmelerine yol açtı.

Yeni düzenlemenin uygulandığı ilk hafta sonunu bugün ve yarın yaşayacağız.

Kamu kesiminde çalışanların yanı sıra özgürlük sınırlarının genişletildiği 65 yaş ve üzerinde olan vatandaşların ''sorumluluk bilincine'' ne ölçüde sahip oldukları bu ''hafta sonu sınavıyla'' daha net anlaşılacak.

Neden mi hafta sonu?

Çünkü, hafta sonu, buluşma zamanıdır…

Eş-dost-arkadaşın hasret giderip, hoşça vakit geçirmeye çalıştığı günlerdir.

Hele o Cumartesiler…

İnsanların sokaklara sığmadığı Cumartesi günleri…

Artık 65 yaş ve üstündekilerin de yeniden dahil olduğu Cumartesiler…

Bir yanda pandemi, öte yandan hasret…

Bir de geldi gelecek bahar kokuları…

Umalım da başkent halkı bir bütün olarak örnek bir tavır sergiler.

Sorumluluk bilincini, özlemlerin üstünde tutar…

Böylece, ''normalleşmeye'' bir adım daha yaklaşarak, ''sancılı'' illerde yaşayanlara da örnek olur.

Umarız, öyle olur…