Ebru APALAK
Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) önümüzdeki aya kadar sadeleştirmeyi planladığı müfredata ilişkin Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Genel Başkanı Kadem Özbay’la Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Başkanı Nejla Kurul görüşlerini baskentgazete.com.tr’ye değerlendirdi. Müfredat için lâiklik vurgusu yapan genel başkanlar, müfredatın şeffaf ve katılımcı bir anlayışla eğitimin tüm paydaşlarıyla değiştirilebileceğine dikkat çekti. Özbay, hükümetin müfredata “Cumhuriyet ve Demokrasi” dersi eklemesi gerektiğini kaydetti. Kurul ise, MEB’in sadeleştirme tasarısını “kabul edilebilir ve anlaşılabilir” bulmadığını belirtti.
ÖZBAY: UYGULAMADA NE GİBİ DOĞRU VE YANLIŞ SONUÇLAR VEREBİLİR?
Eğitim-İş’ten Kadem Özbay, tasarlanan sadeleştirmeyi AK Parti’nin dokuz Millî Eğitim Bakanı değiştirdiği 21 yıllık iktidarı boyunca yaptığı “birbirine taban tabana zıt, köklü değişiklikler” ifadeleriyle değerlendirdi. Hükümetin farklı bakanlar döneminde “aynı bahane ve söylemlerle farklı şeyler” yaptığını aktardı. Sadeleştirmeye dair kendilerine herhangi bir bilgi verilmediğini açıklayan Özbay, müfredatın anayasa kadar önemli olduğunu şöyle ifade etti:
“Müfredatlar, ülkelerin en az anayasaları kadar önemlidir. Eğitimin amaçlarıyla ilgilidir. Bir toplumun ortak hafızasını ortak yaşamını müfredatlar üzerinden kurarız.”
Değişiklik için tüm bileşenlerin sürece şeffaf ve katılımcı bir biçimde dahil edilmesi gerektiğini belirten Özbay, “Pilot uygulamalarla başlayarak ‘Acaba bu değişim uygulamada pratik anlamda ne gibi sorunlar ya da ne gibi doğru ve yanlış sonuçlar verebilir?’ Bunları kontrol etmek gerekir ama böyle bir amacın olmadığını görüyoruz.” şeklinde konuştu. İktidardan lâik, bilimsel, demokratik, çağdaş ve eşit eğitim hakkına yönelik bir iyileştirme beklemediklerini söyleyerek, “Bunun tam tersi bir uygulamayı yaşama geçirmelerinin ve zeminini oluşturmalarının kaygısını taşıyoruz.” dedi. Müfredatta yapay zekâ, kodlama, sanat ve sporla ilgili derslerin yetersiz olduğuna dikkat çekti.
“İKTİDARIN İHTİYACI OLAN ŞEY; CUMHURİYET VE DEMOKRASİ DERSİ”
Bakanlıkla iktidarın en çok ihtiyacı olan şeyin “Cumhuriyet ve Demokrasi” dersi olduğunu düşünen Özbay, “Seçim ya da bir oylama sonucunda çoğunluk olmak, her şeyi yapmaya hakkı olmak anlamına gelmez. Eğitim gibi geleceği ilgilendiren bir konuda çağın gerçek, gerek ve ihtiyaçlarının dikkate alınması gereken bir konuda oylama ya da çoğunluk, demokratik bir tavır değildir. Böyle bir şey, bir hak ve özgürlük talebi değildir. Çünkü şunu oylatamazsınız: Çocuğumu okula göndereyim mi, göndermeyeyim mi? Bu, Cumhuriyet’i anlamamak demektir. MEB ve AKP iktidarının en çok ihtiyacı olan şey; ‘Cumhuriyet ve Demokrasi’ dersi” ifadelerini kullandı. Lâiklik başta olmak üzere Cumhuriyet’in temel değerlerinin oylamaya sunulamayacağını belirterek, “Eğitim lâik, bilimsel, demokratik ve çağdaş olmalı. Müfredatlar da buna göre olmalı.” dedi.
EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI KURUL: SADELEŞTİRME, KABUL EDİLEMEZ
Eğitim-Sen’den Nejla Kurul, 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta yapılan seçimlerin ardından Bakanlığın “çok hızlı bir dinselleştirme çalışması içine girdiğini” ifade etti. Kurul, MEB’in okulların açılmasına iki hafta kala haftalık ders dağılım çizelgesinde yaptığı değişikliklerle “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi”ni hatırlattı. MEB, planladığı değişiklikleri henüz açıklamadığı için Sendika olarak bir çalışma yürütemediklerini açıkladı. Eğitim programlarının kamusal tartışmalarla katılımcı bir şekilde hazırlanması gerektiğini belirten Kurul, değişikliğin farklı kurumlara da yansıyacağını öne sürdü. Kurul, müfredat için lâikliğin önemini şu sözlerle vurguladı: “Kamusal, bilimsel, lâik ve demokratik eğitim ilkelerine uyulması zorunluluğu var. Çünkü sorumuz şu; hep birlikte nasıl yaşayacağız? Birbirimizin inancına, kimliğine, diline, kültürüne saygıyı ancak lâiklik ilkesiyle başarabiliriz. Aynı masanın etrafında eşit olarak oturabilmek, aynı şeyleri söyleyen insanlar olarak değil, farklı görüşleri ortaya çıkararak en nitelikli eğitim politikalarının hayata geçirilmesi gerek”
“SADELEŞTİRME, PANDEMİ DÖNEMİNDE YAPILMALIYDI”
Eğitim-Sen’in pandemi döneminde müfredatta sadeleştirmeyi savunduğunu dile getiren Kurul, şu anda sadeleştirmeye ihtiyaç olmadığını dile getirdi. “Anlaşılır bir şey değil.” dediği değişikliğe dair Kurul, “Kız çocuklarımızın güçlendirilememesi sorunu varken bütün bu sorunları örtmek üzere dini istismar eden bir yaklaşım ve dayatmacı bir anlayışla MEB’in ‘Eğitim programlarını gözden geçireceğim, sadeleştireceğim’ demesi kabul edilemez. Sadeleştirme ne zaman gerekliydi? Bir buçuk yıl okullar kapalı kaldı. Türkiye'de pandemi döneminde okullar açıldığında öğrenciler sınıflarına geldiler ve öğretmenlerimiz geçmiş iki buçuk yılın eğitim programını vermek durumunda kaldılar ki; veremediler. Bu bağlamda eğitimde nitelik oldukça düştü.” diye konuştu.
Müfredatta değişiklik yapılmasının gerektiği durumda bunun “nitelikli ve katılımı önemseyen bir şura çalışmasıyla” mümkün olacağını söyledi. Bakanlığın planına ilişkin “Eğitimin gerçek sorunlarını örtmek, bu sorunları yok saymak, dini istismar ederek kendi tabanına bir mesaj verme çabası olarak değerlendiriyoruz” dedi.