Yazmış olduğu çocuk kitaplarıyla tanınan Öğretmen-Yazar Nagihan Yılmaz ile Başkent olarak konuştuk. Yayınlanan 11 kitabında çocukların genel kültür seviyelerini ileri götürmeyi amaç edinen Yılmaz, bu kitapların aynı zamanda çocukların kişilik gelişimlerini hedeflediğini belirtti. Çocuk yetiştirmede ailelere de tavsiyelerde bulunan Yılmaz, “Çocuk yetiştirmek heykeltıraş olmak gibidir. İnce ince yavaş yavaş işlemeliyiz ama güzel bir ürün çıkartmalıyız ortaya. Bu nedenle çocuk kitapları en ince ayrıntısına kadar incelenmelidir. Kitaptaki küçük bir kelime veya görsellerindeki ince bir ayrıntı, onları direk olumsuz etkileyecektir” dedi.

·       Sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba, 29 Ocak 1977’de Erzurum’da doğmuşum. 4 çocuklu memur bir ailenin 2’nci çocuğuyum. 23 yıllık öğretmenim. Aynı zamanda çocuk kitapları yazarıyım. Yine öğretmen olan hayat arkadaşımla ve 2 çocuğumuzla güzel mesleklerimizi, ülkemizin çeşitli bölgelerinde icra ettik ve çocuklarımıza hizmetimiz devam ediyor.  Hayata pozitif bakan, özgür ruhlu, adil nesiller yetiştirmeye çalışıyorum. Diğer taraftan gönül verdiğim edebiyata, yazılarıma devam ediyorum. Şu ana kadar yayınlanan 11 kitabım mevcut.

“PROFESYONEL YAZARLIK SÜRECİM PANDEMİ İLE BAŞLADI”

·       Yazarlık süreci nasıl başladı? Neden çocuk kitapları?

Pandemi döneminde hepimiz zor zamanlar geçirdik biliyorsunuz… Mesela alışveriş yapmaya korkardık, aldıklarımızı getirip balkonda havalandırır öyle yerleştirirdik. O dönemlerde küçük oğlum 3 buçuk yaşındaydı ve bizim uyku öncesi kitap okuma saatimiz oluyordu. Evden çıkma yasağının olduğu zamanlarda elimizdeki tüm kitapları okuyup bitirdik. Bulaşıcılık korkusundan kitapları online satın almaya da cesaret edemedik o dönem… Bu durumda ben de doğaçlama hikayeler anlatmaya başladım. Çok hoşuna gitti, zevkle dinliyordu. Sonra bunu daha yararlı bir işe çevireyim dedim. Değerli kaşiflerin ve mucitlerin buluş hikayelerini gündüz araştırıp, akşam uyku saatinde oğluma anlatmaya başladım. Bunları yazıya da dökünce 1 sene önce, böyle değerli bilgilerden diğer çocuklarımız da yararlanmalı diye düşündük ve Kırmızı Ada yayınevinden kitaplarımız çıktı.

·       Kitaplarınıza gelen ilginin boyutu ve aldığınız geri dönütleri anlatır mısınız?

Kitaplarım insanlık tarihinin yönünü değiştiren değerli kaşif ve mucitlerin buluş hikayelerini anlatıyor. Okul öncesi ve ilkokul çocuklarına yönelik kitaplar. Çocuklara bilginin yanında hayal gücü, inanç, özgüven gibi öğretiler de yüklediği için hem ebeveynler hem de çocuklar tarafından gerçekten özel ilgi görüyor. Ebeveynler, hatta öğretmenlerimiz dahi çocukların bu kitaplar sayesinde soyut olan kavramları somuta dönüştürebildiklerinden bahsediyorlar. Mesela kitaplarımdan biri “Suyun Kaldırma Kuvvetini Bulan Arşimet.” Çocuklar da suyun kaldırma kuvveti konusu, özellikle okul öncesi çocuklarda, biraz soyut kalıyor ama kitaplarımda anlatım dilime o kadar özen göstermeye çalıştım ki küçük yaş gruplarına anlattığım için, sadeliğe çok önem verdim. Oradaki bilgiler, deney yoluyla da çocuklara yaparak yaşayarak anlattığımızda 3 yaşındaki çocuğun dahi kavrayabileceği konu haline geliyor. Bu gibi geri dönütler beni çok çok mutlu ediyor.

·       Yazmış olduğunuz çocuk kitaplarınızda bilim dünyasının ışığını yansıtmanız çocuklara ne katıyor?

Ben 23 yılımı kutsal bir meslek olan öğretmenliğe adadım ve hala da adamaya devam ediyorum. Öğretmenlik kimliğimin de bana yüklediği sorumluluk bilincinden midir bilemiyorum, çocukların algılarının en açık olduğu, bilgiye aç oldukları dönemleri tabii ki bilgi dolu kitaplarla geçirmelerinin onlara çok şeyler katacağını düşünüyorum. Bu durum onlara yeni yeni oluşan karakterlerini ve hayata bakış açılarını olumlu yönde şekillendiriyor diye düşünüyorum. Mesela Yuri Gagarin’den hayallerinin peşinden gitmesi gerektiğini öğreniyor aynı zamanda ilk uzaya kimin çıktığını ve çıktığı uzay aracının adının Vostok olduğu bilgisini alıyor. Newton’dan etraftaki olayları incelemesini, gözlem yeteneğinin önemini algılarken, yerçekimini keşfeden kişinin Newton olduğunu öğreniyor. Özetle yayınlanan 11 kitabım onların genel kültür seviyelerini ileri götürürken aynı zamanda kişiliklerinin de gelişimlerini hedefliyor.

“TEKNOLOJİK AVANTAJI DEZAVANTAJA ÇEVİRİYORUZ”

·       Özellikle ailelerin çocuk eğitimi konusunda yetersiz olduğuna şahit oluyoruz. Bu bağlamda ailelere verebileceğiniz tavsiyeler neler?

Teknolojinin çok hızlı geliştiği bir dönemdeyiz. Bu çok güzel bir şey bence çünkü hayatımızı kolaylaştırıyor. Ama bizler bunu bağımlılık derecesine getirdiğimiz için avantajı dezavantaja çeviriyoruz. Bizi örnek alan çocuklarımız da aynı şeyi yapıyorlar. Bunun için onlara okuma alışkanlığı vermek bu noktada çok önem arz ediyor. Küçük yaşta uyku öncesi onlara kitap okumak hem onların huzurlu çocuk olmalarını sağlar hem de onlara okuma alışkanlığı verir. Büyüyüp okuma yazmayı öğrendiklerinde kendilerinin de bu alışkanlığı devam ettirmeleri sağlanmalı. Benim çocuğum kitap okumayı sevemedi bir türlü diyen ailelere de seslenmek istiyorum. Aslında kitap okumayı sevmeyen çocuk yoktur, seveceği kitaplarla henüz tanışmamış çocuk vardır. Bu nedenle onların ilgi alanına uygun kitaplar alın. Beraber kitapçıya gitsinler beraber seçsinler. Ebeveynler de çocukların karşısında kendi kitaplarını alıp okusunlar. Çocuklar onları sık sık kitap okurken görmeli. Bu onlara olumlu örnek olacak, anne babada bunu gören çocuk ister istemez etkilenip o da kitaplarla bir bağ kuracaktır.

·       Özellikle çocuk kitaplarını yetişkin kitaplarından ayıran özellikler ne olmalı?

Çocuk kitaplarında benim aradığım en büyük özellik çocukların hayal dünyasına girmesi, onların hayal güçlerini geliştirmesidir. Çocuklar resimli kitapları daha çok okumak ister. Neden? Çünkü resim onların hayallerine şekil verir, kılavuzluk yapar. Daha sonra kitabı okumaya başladığında dilini sade ister. Eğer dili ağırsa okurken anlamakta zorlanacağı için sıkılmaya başlar ve kitap okumayı bırakır. Kitabın içeriği ona kötü örnek olmayacak, onu kötü davranışlara itmeyecek, özendirmeyecek tarzda olmalı ki okuduğu kitap ona bir şeyler katabilsin. İçinde yeni ve yararlı şeyler öğrenmeli. Çünkü okumaya ayrı bir zaman ayırıyorsa çocuk, bu bir emektir bence. Emeklerinin boşa çıkmaması için yeni yeni şeyler öğrenmeli o kitaptan. Bilgisine bilgi katmıyorsa boşa kürek sallamış olmaz mı? O nedenle kitapların bilgi içerikli olması da çok çok önemli.

“DİL DEMEK İLETİŞİM KURMAK DEMEKTİR”

·       Aynı zamanda bir eğitimci olarak, ülkemiz eğitim müfredatında çocukları pratik hayata hazırlamak adına uygulanacak yöntemler hakkında neler söylersiniz?

Eğitim müfredatımızda sürekli yenilikler oluyor biliyorsunuz. Her gelen ilk olarak eğitim de reform yapıyoruz deyip ya olanı eksiltir ya da burası eksik der yeni şeyler getirmeye çalışır. Öncelikle bu konudaki fikrimi söylemeden geçemeyeceğim milli eğitim sistemimiz kesinlikle siyasetten uzaklaştırılmalı. Bu konu çok önemli, siyasetten uzaklaşıp milli eğitimin ayrı bir unsur olması gerek Türkiye’de. Biz bu ülkeye nesil yetiştiriyoruz, bizden sonra gelecekleri yetiştiriyoruz, bizden daha iyi olmalarını hedefleyerek yetiştirelim ki ülkemiz gelişsin. Her gelen kendi doğrularını uygularsa bu ülkede kafası karışık nesiller yerimizi alır. Bu da ülkemizi sürekli geri götürür ne yazık ki... Yeni nesil matematik soruları, yeni nesil İngilizce, fen gibi kavramlar duymuşsunuzdur. Sınavlarda artık bu tip sorular soruyorlarmış, çok zormuş… Aslında günümüzde olması gereken bu. Yeni nesil derken neyi kastediyoruz aslında; hayatın içinden olan sorular. Mesela İngilizcede eskiden gramer dediğimiz dilbilgisi soruları olurdu her zaman. Yeni nesilde artık okuduğunu anlamaya yönelik sorular oluyor, paragraf veya diyalog gibi… Dil demek iletişim kurmak demektir, o nedenle gramer sorulsa ne olur? Okuduğunu anlıyor mu çocuk, sorununu yazabiliyor mu önemli olan budur. Bunlar müfredatın olumlu noktaları. Matematik problemleri günlük hayatta karşılaşacağımız tipten problemler yeni nesil sorular oluyor. Lakin hayatta sadece bunlar yok, alışveriş yaparken nasıl yapalım, bir söküğümüz olduğunda nasıl dikerim, pantolon paçasını nasıl kısaltırım, misafir nasıl ağırlarım, sofra düzeni ve kuralları nasıl olmalı, toplulukta nasıl davranırım gibi hayatımızın olmazsa olmazlarını da müfredata katıp bilgisiyle, el becerisiyle tam teşekküllü nesiller yetiştirilmesi hedeflenmeli. Bunun için ayrı bir ders hazırlanıp sisteme dahil edilmeli diye düşünüyorum.

·       Günümüz çocuk kitaplarında popülist ve ticari yaklaşım ile piyasaya sürülen, içerik olarak çocuğa katkı sağlamak yerine daha çok zarar veren kitaplara yönelik alınacak tedbirler ne olmalı?

Bu kitapların yayınlanması kesinlikle durdurulmalı. Cezaları ağır olmalı. Mesela hem yazar hem yayınevi hepsi bu durumda suç ortağıdır. Bana göre hepsi cezalandırılmalıdır. Çünkü çocuk yetiştirmek heykeltıraş olmak gibidir. İnce ince yavaş yavaş işlemeliyiz ama güzel bir ürün çıkartmalıyız ortaya. Milli eğitim sistemi bünyesinde çocuk kitaplarını tek tek inceleyip onayını almaya çalışacağımız bir alan olmalı. En ince ayrıntısına kadar inceleyip onay verdikten sonra kitaplar basılmalı. Kitaptaki küçük bir kelime veya görsellerindeki ince bir ayrıntı onları direk olumsuz etkileyecektir. Editörlerimize de bu konuda çok sorumluluk düşüyor. Benim bu konuda vicdanım çok rahat. Çünkü İlknur Artuğ hocam editörlüğümü yapıyor. Çok değerli bir editördür İlknur Hocam… Kitapta sakıncalı şeyler dikkatini çekmişse muhakkak uyarır yazarlarını. Yazar bu konuda direnirse, onunla çalışmayı bırakacak kadar adil dürüst bir insandır. 

·       Geleceğe dönük plan ve projelerinizi anlatır mısınız?

Şu anda ve gelecekte kitap yazmaya devam ediyorum ve etmeyi planlıyorum. Şu an “Çocuklar İçin Kaşifler ve Mucitler” serimin 12’nci ve 13’üncü kitabını yazdım bitirdim. Sevgili editörüm İlknur Hocam’a gönderdim, edit aşamasında. Sonraki adımım sevgili çizerim Yasin Yılmaz Saçkan’ın resme dökmesi olacak. Ayrıca ilerleyen zamanda kendi hayal ürünüm olan bir hikaye kitabım var, onu yayınlamayı düşünüyorum. Artı yetişkin edebiyatında da tecrübe kazanmayı planlıyorum. Yazdığım tüm kitaplarımı diğer ülkelerde de yayınlamak, planlarımdan bir diğeri.

Muhabir: Tolga ALCA