Kamuoyunun İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimlerinin iptalinin yankılarıyla meşgul olduğu günlerde Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg başkanlığındaki bir heyet, 'Akdeniz Diyaloğu'nun 25. yıl dönümünde düzenlenecek NATO Konsey Toplantısı için Ankara'ya geldi...

ABD'nin S-400'ler alınırsa F-35 üretiminden Türkiye'nin çıkarılacağını açıklaması ve Akdeniz'de Kıbrıs açıklarındaki sondaj faaliyetlerinin durdurulması yönündeki tehditlerinin hemen arkasından düzenlenen toplantının 'hayırlara vesile olmayacağı' en başından belliydi...

Nitekim toplantının hemen öncesinde Belçika'daki NATO'nun Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargahı'nda düzenlenen Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Komutanlığı (SACEUR) görev devir teslim törenine ortada hiçbir gerekçe yokken NATO üyesi olmayan Kıbrıs Rum Kesimi yetkilileri de davet edilmiş ve Türkiye'ye 'gelme'mesajı verilmişti.

***

Belçika'daki olay sonrasında yaşananlar daha ilginçti...

Türk yetkililer toplantıya Rum kesiminin de çağrıldığını öğrenince, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'e bir mesaj göndererek, Rum kesimine davetin geri çekilmemesi durumunda törene katılmayacaklarını bildirdi, ancak bu talep görmezden gelindi...

Bu olay üzerine Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, 'SACEUR'ün komuta devir teslim törenine, anılan karargah tarafından diğer AB üyeleriyle beraber, NATO nezdinde herhangi bir statüsü bulunmayan GKRY'nin de davet edilmesi iyi niyetle izahı mümkün olmayan, büyük bir gaflettir' açıklamasını yaptı.

***

Aslında bu tür olaylar sürekli tekrarlanarak Türkiye'ye 'NATO'da ikinci sınıf üye olduğu' mesajı veriliyor...

Ancak bu tavır, Türkiye'nin örgütten ayrılmasını istemek anlamına gelmiyor...

Olay, AB'nin Türkiye ile oynadığı şu oyunun farklı bir versiyonu: 'Dış bahçe'ye alıp kapıyı kapat, ama içeriye alma!'

***

Bu arada verilen kaba mesajlar kimi zaman NATO'nun Türkiye'yi bölünmüş gösteren haritalar yayınlaması, bazı manevralarda düşman ülke yerine koyması noktasına kadar varıyor...

Bunun en son örneği, 8-17 Kasım 2017'de tarihleri arasında Norveç'te gerçekleşen NATO tatbikatında 'Düşman tablosu' olarak Atatürk'ün resmi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isminin kullanılması olayında yaşanmıştı...

Bu olay üzerine Türkiye tepki gösterince Stoltenberg'in olayı basit bir hata gibi göstermeye çalışmış, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan bir açıklama yaparak 'NATO'nun güvenirliği tüm üye ülkeler nezdinde sorgulanabilir hale gelmiştir. NATO'daki terbiyesizlik kuru bir özürle geçiştirilemez.' demek zorunda kalmıştı.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak Büyükelçiler İftar programında yaptığı konuşmada da aynı şikayetleri dile getirdi...

'Biz NATO üyesiyiz, diğer NATO üyelerinin bize yanlış yapmalarını kabullenmemiz mümkün değil. Hem NATO üyesi olacaksın, hem stratejik ortak olacaksın, ondan sonra yaptırım konuşacaksın. Bu kabul edilebilir değil.' dedi...

Ve ekledi: 'AB üyeliği hedefimiz. Avrupa bize hala çalım atıyor.'

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce NATO Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada da yine 'şikayet' tonunda bir konuşma yapmış ve şunları söylemişti:

'Biz NATO'daki dostlarımızdan sadece ittifak ruhuna uygun davranmalarını, ittifakın kurucu değerlerine sahip çıkmalarını bekliyoruz... Namlusunu ülkemize çeviren, vatandaşlarımızın canına ve malına kasteden terör örgütlerinin müttefiklerimizce donatılmasının, tırlar dolusu silah ve mühimmata boğulmasının, örgüt elebaşılarının kimi ülkelerde en üst düzeyde kırmızı halılarla ağırlanmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur.'

Bu şikayet de öncekiler gibi durumu değiştirmemişti!

***

NATO ve AB'nin tutumu son dönemde devletlerarası ilişkileri de etkisi altına almış ve üye devletlerle Türkiye arasındaki ilişkileri germiş bulunuyor...

Türkiye-Almanya ilişkilerindeki gerilim bunun en açık örneği...

Almanya Başbakanı Angela Merkel, geçtiğimiz günlerde düzenlenen Romanya'daki AB zirvesinin ardından yaptığı açıklamada, Rum lider Anastasiadis'in kendilerinden Türkiye'ye karşı Kıbrıs'ın çıkarlarını savunmasını istediğini, kendilerinin de bunu yapacağını söyleyerek Kıbrıs Rum Yönetiminin üye olmadığı halde NATO toplantısına çağrılmasına ve AB'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj çalışmalarının durdurulması yönündeki tehditlerine açıkça destek verdi.

(Devam edecek)