Tuz gölü renk değiştiriyormuş…
Haberin başlığını görünce "Eyvah’’ dedim, Ardından da "Bir o kalmıştı renk değiştirmeyen’’ diye karamsarlığa kapıldım.
Haberi okuyunca endişeye mahal olmadığını anlayıp, rahatladım.
Olurmuş böyle vakalar…
Okuyunca içim rahatladı:
‘’‘’Türkiye’nin önemli sulak alanlarından olan ve biyolojik çeşitliliğin korunması açısından büyük önem taşıyan Tuz Gölü, suyun içerisinde yaşayan algler ve bakteriler nedeniyle pembe renge bürünmeye başladı. Renk değiştirmeye başlayan Tuz Gölü, yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası oldu.’’
Şimdi, bendeki aceleci telaşa anlam veremeyenler olacaktır.
Fesatlık bu ya…
Renk değiştirmekten söz edilince aklımıza hep olumsuzluklar geliyor…
Örnek mi istiyorsunuz?
Alın size örnek…
Hem de bir değil, birkaç tane:
Mosmor olmak,
Kıpkırmızı olmak,
Sapsarı olmak,
Bembeyaz olmak…
Hangisi olumlu bir durumu yansıtır?
Kazanma iddiasıyla çıktığınız karşılaşmada, rakibinizden beş gol yemiş, mosmor olmuşunuz…
Yalanınız ortaya çıkmış, kıpkırmızı olmuşsunuz…
Korkudan yüzünüz kireç gibi bembeyaz olmuş…
Ölümcül bir hastalığa yakalanmış gibi yüzünüz sapsarı kesilmiş.
Neyse ki tuz gölü pembeleşiyormuş…
Korkulacak bir olgu değilmiş…
"Olurmuş böyle vakalar…
Belki de gölün sorumsuzlara verdiği bir mesajdır:
"Temiz tutun" mesajı…
Bakıp da yüzleri kızarır’’ diye…