Bugün 10 Kasım...

Ölümünün 80. yılında Atatürk'ü ulusça anacağız...

Ama andığımız o büyük insanı acaba ne kadar anlamış olacağız?

***

Bizim kuşağımız Atatürk sevgisiyle büyüdü...

Her 10 Kasım'da okullarda düzenlenen törenlerde onu acılı şiirler eşliğinde bir aile büyüğümüzü kaybetmiş gibi hüzünle anardık...

Sonra aradan yıllar geçti ve onu anmaktan çok anlamanın önemini yavaş yavaş kavramaya başladık.

***

Gençliğimiz ulusal kurtuluş savaşlarının birbiri ardına zaferler kazandığı ve sosyalist girişimlerin arttığı bir döneme denk gelmişti...

Vietnam, Kamboçya, Laos başta olmak üzere Afrika'dan Ortadoğu'ya, Uzakdoğu'dan Küba'ya kadar bir çok ülke ulusal kurtuluş savaşlarını sosyalist rejimler kurarak toplumsal kurtuluş mücadelelerine dönüştürmeye çalışıyorlardı o dönemde...

Biz de soruyorduk: 'Peki bizim devrimimiz neden yarım kaldı?' diye!

***

O zamanlar biz, Mustafa Kemal Atatürk'ün yürüttüğü mücadelelerin ne kadar zor şartlar altında gerçekleştiğini, toplumsal dönüşümlerin gerçekleştirilmesinin kimi zaman iktidarın niyetlerinden bağımsız olarak karşıtlarının gücünden hatta bizzat toplumun direnişinden kaynaklandığını bilecek bilgi ve tecrübeye sahip değildik...

Sonraları, işgalci düşman denize döküldükten sonra bile 'cumhuriyet' lafını ağza almanın kolay olmadığını, en yakın çalışma arkadaşlarının bile Atatürk'ü 'Senin cumhuriyeti kuracağın yolunda söylentiler var' diyerek nasıl siyaseten emekliye ayırmaya çalıştıklarını, toprak reformu gündeme getirilince CHP'nin nasıl parçalandığını, dahası toprak sahibi yapılmaya çalışılan köylülerin oylarıyla iktidardan nasıl düşürüldüğünü öğrendikçe yapılan işlerin önemini kavramaya başladık...

Ancak o aşamada Atatürk'ün ulusal kurtuluş savaşının başından itibaren hangi zorluklarla mücadele ettiğini ve bu zorlukların üstesinden gelebilmek için ne büyük çabalar harcadığını anlayabildik!

***

Orta yaşlarımıza geldiğimizde gençliğimizin dünyası hızlı bir değişime uğradı...

Bir zamanlar gözümüzde büyüttüğümüz sosyalizm girişimleri iflas ederken, o devrimleri yapan liderlerin büyük bir bölümü ya emperyalizme teslim oldu ya da bizzat kendi halkları tarafından devrildi...

Mücadele ettiğimiz Amerikan emperyalizmi dünyanın tartışılmaz tek egemeni haline geldi.

***

Yaşlılık dönemimiz ise öncekilerden farklı bir siyasal ve toplumsal ortamda geçiyor...

Küreselleşme denilen afet tüm dünyayı sarmış, liberal humma sol akımları bile teslim almış durumda olsa da...

Emperyalizme karşı mücadele tüm dünyada yeni bir canlanışın işaretlerini veriyor.

***

Ülkemiz de bu gelişmelerin dışında kalamıyor...

Bir yandan ulusal bağımsızlık savaşımızın kazanımları birer birer elden çıkar ve gençliğimizin anti emperyalist akımlarının yerini ABD'ye ya da onun 'kara gücü'ne hayranlık duyanlar alırken...

Diğer yandan emperyalist güçlerin taarruzlarına karşı direniş güçleniyor... Mustafa Kemal Atatürk, bu ortamda bir yıldız gibi parlıyor ve onun yaptıklarının değeri her geçen gün biraz daha iyi anlaşılıyor

***

Günümüzde Atatürk'ün yaşamını ve mücadelesini anlatan eserlerin sayısı hızla artıyor; onun değerini anlayan her kesimden insan her vesileyle anıtkabire koşarak saygılarını sunuyor, futbol sahalarının tribünleri bile Atatürk sevgisinin dile getirildiği platforma dönüşüyor...

Ne var ki bu süreç bilinçli bir tarih eğitimiyle desteklenmiyor...

Onun kurduğu parti bile bu görevi üstlenmek yerine liberal söylemlerle onun dünya görüşünün anti-emperyalist özünü unutturmak istiyor.

***

Evet, bugün 10 Kasım...

Onu bir kere daha anacağız...

Ama daha da önemlisi, onun yürüttüğü mücadeleyi ve bu mücadelenin tarihteki önemini tüm yönleriyle genç kuşaklara her gün anlatacağız.