TİGEM de olup bitenler konusu da aslında olması gereken gündem sıralamasında yerini alamayanlardan… Nasılsa bizim tarım diye bir sorunumuz yok, hayvancılıkta deseniz dünyaya örnek durumdayız! TİGEM konusunun geri planda kalmaması için hiçbir sebep yok özetle!

Önce belki bilmeyen ya da ne olduğunu unutanlara hatırlatma anlamında TİGEM'den söz edelim…

Geçmişi Osmanlı'nın ilk kuruluş yıllarına kadar giden bir yapı… Ordunun ve sarayın iaşe ve at ihtiyacını karşılamak için kurulur… Ta o zamanlar 3-4 milyon dekar arazi varlığına ulaşır… Osmanlı'nın güç kaybı arazi miktarının 450 dekarlara kadar düşmesine neden olur…

Cumhuriyet dönemi ile yani 1937'de TİGEM'in bir diğer kolu daha olur… Zirai Kombinalar ve Devlet Ziraat İşletmeleri… Bu işletmeler hem ordunun, hem de halkın gıda ihtiyacını karşılamak içindir… Devlet Ziraat İşletmeleri, Mustafa Kemal Atatürk'ün isteğiyle, çiftçiye önderlik etmesi, öğretici olması için kurulur… 1950 yılında ise Zirai Kombinalar, Devlet Üretme Çiftlikleri bünyesinde birleşir…

Yapının TİGEM'e dönüşümü ise; 1984 yılında Hara, İnekhaneler ve Devlet Üretme Çiftlikleri'nin tek çatı altında toplanması girişimi ile başlıyor. Kamu İktisadi Teşekkülü'ne (KİK) dönüşen yapı, 1994'de Devlet İktisadi Teşekkülü (İDT) olur.

TİGEM'in kendi web sayfasında işlevi ile ilgili şu bilgiler yer alıyor;

'Ülkemiz tarım sektörünün en önemli girdilerinden olan sertifikalı tohumluk ve üstün vasıflı damızlık gibi materyallerin üretimi ve dağıtımı ana ekseninde faaliyet gösteren, faaliyetlerinde özerk, sorumluluğu sermayesi ile sınırlı, tüzel kişiliğe sahip bir İktisadi Devlet Teşekkülüdür.

İşletmelerde elde edilecek hayvansal ve bitkisel ürünlerle birlikte, çiftçilerden alacağı ürünleri kıymetlendirmek için tesisler kurar, kurdurur, kurulanlara iştirak eder.

Bitkisel ve hayvansal üretim, yetiştirme, ıslah konularında araştırmalar yapar, yaptırır ve gerektiğinde diğer ıslah ve araştırma kuruluşları ile işbirliği yapar.

İşletme ünitelerinde zaman içinde fonksiyonunu yitirmiş kümes, ahır, depo, sundurma ve benzeri binaların yıpranmaya terk edilmemesi ve ekonomiye kazandırılması için, işletme bütünlüğüne zarar vermemek kaydıyla özel veya tüzel kişilere kiraya verir.

Faaliyet konuları ile ilgili üretim ve işletme tesisleri kurmak üzere yurt içi ve yurt dışı özel ve tüzel kişi ve firmalarla işbirliği yapar, ortaklık kurar ve faaliyete geçmesini sağlar…

İşletme yönetimi, proje araştırma, fizibilite ve benzeri mühendislik hizmetlerini yapar ve yaptırır.'

Memleketin bugün tarım ve hayvancılıktaki dışa bağımlı haline bakıldığında en fazla sahip çıkılması gereken bir kuruluş söz konusu olan…

Ama işler hiç de TİGEM'e böyle bakıldığını göstermiyor…

Şöyle ki;

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TİGEM'e bağlı işletmelerde son 3 yıl içinde binlerce hayvanın hastalık nedeniyle telef olduğunu ya da zorunlu kesime gönderildiğini ve de kurumun 100 milyonlarla ifade edilen zarar ile karşı karşıya kaldığını TBMM gündemine getiriyor… Ve de Tarım Bakanlığı'ndan konuya açıklık getirmesini istiyor.

Bu arada TİGEM'de yaşanan hayvancılık faaliyetleri zararlarının Sayıştay 2018 ve 2019 yılı raporlarına da yansıdığını hatırlatıyor Gürer… Öyle ufak tefek zararlar değil bunlar… 2018'de 29 milyon TL zarar, 2019 yılında 98 milyon TL'yi aşmış durumda…

Bakan Pakdemirli'nin TİGEM'de yaşananlar için verdiği iç ferahlatıcı yanıt ise şöyle;

'TİGEM işletmelerindeki damızlık sığır tesislerinde her türlü biyogüvenlik tedbirleri alınmasına ve koruyucu aşılar yapılmasına rağmen, haşere, kuş, rüzgar gibi vektörler ile bulaşarak, bir kısım TİGEM İşletmelerinde söz konusu hastalıklar görülebilmektedir.'

Anlaşılan o ki; yine yeni bir zarardan işletme satışı gündeme gelecek!