Adı Ankara'nın bir caddesinde yaşayan, o güzelim Kuğulu Park'ın caddeyle buluştuğu yerde büyük bir heykeli de bulunan Tunalı Hilmi Bey'i bilir misiniz?

Tunalı Hilmi Bey, Anadolu işgal altındayken kurulan ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) Bolu Milletvekili olarak görev almıştır. Meclis'te kadın haklarının savunuculuğunu yapmıştır. Kadın haklarını savunması, onun çağdaş uygarlıktan yana olan hedeflerinin bir parçasıdır. Daha Kurtuluş Savaşı sürerken, bu savaşın kazanılacağını belirterek, asıl olanın uygarlık savaşını kazanmak olduğunu söylemiştir Meclis kürsüsünden.

Onunla ilgili bazı ayrıntıları paylaşmak istiyorum bugün…

***

Tarih, 30 Ocak 1921.

TBMM'de, Bursa Milletvekili Emin Bey, Nezahat Hanım'a ilk İstiklal Madalyası'nın verilmesini teklif etmiştir.

Nezahat Hanım mı?

Henüz oniki yaşındadır. Sekiz yaşındayken öksüz kalmış, babasıyla birlite cephelerde geçmiştir sonraki günleri. Öyle cesur bir çocuktur ki, Gördes'te ve İnönü Meydan Muharebesi'nde erlere, bazen subaylara bile gayret vermiştir. Askerlerin ona 'Türk Jean D'arc'ı' dedikleri söylenir. Fakat, yaşının küçüklüğü nedeniyle madalyanın verilmesi uygun bulunmaz.

Tunalı Hilmi, o görüşmede demiştir ki:

'Elbet verilsin, askere alınsın, hatta paşa yapılsın'.

***

Aynı yıl, 15 Kasım. TBMM'de Köy ve Bucak Yönetimi Kanun Tasarısı görüşülmektedir. Tartışılan konulardan birisi de şudur:

Bucak yönetimi için yapılacak seçimlere kadınlar da katılacak mıdır, katılmayacak mıdır?

Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Bey, 'Şûraya kadınlar da girmelidir' der.

Hüseyin Avni Bey, muhafazakar kanattandır ama, bu görüşü savunurken dönemin gerçeklerinden yola çıkmıştır.

Nedir dönemin gerçekleri? Savaş üstüne savaş… Yıllardır süren savaşlar, sonra Birinci Dünya Savaşı ve işgal… Savaşlar, köylerde kasabalarda erkek bırakmamıştır. Askere gidip dönmemişlerdir ya da cephelerdedirler. 'Soyka Yemen yiğit koymadı bizde' diyen Yemen Türküsü'ndeki gerçekliğin hala sürdüğü bir dönem… Çoğu ailede kadınlar 'aile reisi' durumundadır. Gel gör ki, seçimlerde yok sayılırlar. Bu gerçeği anımsatır Hüseyin Avni Bey…

Radikal milletvekillerinden Tunalı Hilmi Bey, bu konuşma karşısında heyecanlanmıştır. Onu oturduğu yerden yüksek sesle bağırarak destekler:

'Yaşa! Yaşa!'

Tunalı Hilmi Bey, böyle bağırır ama, Kırşehir Milletvekili Müfit Efendi ise, alay ederek seslenir:

'Kaç karın var?'

Hüseyin Avni Bey, süren sataşmaların altında kalmamış, hepsine anlamlı yanıtlar vermiştir…

Gelelim zaten oturduğu yerden ona destek veren Tunalı Hilmi Bey'in konuşmasına…

Tunalı Hilmi Bey, Hüseyin Avni Bey'i tebrik eder. Gelen tepkilere karşılık olarak da, Azerbaycan'da kadınların seçime katılmasının Türkiye'ye ders olmasını ister. Adaşı, Konya Milletvekili Hilmi Bey, ona şöyle seslenir:

'Bizim memleketimize Bolşeviklik girdi mi Hilmi Bey?'

Tunalı Hilmi'nin konuşması dinlenmez. Gürültüler patırtılar arasında, duyulmasa da konuşmalarını sürdürür ve teklifin zaten kabul edilmeyeceğini bildiğini, yine de Hüseyin Avni Bey'i tebrik etmek için kürsüye geldiğini söyler.

İslam'da kadın v.b. konularda uzayıp giden tartışmalar sonucunda teklif gerçekten de kabul edilmez.

***

1923 seçimlerine gidilirken, yürürlükteki yasaya göre, yirmi bin erkek nüfusa karşılık bir milletvekili seçilecektir. Tunalı Hilmi ise, yine umutsuz da olsa, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesini ister. Sonra da ekler:

'Seçme seçilme haklarını tanımıyorsunuz, bari nüfus sayımına alın, hiç değilse sayın.'

Tepkiyle karşılanır sözleri. Sıra kapaklarına vurulur. Sesi yine gürültüyle boğulmak istenir. Boğulur da…

***

O yıl, kadınlar komite oluşturup seçme ve seçilme hakkı için kamuoyu oluşturmaya çabalarlar. Bu çabalar sonucunda şûra toplayıp, Türk Kadınlar Fırkası'nı kursalar da, partiye izin verilmez. Kadınlarsa mücadelelerini sürdürmek için Türk Kadın Birliği'ni kurarlar. Yıllarca mücadele verirler.

Ancak 1930 yılında, Türk kadınlarının seçme ve seçilme hakkıyla ilgili adımlar atılmaya başlanır. Önce belediye seçimlerinde, sonra muhtarlık seçimlerinde… 1934'te ise genel seçimlerde aday olma ve oy kullanma hakkı yasalaşır. İlk olarak 1935 yılındaki genel seçimlerde kadınlar da aday olup oy kullanabildiler. Milletvekili olabildiler.

Tunalı Hilmi Bey ise, o günleri göremeden, o yılların 'amansız hastalığı' olan vereme yakalandı ve son nefesini verdi (1928).

***

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde yeniden anımsadım bunları.