“Keşke”lerle dolu bir yaşam savaşının içinde savrulup duruyor insanlar…

Yaşam süresince, kimi zaman bir “özlemi”, kimi zaman “pişmanlığı” yansıtan “keşke”ler pek çok kent halkının yazgısı olmuş adeta…

O “keşke”ler özellikle de Ankara’da yaşayanlar için üretilmiş sanki…

Oysa ne çok gelişim gösterdi Başkent…

Kerpiçten yapılmış gecekonduların yerlerinde yükselen modern binalar, ışıltılı vitrinleriyle göz kamaştıran alış-veriş merkezleri, sayıları giderek artan parklar, bahçeler, eğlence mekanları…

Ve övgüyle söz edilebilecek nice güzellikler, alkışı hak eden hizmetler…

Ama şu trafik sorunu yok mu?

Sanki hiç olmamışlar gibi o güzel duyguları bir anda yok ediyor.

Geride “Keşke”ler kalıyor yalnızca…

Hele hava soğuksa…

Üstelik bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyorsa…

Duraktaysanız, otobüs yolu gözlemek, özel aracınızdaysanız trafikteki tıkanmalar yüzünden “keşkeli” sızlanmalara mahkumsunuz demektir.

O görsel zenginlikler, yerlerini eskiye özlem duygularına bırakıyor…

Onca artının üzerini kaplamaya bir tek eksi yetebiliyor...

Nüfusunun yanı sıra kent trafiğinde seyreden araç sayısı da giderek artan Başkent’te yaşanan ulaşım sorunu, insanları canından bezdirmekle kalmıyor, kent genelinde yapılan onca hizmete de gölge düşürüyor.

Elbette bu sorun yalnızca Ankara’da yaşanmıyor…

Özellikle de büyük kentlerin baş belası…

Ancak, susmak, sessiz kalmak da “kabullenmek” demek…

Yazalım, gündeme getirelim ki durumun vahameti daha net görülsün…

Görülsün ki giderilsin…

En azından o umut tüketilmesin…