Gecenin karanlık vakitlerinde…
Gökte, 'göğün karanlık denizlerinde' ay varsa, yolunuzu görürsünüz..
Ya yoksa?
Ne diyor Halim Şefik Güzelson, yaşam yoldaşım olan o unutulmaz dizesinde:
'Ah aysız gecelerde olur ne olursa.'
Peki rengi nedir ayın ve ışığının?
Gümüş rengi gelir usa hemen…
Behçet Aysan'sa 'Forsa' şiirinde turuncu bir aydan söz eder:
'gurbeti hançer / yapıp gezinir / kendi zincirine / vurgun forsa. // devrilen turuncu / bir ayın şavkında / aras gözyaşı akar / hemşeri göçmen kuşa.'
***
Tam da aysız geceler yaşadığımız günlerde, Ankara'da bir dergi yayımlanmaya başladı. Adı:
'Ayışığı.'
Ayın turuncu ışığında uçuşan kuşlar var kapağında. Sonra bir köpek ve şair Ahmet Erhan'ın dizeleri:
'Bir dış sarımsak soyma süresine sığdı ömrün / Kızım! Ayışığı! Ay! Ay!'
Dergi adını bu dizelerden alıyor. Daha doğrusu, Ahmet Erhan'ın bu dizelerle seslendiği köpeğinden. O köpeğin adıdır Ayışığı.
Şiirin ve vefanın uslanmaz emekçisi Murat Koçak'ın yeni serüveni bu!
Dört ayda bir yayımlanacak olan derginin ilk sayısı Ahmet Erhan odağında 1980'li yılların Ankara'sına, o dönemin Ankara'sındaki edebiyat atmosferine götürüyor okurları. O yılları yaşayanların, o atmosferi soluyanların kalemlerinden hem de…
Kah Sümer Sokak'taki bir evde buluyorsunuz kendinizi. Oktay Tok'un evi bu! Bir hafta sonu… Ahmet Erhan, Azer Yaran, Behçet Aysan, Adnan Özer, Murat Kalaycıoğlu, Tolga Çandar, Ercan Kesal, Erkan Oban, Suavi, Adnan Azar, Abdullah Gök ve Adnan Satıcı'yla, Ahmet Telli ve Ali Cengizkan'la birlikte. Kah Café Capphadocia'da Akif Kurtuluş'la bir söyleşide… Kah Zafer Çarşısı'nın efsane yıllarında, Doğu Çay Evi'nin taburelerinde… Ahmet Erhan ve Salih Bolat çıkıveriyor karşınıza… Kah Yüksel Ekşioğlu'nun Balgat'taki evinde… Yine bir hafta sonu. Mavi Tren'in 'dolunaysız geceleri bile şarkılaştıran süratiyle' Ankara'ya akıp gelmiş Taner Ay, Ahmet Erhan ve Behçet Aysan'la… Ve 'Kuşakları Peşinden Koşturan Öncü Geyik' Veysel Öngören 'Hacıkan'dan bakıyor durmadan… Birlik İş Merkezi'nde küçücük bir kitabevi çıkıyor karşınıza. Her perşembenin konuğu Ahmed Arif'le…
Sonra 'Yolcusunu Karşıyaka Mezarlığı'nda indirmiş sandal.' Ahmed Arif'in oğlu heykeltraş Filinta Önal'ın yaptığı… 'Ülkesi: Akdeniz' yazan bir anıt…
***
Yalnızca bunlar mı?
'Deniz koydum adını' dediği oğlunun gözüyle Ahmet Erhan yazısı yürek burkuyor. Babasını Ankara'da, Karşıyaka'da toprağa verince, kendini artık bu kente ait hissetmesindeki duygu yükünde başka bir hüzün akıyor yüreğinize. Kendi ölülerinizi de düşünüyorsunuz… Kendinizi nereye ait hissettiğinizi…
Hakan Yıldız'ın 'Sandık'ını okuyunca, 500 sayfalık bir romanı okuyup bitirmiş gibi oluyorsunuz…
Ha bir de, derginin arasında bir mektup çıkıyor karşınıza… Evet evet, eski mektuplardan…
Zarfın pul bölümünde şair Ahmet Erhan'ın gülümseyen bir fotoğrafı…
Olamaz diyorsunuz…
Türkiye bir gün elbette pullara Ahmet Erhan fotoğrafını koyacak da…
Ayışığı Dergisi, şimdiden pulunda Ahmet Erhan olan bir mektubu paylaştı bile okurlarla.
Göndereni Emine Gündüz Menteş…
Denizli'den çıkmış yola…
Alıcı mı?
Ahmet Erhan Hatıra Evi…
Ya da hepimiz…
Sonra Habip Aydoğdu'nun sanki bir resme dönüşen el yazılarıyla 'Kalbi yorgun, yüzü güleç, sesi kısık dostu'na seslenişi…
Yine Ayışığı Adnan Özer'in kaleminden anımsatıyor ki, Ahmet Erhan Enstitüsü kurulmalı!
***
Ahmet Erhan'ın ilk kitabı 'Alacakaranlıktaki Ülke'nin ilk dizesi şöyledir:
'Göğün karanlık denizlerinde yelkenlerini şişiriyor ay'.
İşte bu dizeyle 'Merhaba!' dedi Ayışığı, göğün karanlık denizlerinden…