Ressam İmren İyem’in “Mahsus Mahal” sergisi Mira Koldaş Sanat Galerisi’nde ziyaretçilerini ağırlıyor. Çalışmalarında doğayı soyut bir kavrayışla ele alan sanatçının sergisi 23 Mayıs’a kadar görülebilecek. Kariyerinin başlangıcında doğaya eşlik eden figürlü resimler yaparken, daha sonraları belleğinde yer eden görüntülerin ve doğup büyüdüğü coğrafyanın da etkisi ile figürsüz peyzaj resimleri yapmaya başlayan sanatçı bu çalışmalarında hayatı kavrayışını, direncini ve manifestosunu doku ekseninde yaptığı doğa resimleri ile seyirciye aktarıyor.

• Eğitiminiz ve kısa bir özgeçmişinizle başlayalım isterseniz. İmren İyem kimdir? Bize kendinizi anlatır mısınız?

Diyarbakır’da doğdum. 1995 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’nden derece ile mezun oldum. Biri yurt dışında olmak üzere 13 kişisel sergi açtım. Çok sayıda karma sergiye ve uluslararası fuara katıldım. Çalışmalarım Amerika, Fransa ve İsviçre’de şahsi koleksiyonlarda bulunuyor.

•  Resme olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?

Çok küçük yaşta çalışma hayatına başladım. Ancak bir şeyler eksikti ve çalışma hayatına adapte olamadım. Sanata ve okumaya yoğun bir ilgim vardı. Ankara Kızılay’a yakın bir yerde çalışıyordum ve her öğlen galeri gezerdim. Böyle bir günde ressam Muharrem Pire ile tanıştım. Ondan desen dersleri almaya başladım. Daha sonra iş hayatını bırakıp resim bölümü  sınavlarına girdim. Böylece 1991 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümüne başladım.

“DOĞADAN YOLA ÇIKTIM”

• Bize “Mahsus Mahal” serginizden bahsedebilir misiniz? 

Öncelikle serginin isminden bahsetmek istiyorum. Sözlüğe baktığınızda anlamı ‘biri için hazırlanmış özel yer’ olarak geçer. Ben de bana özel doğa görünümlerini resmettiğim için, bu ismin uygun olacağını düşündüm. Tabii ayrıca bu isimde Ruhi Su’nun çok güzel bir türküsü var. Sergideki resimler 5 aylık bir çalışma sonucu çıktı. 2 metre boyunda büyük resimler olduğu gibi 20 santimetrelik küçük resimler de var. Daha önceki resimlerime göre bu sergideki resimler daha net ve yoğun diyebilirim.

• Çalıştığınız en farklı ve sizi en heyecanlandıran çalışma hangisi?

Çok farklı mı bilmiyorum ancak, bu sergide yer alan iki metre boyundaki 3 adet resmi  çalışırken oldukça keyif aldığımı söyleyebilirim. Büyük boy resim yapmayı seviyorum.

“SOYUTLANMIŞ DOĞA RESİMLERİ YAPIYORUM”

•  Resimlerinizde işlediğiniz konular nelerdir?    

Soyutlanmış doğa resimleri yapıyorum. Doğa benim resimlerimde, benim doğam olarak yer alır. Tabii ki  sadece bir görünüm iletmek istemiyorum. Onun arkasında bir duygu var. Bunun böyle olduğu çoğu zaman izleyici tarafından da bana iletilir.

“DUYGUNUN PEŞİNDEN KOŞUYORUM”

• Bir işin üretim süreci nasıl başlar? Nelerden ilham alırsınız? İşlerinizin üretim sürecini anlatır mısınız?  

Daha çok beni sarmalayan bir duygu oluyor ve onun peşinde koşuyorum. Bu duyguyu  çoğu zaman doğa görüntüsünde yakalıyorum. Önceleri güzel manzara bulup  karşısında oturup resim yapardım. Ancak sonuç asla gördüğüm gibi olmazdı. Doğayı birebir resimlemek bana uymayan bir şey. Bu nedenle fotoğraf çekmeye başladım, bazen de notlar alıyorum. Soyut resme kendimi oldukça yakın hissederim. Peyzaj çalışırken bunu söylemek ilginç olabilir. Ancak yapmak istediğim tam da bu. Bir söyleşide de söylediğim gibi doğanın mükemmel yansıması ile soyutun güçlü ifadesini bir arada kullanmak istiyorum.

• Günümüzde beğendiğiniz sanatçılar kimlerdir?

Kadın sanatçı Azade Köker ile Neşe Erdok  beğendiğim ve feyz aldığım sanatçılardandırlar.

• İlerleyen dönemlerdeki projeleriniz neler? Planlarınızdan ve hedeflerinizden biraz bahseder misiniz?

Resim yapmak:) sergi olarak ise 2025 yılında İstanbul’da sergi açmayı planlıyorum.

Muhabir: Makbule AKGÜL