Huyu, suyu farklı bir milletiz.
Ne sevinçte ne tasada ayarımız yoktur.
Tuttuğu takım gol atmaya görsün. Üstünü başını paralarcasına sevincini dışa vuranları ne çok görmüşüzdür.
Özellikle de derbi maçlarında…
Ya da kendi kalemizde olmayacak bir gol görsek
Kafasını stadyumun duvarlarına vuranlar mı istersiniz, kendi kendini yumruklayanlar mı?
Bize özgü bir dışavurum…
Bilinçsiz tepkinin faturası sonuçta yine tepki sahibine çıkıyor.
Coca Cola'nın gelirinin İsrail'e aktarıldığı yolunda 2014 yılında ortaya atılan iddia çerçevesinde gerçekleştirilen eylemde olduğu gibi.
Hatırlayanlarınız olacaktır; iddia üzerine bir market sahibi, Coca Cola firmasını protesto için kendi marketindeki kolilerce kolayı sokağa dökmüştü.
Market sahibi döktüğü kolanın ederi kadar zarara uğrarken, protesto etmek istediği Cola firmasının kasasına da bir o kadar gelir sağlamıştı.
Üstelik iddianın gerçekle ilgisi olmadığı da anlaşılmıştı.
Bilinçsiz eylemler, bazen de trajikomik boyutlara varıyor.
Örneğin, Çin'in, Doğu Türkistan'daki Uygur Türklerine yönelik baskılarını protesto amacıyla Patronu Türk, aşçısı da Doğu Türkistanlı olan Tophane'deki Çin Lokantasını basıp, camı, çerçeveyi yerle bir eden grubun marifeti gibi.
Ayarsız eylemler, bazen de çocuk saflığıyla gerçekleştiriliyor.
Yine Uygur Türklerine yönelik Çin baskılarını protesto amaçlı Şanlıurfa'da düzenlenen bir başka eylemde Tekbirler eşliğinde bir grubun, kartondan yapılan Çin Seddini tekmeleyerek yıkmasına tanık oluyorsunuz.
Bugünlerde yine ''Çin'' işi gündemde…
Bu defaki hayati önemi olan bir konu:
Dünya'nın başına musallat olan ölümcül virüse karşı Çin'de geliştirilen bir aşı…
50 milyon dozluk sipariş birkaç gün içinde geliyor.
Uygulama da kısa sürede başlayacak.
Bazı değerlendirmeler, aşıya yönelik kuşkuları körüklüyor.
Resmi ağızlar ise, kuşkuların yersiz olduğu yönünde.
Umalım da öyle olsun.
Protestoların yerini, bu kez alkışlar alsın.