Son yıllarda, teknolojinin aşırı kullanımı ve ekran bağımlılığı, çocuklar ve gençler açısından giderek daha büyük bir sorun haline geliyor. Özellikle erken gelişimsel dönemde ekrana maruz kalmanın, çocukların alıcı ve ifade edici dil becerileri başta olmak üzere motor ve bilişsel becerilerini de olumsuz etkilediğini belirten Psikolojik Danışman Dr. Safiye Yılmaz Dinç, bu durumun zararlarını tüm detaylarıyla Başkent’e anlattı. Dinç, “2015 yılında yapılan bir araştırmada 2 ila 3 saat arasında televizyon izleme süresine sahip olan çocukların dil gecikmesi riskinin bir saatten az izleyenlere göre yaklaşık 2.7 kat daha fazla olduğu ve 3 saatten fazla izleyenlerin ise yaklaşık 3 kat daha fazla risk taşıdığı bulunmuştur” dedi. Dr. Safiye Yılmaz Dinç, ayrıca Amerikan Pediatri Akademisi İletişim ve Medya Konseyi’nin 2013 yılında yaptığı araştırmaya göre 2 yaşın altındaki çocukların yüzde 90'ının düzenli olarak elektronik medyaya maruz kaldığını vurguladı. 

·       Teknolojinin hayatımızda her geçen gün daha fazla alan kapladığını göz önüne alırsak, erken gelişimsel dönemde ekran maruziyetinin sonuçları neler?

Dijital medya ve ekranlar erken yaşlardan itibaren çocukların hayatlarının her alanında ve her anında yer almaktadır ve kullanımları her geçen gün artmaktadır. Amerikan Pediatri Akademisi İletişim ve Medya Konseyi’nin 2013 yılında yaptığı araştırmaya göre 2 yaşın altındaki çocukların yüzde 90'ı düzenli olarak elektronik medyaya maruz kalmaktadır. Bu durum bebeklik döneminde günde bir saatten üç saate, anaokulunda günde üç saatin üzerine çıkmaktadır. Ergenlik döneminde ise günde 7 buçuk sata kadar ekrana maruziyet söz konusudur. Özellikle erken gelişimsel dönemde ekrana maruz kalmak çocukların alıcı ve ifade edici dil becerileri başta olmak üzere motor ve bilişsel becerilerini de olumsuz etkilemektedir. Ekran süresinin çocuklarda fazla olması sonucu, ilkokula başlayan her 4 çocuktan birinde dil, iletişim, motor beceriler veya sosyal/duygusal sağlık gibi gelişimsel alanlarında eksiklikler ve gecikmeler görülmektedir. Ekran başında uzun süre bulunmanın, fiziksel aktivite eksikliği, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, gazlı içecek tüketiminde artış, obezite, kas iskelet sistemi rahatsızlıkları, dikkat sorunları, görme problemleri, radyasyonun çeşitli etkileri, vücut sıcaklığının artması, baş ağrıları, saldırgan davranışlar, uyku sorunları, radyasyon nedeniyle nöbet geçirme sıklığının artması, cihazların ürettiği elektromanyetik radyasyonlara ek olarak sinir sistemi problemleri ve kanserojen elektromanyetik dalgalara maruz kalma gibi çeşitli sağlık sorunlarına neden olabileceği bilinmektedir.

“DİL GECİKMESİ RİSKİ ARTIYOR”

·       Aşırı ekran maruziyeti yaşayan çocuklarda, dil ve beceri gelişimin olumsuz etkilerini biraz daha açar mısınız? 

Bu konuda yapılan araştırmalarda ekrana maruz kalan çocukların dil gelişiminin geciktiği bulunmuştur. Uzun süre televizyon izlemek veya telefon ile vakit geçirmek gibi faaliyetler sırasında, çocuklar genellikle etkileşimli bir dil deneyimi yaşamazlar. Bu durum çocukların kelime dağarcığını geliştirme, yeni terimleri öğrenme ve dili deneyimleme fırsatlarını sınırlayabilir. Yani ekranla geçirilen zaman doğal dil edinimini engelleyebilir. Bu konuda yapılan araştırmalardan biri olan Byeon ve Hong’un 2015 yılında yaptığı bir araştırmada 2 ila 3 saat arasında televizyon izleme süresine sahip olan çocukların dil gecikmesi riskinin bir saatten az izleyenlere göre yaklaşık 2.7 kat daha fazla olduğu ve 3 saatten fazla izleyenlerin ise yaklaşık 3 kat daha fazla risk taşıdığı bulunmuştur. Medya kullanım sıklığı ve süresi arttıkça alıcı ve ifade edici dil gelişiminin gerilemesine ek olarak davranışsal, duygusal, sosyal becerilerinde de sorunlar ortaya çıkmaktadır.

“ÖZ SAYGI DÜZEYİNİ DÜŞÜRÜYOR”

·       Çocuklarda hareket kısıtlılığının oluşturduğu fiziki ve buna bağlı olarak psikolojik problemler neler?

Çocuklarda ekran maruziyeti, motor gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Çocuğun günlük yaşam aktivitelerini sürdürmesi, okuma ve yazma gibi akademik görevleri yerine getirmesi, sosyal etkileşimlerde bulunması ve kendini ifade etmesi için ince motor beceriler,  hayati öneme sahiptir. Özellikle erken çocukluk döneminde ince motor becerilerin sağlıklı bir şekilde gelişimi, bilişsel ve duygusal gelişimin de temelini oluşturur. Ancak, aşırı ekran maruziyeti bu becerileri olumsuz etkileyebilir. Ayrıca bunun yanında ekran başında hareketsiz duruş, baş ve boyun ağrısı, yeme bozukluğu, görme ve duruş bozukluğu, şiddet eğilimi, hostilite, karpal tünel sendromu, yeme bozukluğu, göz yorgunluğu, sırt ağrısı, antisosyal davranışlar ile saldırganlığa sebep olabilmektedir. Beden ve ruhun birbirini etkilediğini göz önüne aldığımızda farklı psikolojik problemlerin yaşanması da kaçınılmazdır. Öz saygı düzeyinin düşmesine, okuldaki sorumlulukları aksatmaya, sosyal ilişkilerin bozulmasına, yaşam doyumunun azalarak kaygı, depresyon ve stres düzeyinin yükselmesine, bireylerde şiddete karşı duyarsızlaşmaya, düşmanca duygulara, şiddet eğiliminde artışa ve olumlu sosyal davranışlarda azalmaya neden olabilmektedir.

·       Hem yetişkinlerde hem de çocuklarda dijital ekran maruziyetini azaltmak adına neler yapılmalıdır?

Teknoloji çağında olduğumuz için, çocukları teknolojiden mahrum etmekte çok fazla kullanımına izin vermek kadar zararlıdır. Örneğin, arkadaşları teknolojik uygulamalardan bahsederken öğrencinin bu konulara tamamen yabancı olması sosyal uyum problemlerine yol açar. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, teknolojiyi ne kadar faydalı kullandıkları ve kullanım süresidir. Eğer bir teknoloji bağımlılığı söz konusu ise kademeli olarak teknoloji kullanım süresinin azaltılması tavsiye edilir. Böyle bir durumda yaşanan yoksunluk hissinin giderilmesi ve relapsların önlenmesi için çocuğun zevk aldığı sportif ya da sanatsal faaliyetlere yönlendirilmesi, sevdikleriyle oyun temelli etkileşimlerle kaliteli vakit geçirmesi önemlidir. Örneğin, Kovid-19 salgını ile alınan önlemler doğrultusunda sosyal aktivitelerin kısıtlanmasıyla çevrimiçi oyunlara talebin 20 kat arttığı belirtilmiştir.  Ayrıca önleme çalışmaları olarak çocukların doğal çevreyi keşfetmeleri ve onlarla etkileşime girmeleri, çocuklarda öz-düzenleme, empati, sosyal beceriler ve problem çözme gibi becerileri geliştirerek dijital ekran maruziyetini azaltmaktadır.

“DENGELİ BİR EKRAN ZAMANI POLİTİKASI UYGULANMALI”

·       Çocuklarda dijital teknolojilerin aşırı kullanımını engellemek adına ailelere ne gibi psikolojik destek sunulmalı?

Güney Kore'de 0-5 yaş arasındaki küçük çocuklar arasında televizyon izleme, okuma, fiziksel aktivite ve bu davranışlara eşlik eden bakım verenlerle ilişkilerin, bilişsel ve dil gelişimi ile ilişkisini inceleyen bir araştırmada haftada 1-3 saat arası ve 3 saat ve üzeri fiziksel aktivite yapan çocukların daha yüksek bilişsel gelişimi gösterme olasılıkları daha yüksek, günde 1-3 saat arası ve 3 saat ve üzeri okuma yapan çocukların yüksek bilişsel gelişimi gösterme olasılıkları daha yüksek, ebeveynleriyle günlük beraber televizyon izleyen, fiziksel aktivite ve okuma yapan çocukların bunları haftada 1-2 kez veya daha az yapanlara kıyasla yüksek bilişsel veya dil gelişimi gösterme olasılıkları daha yüksek bulunmuştur. Benzer şekilde Hindistan’da yapılan başka bir çalışmada ekrana maruz kalan çocukların ebeveynlerinin ekran maruziyetine yönelik tutarsız şekilde denetlemelerinden dolayı, Hindistan’da yaşayan çocuklarda bilişsel gecikmelere neden olduğu anlaşılmıştır. Çocukların dijital teknoloji kullanımının olumsuz etkilerini en aza indirmek adına ebeveynler ve bakıcılar için dikkate alınması gereken birkaç önemli nokta bulunmaktadır: Bunlar arasında çocuklara dengeli bir ekran zamanı politikası uygulamak, interaktif oyun ve aktivitelere teşvik etmek ve fiziksel etkinlikleri desteklemek gibi stratejiler yer almaktadır. Ayrıca ebeveynler çocuklarda ekran maruziyetinin dil gelişimine etkileri hakkında bilinçlendirilmelidir. Anaokullarında, üniversitelere bağlı sağlık araştırma merkezlerinde, kliniklerde ve hastanelerde ekran maruziyetinin dil gelişiminde olumsuz etkileri hakkında aile eğitimleri düzenlendirilmelidir.

“SOSYAL BECERİLERİN GELİŞİMİNİ OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR”

·       Okul çağı gençlerde aşırı sosyal medya ve dijital oyun kullanımının ergen psikolojisi üzerindeki etkilerini, daha küçük yaşlar ile kıyaslayın dersek ne gibi farklılıklar sunarsınız?

Okul çağı gençlerinde aşırı sosyal medya ve dijital oyun kullanımının ergen psikolojisi üzerindeki etkileri, küçük yaşlarla kıyaslandığında bazı önemli farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıkları birkaç başlık altında inceleyebiliriz: Küçük yaşlarda çocukların beyin gelişimi daha aktif olup, sosyal medya ve dijital oyunların aşırı kullanımı, dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlükleri ve bilişsel becerilerde gerilemeye yol açabilir. Ergenlerde ise, bilişsel gelişim daha ilerlemiştir. Ancak aşırı dijital içerik tüketimi, onlarda da dikkat sürelerinin kısalmasına, hafıza sorunlarına gibi bilişsel sorunlara neden olabilir. Küçük yaşlarda, yüz yüze etkileşimler daha önemlidir. Özellikle 30 aydan küçük çocuklar gerçek hayattaki etkileşimlerden öğrendikleri gibi televizyon ve videolardan öğrenemezler. Dijital oyunlar ve sosyal medya, bu yaş grubunda gerçek hayattaki sosyal becerilerin gelişimini olumsuz etkileyebilir. Ergenlerde ise, sosyal medya, arkadaşlık ilişkilerinin bir parçası haline gelir ve gençler çevrimiçi etkileşimlerde daha aktif hale gelir. Bu, sosyal becerilerin dijital ortamda gelişmesine yol açabilir, ancak aynı zamanda siber zorbalık, sosyal karşılaştırmalar ve yalnızlık gibi olumsuz etkiler de görülebilir. Küçük yaşlarda çocuklar duygusal olarak daha savunmasızdır ve sosyal medya ile dijital oyunlar, özsaygı, benlik saygısı ve duygusal durumlarını olumsuz etkileyebilir. Bu yaş grubundaki çocuklar sanal dünyada sık karşılaşılan idealize edilmiş imajlardan etkilenebilir. Ergenlerde ise kimlik gelişimi önemli bir aşamadır. Sosyal medya, bu kimlik arayışında gençlerin kendilerini başkalarıyla karşılaştırmalarına neden olabilir. Aynı zamanda, sosyal medya ve dijital oyunlar, bu yaş grubunda kimlik oluşturma sürecinde bir araç olabilir ancak aşırı kullanımı, depresyon, kaygı ve düşük özgüvene yol açabilir.

“YALNIZLIK VE DEPRESYON GİBİ SORUNLARI TETİKLEYEBİLİR”

·       Özellikle sosyal medya platformlarında içerik üretme oranlarında da artış gözleniyor. Bunun çocuk ve ergen psikolojisi üzerindeki etkileri neler?

Küçük yaşlarda aşırı dijital içerik tüketimi, uyku düzenini bozabilir ve dikkat dağınıklığına yol açabilir. Ayrıca, fiziksel aktivite eksikliği gibi sağlık sorunlarına da neden olabilir. Ergenlerde ise, dijital oyunlar ve sosyal medya kullanımı, sosyal bağlamda daha fazla sorun yaratabilir. Gençler, sanal dünyada daha fazla zaman geçirdiklerinde gerçek dünyadaki ilişkilerde zorlanabilirler, bu da yalnızlık ve depresyon gibi duygusal sorunları tetikleyebilir. Küçük yaşlardaki çocuklar dijital oyunlar ve sosyal medya ile henüz tanışmaya başlamışken, ergenlerde bu platformlar birer alışkanlık haline gelebilir. Ergenler, bağımlılık geliştirme açısından riskli bir grupta yer almaktadır ve sosyal medya, dijital oyunlar gibi unsurlar, gençlerin psikolojik ve sosyal gelişiminde büyük bir rol oynar. Sonuç olarak, küçük yaşlarda dijital oyunlar ve sosyal medya kullanımı daha sınırlı ve denetimli olmalıdır, çünkü bu yaş grubunun beyin ve duygusal gelişimi daha hassastır. Okul çağı gençlerinde ise, dijital dünyanın etkileri daha karmaşık hale gelir. Burada, dijital içeriklerin dengeli ve sağlıklı bir şekilde kullanılması, ergenlerin gelişiminde olumlu etkiler yaratabilir. Ancak aşırıya kaçmak, çeşitli psikolojik ve sosyal sorunlara yol açabilir.

“KAS VE İSKELET HASTALIKLARI DRAMATİK ŞEKİLDE ARTIYOR”

·       Dijital teknolojileri profesyonel işi gereği kullanan ve “masabaşı çalışan” olarak tabir ettiğimiz kişilere yönelik tavsiyeleriniz ne olur?

Bilgisayar kullananların yarısından fazlası kas iskelet hastalığıyla ilgili yakınmalar bildiriyor. Yapılan bir araştırmada haftada 15 saatten fazla bilgisayar kullanan ve işe başlarken hiçbir sorunu olmayanların yarısından fazlasında çalışma yaşamlarının ilk 12 ayı içinde kas ve iskelet hastalıklarının ortaya çıktığı belirlenmiş. ABD’de Çalışma Bakanlığı verilerine göre yoğun bilgisayar kullanımı nedeniyle mesleki kas ve iskelet hastalıkları 1980’den beri dramatik şekilde artıyor. Ekran başında çalışanların teknolojinin olası zararlarından korunmalarına yardımcı olmak için bazı tavsiyelerde bulunulabilir: Ekran başında uzun süre çalışırken düzenli ara vermek gözlerin ve bedenin dinlenmesine yardımcı olabilir. Ayrıca ara vermek, hem fiziksel hem de zihinsel olarak dinlenmeyi sağlar. Mola sırasında uzaklaşarak gözleri dinlendirme ve hareket etme fırsatı bulmak önemlidir. Göz sağlığı için periyodik olarak göz egzersizleri yapılması faydalı olabilir. Doğru oturma pozisyonu, uygun masa ve sandalye seçimi, ekranın göz hizasında olması gibi faktörlere dikkat edilmelidir. Çalışırken bir şey yememek ve verilen molalarda ayağa kalkıp hareket etmek, telefonla uğraşmak gibi hareketsiz eylemlerden uzak durmak gerekir. Çalışılan odanın iyi havalandırılması, ısı ve ışığın ayarının iyi yapılması, çalışırken bol su içmekte verilebilecek diğer tavsiyeler arasında. Son olarak her bireyin ihtiyaçları farklı olabileceğinden, bu önerilerin kişisel ihtiyaçlara göre adapte edilmesi önemlidir.

Kaynak: BAŞKENT GAZETESİ- Tolga ALCA