Hacettepe Üniversitesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Gastroentoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yasemin Balaban ile kolon kanserini, korunma yöntemlerini ve erken tanı için taramanın önemini konuştuk. Başkent’in sorularını yanıtlayan Balaban, “Dışkıda kan saptanması veya dışkı renginin değişikliği (kanlı, siyah ya da kurşun rengi) genellikle göz ardı edilmektedir, ama bunlar kolon kanserinin ilk sinyalleri olabilir. Ayrıca kilo kaybı, kabızlık veya ishal gibi bağırsak düzensizliği şikayetlerinin olması durumunda da hiç gecikmeden doktora gitmekte fayda var. Elbette her bağırsak düzensizliği kanser olmayabilir. Bazen aylarca süren ishal vakaları olabilir ve bu kanser anlamına gelmeyebilir. Ancak bağırsakta olağan dışı bir durum varsa bunu da kesinlikle geciktirmeden bir doktor tarafından değerlendirilmesinde fayda vardır. Özellikle gözlemlerimizden yola çıkarak şunu söyleyebiliriz kişiler, bazen bağırsak kanamasını hemoroid kanaması zannederek tanıyı geciktirebiliyorlar. Özellikle gençlerde böyle vakalarla karşılaşıyoruz, kanamayı hemoroid kanaması zannedip doktora gitmiyorlar ve tanı yıllarca gecikebiliyor. Bu nedenle bu noktada dengeyi kurmak önemli, şikayeti olmayanlarda kanser taraması ve şikayet varsa hekim değerlendirilmesi ihmal edilmemeli.” dedi.
Kolon kanserinin artık daha gençlerde de arttığına dikkat çeken Balaban, “Eskiden 50 yaş üstünde daha sık görülürken, son yıllarda 20'li ve 30'lu yaşlarda kolon kanseri vakaları hızla arttığına ilişkin Amerika’da araştırma sonuçları var. Ülkemizde buna dair bir araştırma olmasa da deneyimlerimizden genç vakalarda artışın olduğunu görüyoruz. Bu durum, kolon kanseri tarama yaşının düşürülmesi gerektiğini gündeme getiriyor ve kişilerin taramalara önem vermesi gerektiğini belirtmemiz gerekiyor.” diye konuştu.
Kolon Kanser taraması nedir ve kimlere yapılmalıdır?
Kalın bağırsak kanseri düşündürecek hiçbir şikâyeti olmayan, ancak kanser gelişimi yönünden risk taşıyan bireylerde kanserin öncül lezyonlarının (polipler) veya erken evre kanserin saptamak amacıyla yapılan testlere “kanser taraması” diyoruz. Yeni ulusal ve uluslararası kılavuzlara göre 45 yaşının üzerindeki tüm erkek ve kadınlar kalın bağırsak kanseri gelişimi için risk altındadır ve taranmaları gerekir. İdeal tarama yöntemi uzman kişilerce yapılan kalın bağırsak endoskopisi yani kolonoskopidir. Bunu yaptırmak istemeyen bireylerin ise her yıl “dışkıda gizli kanama testi” ile taranması ve pozitiflik saptanırsa kolonoskopi yapılması gereklidir. Ayrıca ailesinde erken yaşta – 40 yaşından önce- kolon kanseri olanlar, ailesel olarak kansere genetik yatkınlığı olanlar, inflamatuvar bağırsak hastalığı gibi kalın bağırsak kanser riskini artıran hastalığı olanlarda kanser taraması daha erken yaşlarda ve daha sık yapılmalıdır.
Kolon konserinin belirtileri genel olarak nelerdir?
Dışkıda kan saptanması veya dışkı renginin değişikliği (kanlı, siyah ya da kurşun rengi) genellikle göz ardı edilir, ama bunlar kolon kanserinin ilk sinyalleri olabilir. Özellikle dışkıda kan saptanırsa polip var mı kanser var mı tanının doğrulanması veya dışlanması için mutlaka kolonoskopi yapılması gerekir. Bununla birlikte bağırsakta tıkanıklık, kilo kaybı, bağırsak düzensizliği gibi şikayetlerin olması durumlarında da doktora gitmekte fayda var. Elbette her bağırsak düzensizliği kanser olmayabilir. Bazen aylarca süren ishal vakaları olabilir ve bu kanser anlamına gelmeyebilir. Ancak bağırsakta olağan dışı bir durum varsa bunu da kesinlikle doktorun değerlendirmesinde fayda vardır. Özellikle gözlemlerimizden yola çıkarak şunu söyleyebiliriz kişiler, bazen bağırsak kanamasını hemoroid kanaması zannederek tanıyı geciktirebiliyorlar. Gençlerde özellikle böyle vakalarla karşılaşıyoruz her kanamayı hemoroid kanaması zannedip taramaya gelmiyor, yıllar sonra ve kanser ilerledikten sonra tanı alabiliyorlar. Bu nedenle hem tarama önemli hem de şikâyet varsa gecikmeden doktora başvurmak çok önemli. Diğer yandan her bağırsak şikâyetinin de kanser demek olmadığının farkında olmak ve bu noktada dengeyi kurmak önemli. Her 6 ayda bir taramaya gidilmeyeceği gibi taramaya yıllarca gitmeyip ertelemek de doğru değil. İki uca kaymamaya dikkat etmek gerekiyor. Bu dengeyi sağlayacak olanlar ise hekimler.
HER POLİP KANSERE EVRİLİR Mİ?
Her polip kansere evrilir mi?
Her polip (kalın bağırsak benleri) kansere evrilmez. Polip adı üstünde biz bunlara kanser demiyoruz. Ancak poliplerin bir kısmı kanser öncülleridir. Bizim adenomatöz dediğimiz polipler kolon kanserine dönüşme riski taşırlar. Adenomatöz poliplerdeki kanser riski taşır ve bu risk polibin büyüklüğü, sayısı ve patolojik tipi ile ilgilidir. Burada diğer önemli bir olay da polipin kansere yatkın yakın hücre tipi, çapı ve sayısı bireyde tekrar polip oluşumuna genetik yatkınlığını gösteren faktörlerdir. Eğer genetik olarak kişinin polip oluşturma yatkınlığı varsa bu kişilerin daha yakın takibi gerekiyor. Buna da kolonoskopiden sonraki bulgulara göre karar veriyoruz. Biz bu kişileri bazen 3 ile 6 ay bazen de 3 ile 5 yıl arasında kolonoskopi ile takibe alıyoruz. Eğer kişide herhangi bir riski yoksa ve adenomatöz polip saptamadıysak bir sonraki kolonoskopi takibini 10 yıl sonra yapıyoruz. Burada altını çizmem gereken konu, kolonoskopi yapmak yetmez, polibin uygun endoskopik yöntemlerle çıkarılması ve kolonoskopi sonrasında da o kişinin nasıl takip edileceğine karar verilmesi önemli noktalardır. Bu nedenle kolonoskopinin bu konuda eğitimli ve deneyimli kişiler tarafından yapılması çok önemlidir.
Polipler tekrar nükseder mi?
Poliplerin tekrar nüks etmesi genetik yatkınlıkla ilgilidir. Genetiğin dışında eğer polip uygun yöntemle, çok iyi temizlenerek çıkarılmamış olması nedeniyle de nüks etmesi mümkündür. O yüzden kolonoskopinin ehil ellerde yapılması gerekir. Çünkü kolonoskopi tecrübeli deneyimli kişiler tarafından yapıldığında ve polip görüldüğünde, uygun yöntemlerle endoskopi sırasında tam olarak çıkarılması mümkündür. Aksi durumlarda tekrarlayıcı kolonoskopiler hatta cerrahi girişimlerin yapılması gerekmektedir. Bu önemlidir ve maalesef biz böyle hastalarla çok karşılaşıyoruz.
Kolonoskopinin iyi yapılması gerektiğini söylüyorsunuz nedenini anlatır mısınız?
Elbette ki kolonoskopi ehil ellerde yapılmalı. Örneğin hastaya kolonoskopi yapılıyor, ancak polipleri uygun biçimde temizlenmeyerek “Bir gastroenterologa giderseniz iyi olur” deniliyor. Bu noktada kişiler 2’nci kez kolonoskopi yaptırmak zorunda kalabiliyor. Bu nedenle bireylerin biraz zahmetli olan kolonoskopi işlemini ehil ellerde yaptırmaları gereklidir.
Tedaviye ilişkin neler söylersiniz?
Kolon kanseri tedavisinde kanserin kalın bağırsaktaki yerleşimine, bağırsak duvarındaki tutulumunun derinliğine ve vücuttaki yayılımına göre karar veriyoruz. Özellikle rektum dediğimiz bağırsağı anüse/makata bağlayan son kısımda gördüğümüz kanserler ile daha iç kısımlarda gördüğümüz kanserlerde uyguladığımız tedavi yöntemlerimiz farklı. Ayrıca lezyonları çok erken yani bağırsak zarları/mukozasında sınırlı iken yakalayabilirsek, bu tür kanserleri endoskopik olarak, yani hastayı, cerrahi gerekmeksizin, tıpkı bir polibi temizler gibi özel tetkiklerle çıkartarak tedavi edebiliyoruz. Özetle erken evre kalın bağırsak kanserlerini tedavi etmemiz çok daha kolaydır ve tarama veya tanı için yapılan kolonoskopi sırasında mümkün olmaktadır. Öte yandan ileri evredeki kanserin tedavilerine ilişkin çok fazla ümitsizliğe kapılmamak lazım. Çünkü onkolojik tedaviler çok hızlı ilerliyor. Gerek radyoterapi, gerek kemoterapi, gerekse cerrahi tekniklerde çok ilerlemeler var. Hatta bu aşamada bazı radyoterapi ve kemoterapi tedavileri o kadar etkili olabiliyor ki cerrahi tedaviye gerek bile duymayan hastalarımız oluyor. Ama burada unutulmaması gereken bir diğer nokta da tedavi sonrası bu hastaların takip edilmesinin gerekliliği, çünkü bağırsağın diğer bölgelerinde kanser gelişme riski artar. Açıkça anlaşılabileceği gibi tarama ile kalın bağırsak kanserinden korunmak, ileri evrede yakalanan bir kanserin tedavisinden çok daha kolaydır. Ancak kişiler tarama yaptırmayı ihmal ettiği için maalesef kolon kanserini genellikle şikayetler oluştuktan sonra ve kanserin ilerlediği evrelerde yakalayabiliyoruz.
Genç yaştaki kanser tanıları artış gösteriyor mu?
Eskiden 50 yaş üstünde daha sık görülürken, son yıllarda 20'li ve 30'lu yaşlarda kolon kanseri vakaları hızla arttığına ilişkin Amerika’da araştırma sonuçları var. Ülkemizde buna dair bir araştırma olmasa da deneyimlerimizden genç vaka artışı olduğunu görüyoruz. Bu durum, tarama yaşının düşürülmesi gerektiğini gündeme getiriyor ve kişilerin taramalara ağırlık vermesi gerektiğini belirtmemiz gerekiyor. Son araştırmalar, bağırsaklardaki mikrobiyom dengesizliğinin kolon kanseri riskini artırabileceğini gösteriyor. Özellikle işlenmiş gıdalar, antibiyotikler ve düşük lifli beslenme bu dengeyi bozabiliyor.
Kolon kanserinden korunmaya ilişkin neler söylersiniz?
Öncelikle 45 yaşını geçmiş herkesin kolonoskopi yaptırması gerek. Ailede kanser öyküsü varsa bu tarama daha erken yaşlara çekebilir. Sigara ve alkol, pek çok kanserde olduğu gibi kolon kanseri gelişimi içinde riski artıran faktörlerdir. Bunun yanında hareketsizlik de önemli risk faktörlerindendir. Günde sadece 30 dakikalık bir yürüyüş ile hareketli bir yaşam tarzını benimseyerek obeziteden korunmanız, kolon kanseri riskinizi ciddi şekilde azaltır. Bazı çalışmalar, yeterli D vitamini seviyesine sahip bireylerin kolon kanserine yakalanma riskinin daha düşük olabileceğini gösteriyor. Güneş ışığı ve D vitamini takviyesi bu anlamda önemlidir.