Prof. Dr. Ayşe Filiz aslında bir hekim, kadın doğum profesörü. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi. Aynı zamanda Türk Ocakları'nda görev yapıyor. 1999'dan beri yönetimde yer alan Filiz, 3 dönemdir genel başkan yardımcısı. Ancak bir diğer yönü de Ankara sevdalısı olması. Dedelerine ve bu şehre duyduğu borç onu Türk Yurdu Ankara kitabını yazmaya itmiş.

Cumhuriyetin 100. Yılı dolayısıyla hazırlanan kitap, Ankara’yı sevenler ve bilmeyenler için bir ansiklopedi niteliğinde. Kitap hem akademik açıdan önemli bir kaynak, hem de çocukların bile zevkli okuyabileceği masal tadında bir dille kaleme alınmış. 70 yazar ve 90 konunun ele alındığı 900 sayfalık kitapta Ankara'nın bilinmeyen birçok farklı yönü var. Simidi, keçisi, tavşanı, balı, güvercini, hanları, hamamları, dereleri, bağları gibi birçok konuyu içerisinde barındırıyor.   Şimdi ise 101 konunun yer alacağı ikinci kitap yolda. Prof. Dr. Filiz, Ankara'nın Başkent oluşunun 101. Yılına 101 konu niyetiyle başladığı kitabını tamamlamak üzere.

BU ŞEHRİN ALTI ÇOK DOLU

Prof. Filiz Ankara için pek de alışık olmadığımız bir ifadeyi kullanıyor. 'Ankara'yı 'kadim bir şehir' olarak nitelendiriyor. Sıradan bir başkent olmadığına dikkat çekerek 'bu şehrin altı çok dolu' diyor. Bilinmeyen yönlerinin oldukça fazla olduğunu belirterek 3. Kitap içinde çok sayıda konunun biriktiğini söylüyor. Prof. Dr. Ayşe Filiz'le 'Türk Yurdu Ankara' kitabını konuştuk. 

-Ankara kitabı yazma fikri nasıl ortaya çıktı?

Cumhuriyetimizin 100. Yılı kapsamında kalıcı bir şeyler yapmak istedim. Çünkü benim iki dedemde Cumhuriyet döneminde İstiklal Harbi’nde görev yapmışlar.  Bir diğeri Kuvay-i Milliye’nin en büyük destekçisi. Aileden böyle bir durum söz konusu olunca insan kendini borçlu hissediyor. Ankara’ya 1965’te geldim. Ankara bana göre sıradan bir şehir değil kadim bir şehir. Bu şehrin altı çok dolu ve bilinmeyenleri çok fazla. Dergileri kitapları karıştırdık. Önüme farklı birtakım dünyalar açıldı. 

-Ne zaman başladınız çalışmaya ve ne kadar sürdü?

2020’de. Yaklaşık üç yıllık bir çalışmanın ürünü. Kitabı hazırlarken son 6 ay Kadir Çimen’le beraber envanter çıkartmak için yazıları toparladık. Çok yoğun bir efor sarf ettik; ama çıkan sonuç çok güzel oldu. 


-Kaç konu var kitapta? 

90 tane konu 70 yazar var. Tarihçiler, Coğrafyacılar, Ankara sevdalıları, gönüllüler var. Ankara kültürünün halk araştırmalarının öğrencileri var. 

Konuları belirlerken başka yerlerden de bize destek geldi. Onları incelerken başka konular çıktı ve önümüz çok açıldı. 900 sayfalık bir kitap ortaya çıktı. 

“GELİRİ ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE BURS OLARAK AKTARILDI”

-Ankara’yla ilgili böylesine kapsamlı bir çalışma daha önce yapılmış mı?

Yurt Ansiklopedisi var piyasada yok ama ben onu antikacılardan buldum. Onun içinde Ankara bölümü var ama detaylı değil.  Vehbi Koç Araştırma Merkezi’nin çalışmaları var. Ancak onların mali olarak destekleri var. Ama bizim böyle bir kaynağımız yoktu. Tamamen gönüllü olarak yaptık ve elde ettiğimiz geliri de üniversite öğrencilerine burs olarak aktarma niyetimiz vardı ama bunu da yapabildik. Kim aldıysa kitabı başucu yaptık diye geri döndü. Ummadığım yerlerden farklı dönüşler olunca bu da bizi teşvik etti. Farklı konularda elimizde birikti. Bunlardan bir ikinci kitap daha çıkartırım diye düşündüm ve kendimi buna verdim.

Kitabı incelediğimizde Ankara'nın bütün yönleriyle ele alındığını düşünüyorsunuz. Bu kadar kapsamlı bir kitaptan sonra ikinci kitap için konu bulmak zor olmadı mı?

Aslında üçüncü kitabı çıkaracak kadar konu var. 2023 aynı zamanda Ankara Ticaret Odasının da 100. Kuruluş yılı. Biz ticaret odası başkanıyla görüştük ve Ankara’nın ticaretiyle ilgili bir şeyler yapmaya karar verdik. Ticaret tarihiyle uğraşan hocalarımızda güzel yazılar hazırladı.  Esnaf kuruluşlarının geçmişteki listelerini buldum.  Orda Ankara’nın ticaretini okurken şöyle bir şey dikkatimi çekti. Şorba ilçesinden de şu kadar vergi alındı şeklinde. Merak ettim Şorba ilçesi neresi diye araştırdım ama bulamadım. İlçe şu an için yok, kaybolmuş, dağılmış Ankara'nın diğer ilçelerine pay edilmiş. Bununla ilgili de bir coğrafya profesörü hocamızla görüştüm o da bir yazı kaleme aldı Ankara’nın bilinmeyen ilçesi diye. Bu da ikinci kitabımızda çıkacak. Güzel bir şey oldu. 



-Bu kitapta sizi Ankara’yla ilgili şaşırtan bir şey oldu mu?

Ankara Kulübü'nün kuruluş tarihiyle ilgili tam bir veri yoktu. Oradan buradan belge toplarken beraber çalıştığımız Kadir Çimen Bey bir mühür buldu ve bu mühürle de Ankara Kulübü'nün gerçek tarihi ortaya çıktı. Bu kitabın içinde belgelenmiş oldu. İkinci kitapta Ankara kulübünün ilk binasının yeri, kimler geldi, kimler gitti bunlarda ikinci kitapta olacak. Mesela sanatçı antikacı bir arkadaşım Yün-İş'le ilgili bir yazı yazdı. İktisat tarihini araştırıp 7-8 sayfalık bir yazı hazırladım. Çok eski bir meclis tutanağı olacak kitapta. Vekiller Ankara keçilerinin gümrükten taşınmalarıyla ilgili tartışıyorlar. Bu izni kim verdi diye tutanaklara geçmiş o tutanakları bulduk. Ankara keçisiyle ilgili. Bir profesör arkadaşım Ankara’nın plajlarını yazdı. 

 -İnsanlar yaşadığı bu kadim şehrin bilincindeler mi?

Bence değiller. Belediyeler böyle geziler düzenliyor ama yeterli değil. Rehber eşliğinde gezmek lazım Ankara’yı. Her tarafa başka bir gözle bakıyorsunuz. Mesela Roma Hamamı dünyanın en büyük ikinci hamamı. O Çankırı caddesi Çankırı kapı, Dışkapı bunlar bilinmeyen yerler. Roma Hamamı’ndan kaleye giden yol tarihi Roma yolu. Mesela Dışkapı Hastanesi yapılırken bir ara çalışma durduruldu ve o alandan tarihi eserler çıktı. O alanların tamamı Roma Medeniyeti. Mesela takla güvercini dünyaya Türklerden yayılmış. Taklamakan Çölü'nden geliyor. Ankara'da Güvercinlik diye bir yerimiz var. Bu kitabı okuyanlardan hep olumlu dönüşler aldım. Bir başucu kitabı olduğunu söylüyorlar. İkinci kitapta da birçok konu olacak ve o da başucu olacağına inanıyorum.

Fotoğraf: Muhammet Ali Yahşi

Muhabir: Nursel Dilek MANAVBAŞI