Üzgünüm, bu tehlikeyi yazmak zorundayım!

Süper Ligde iki takımı var Başkent’in…

Osmanlıspor ve Gençlerbirliği…

Puan cetveline şöyle bir göz attığınızda suratınız ekşiyebilir!

Niye mi?

Çünkü, bu iki takım da küme düşme adayları arasında bulunuyorlar…

12 puanlı Karabükspor’un küme düştüğü kesin gibi…

Geriye iki ekip kalıyor…

Bu adayları sıralayalım:

Bursaspor (33), Kasımpaşa (31), A.Alanyaspor (28), Antalyaspor (28), Osmanlıspor (27), Gençlerbirliği (27), A.Konyaspor (24).

Durumu fark ettiniz değil mi?

Ankara ekipleri tehlikenin tam göbeğindeler…

Ancak, Osmanlıspor son haftalarda müthiş bir yükselişe geçti. Düşmesine “Kesin gözüyle bakılan'' bu ekibin son haftalarda puanları toplamaya başlaması, doğal olarak onları umutlandırdı. Hatta yüreklendirdi.

Gençlerbirliği ise inanılmaz biçimde bir düşme trendine girdi. Kırmızı Siyahlı ekip, 19 Mayıs Stadı’nda Akhisar’la oynadığı maçta beraberliği son saniyedeki golle kurtardı. Ama itiraf etmeliyim ki, çok kötü futbol oynadılar. Toparlanmazlarsa, işleri gerçekten çok zor…

* * *

Şimdi ikinci konumuza geçelim…

Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği Başkanı İsmail Dilber, sorularımıza ilginç yanıtlar verdi.

İşte o cevaplar…

“Biz çok aceleciyiz. Beklentileri doğru belirlemek ve sabretmek başarıyı getirecektir. Biz de her şey bir an önce olsun isteniyor. Oyuncu futbolu bırakıyor, hemen ''antrenör olacağım, takımı zirveye oynatacağım’ diyor. Olmaz… Bunun için zaman gerekli, sabır gerekli, deneyim gerekli. Belli bir yaşa ve deneyime gelen yabancı teknik adamlar Milli Takımın başına geliyor. Bana göre kendilerini iyi satıyorlar. Ancak, Milli Takımın başında yabancı var diye, karalar bağlamamak gerekir. Türkiye’yi Avrupa’da temsil eden 5 takımımız daha var. Bunlardan birinin başında da aynı başarı için çalışılabilir. Ama bazı antrenörler illa ki Milli takıma hoca olmak istiyorlar!..''

“Siyasetin sporun içinde olması gerektiğini düşünüyorum. Takımlar kuruluyor. Oynayacakları alan yok. Bunun için gerekli olan yeri gösterecek, buraya tesis yapacak olanlar tabi ki siyasiler, belediye başkanları, onların desteklerine de gerek var. Siyasilerin torpille teknik adam önerdiklerini duyuyorum. Bu Süper Ligde değil, alt liglerde… Evet, böyle torpil olaylarının olduğunu duyuyorum. Antrenör torpille değil, elde ettiği başarılarla istenmeli. Torpille giden arkadaşlarımızı, eleştirenler, yarın aynı yolu izlemezlerse, sorun ortadan kalkar.''

“Bir teknik adam sezon başında bir takıma 15 oyuncu aldırıyor. Aşı tutmayınca, o teknik adam gidiyor, yerine gelen, o takımı değiştirip yeni oyuncular aldırmaya devam ediyor! Böyle böyle kulüpler borçlanıyor. Böyle olunca, teknik direktörün parası ödenmiyor. Bilinmelidir ki, teknik direktörler tek başlarınadır. Akılcı hedefler koyarak, sağlam sözleşmelerle takımda kalıcı olmanın yolunu aramalılar... Bir başka ilginç durumdan da söz edeceğim. Avrupa’da başarı kazanmış, zirveye çıkmış 10 isim yazalım desek, isimler birbirleriyle çakışır. Türkiye’de de böyle. Bizde de bir elin parmaklarını geçmeyen teknik direktörler sürekli iş buluyorlar. Bu çok düşündürücü bir durum…''