Özel Haber

“Algıladığım hayatı resmetmeye çalışıyorum”

Ressam Rukiye Epli Dede çizgileriyle kesintisiz ve derin bir nefes aldırıyor. Rukiye Epli Dede’yi farklı kılan kendine özgü ve canlı ritme sahip bir tarzının olması. Ressam Rukiye Epli Dede ile çizgilerle olan hikâyesini konuştuk.

“Sezgilerimle birlikte algıladığım hayatı resmetmeye çalışıyorum.” diyen Ressam Rukiye Epli Dede, “Son zamanlarda ortaya çıkardığım işlerimde;  dünyada özellikle orta doğu ülkelerinde yaşayan kadınların ve çocukların yaşadıkları acılar, sıkıntılar ve şiddetin doğurduğu duygular soyut portrelere yönelmeme sebep oldu. Tabi bazen de portre bir amaç olmaktan çıkıp araç haline dönüşüp resimsel unsurlar, kompozisyon, leke ve soyutlama olarak öne çıkmaya başladı.” diye ifade ediyor.

• Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Rukiye Epli Dede kimdir?

1980 yılında Samsun-Bafra’da doğdum.  İlk ve orta öğrenimlerimi Bafra’da tamamladım. 2001 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Resim Bölümünü “Başarı Ödülü”yle bitirdim. 2006’da Hacettepe Üniversitesi, Sosyal bilimler Enstitüsü, Resim Bölümünde yüksek lisansımı tamamladım. Bugüne kadar 9 kişisel sergi açtım ve pek çok karma sergiye katıldım.  Çalışmalarıma Ankara’daki atölyemde devam ediyorum.

• Çizgilerle nasıl kesişti yolunuz?

Çocukluğumda bir ressam olmayı değil yazar ve oyuncu olmayı hayal ederdim. Ancak çizim yeteneğim her zaman vardı. İlk gençlik yıllarımda resme yöneldim. Farklı sanat biçimlerine merakımın yaptığım sanatı beslediğini düşünüyorum. Her zorluğa rağmen vazgeçmeden çizim yapmak ve resmetmenin yanı sıra tüm sanat biçimlerinden de beslenmeye devam ediyorum.

“ŞİDDETİN DOĞURDUĞU DUYGULAR SOYUT PORTLERE YÖNELMEME SEBEP OLDU”

• Çizimlerinizde size ilham veren motive eden öğeler var mı? Özellikle bir şeylerden esinlendiğiniz olur mu yoksa daha çok hayalinizde canlandırdığınız şekilde mi kâğıda dökersiniz çizgilerinizi?

Öncelikle kitaplardan çok etkileniyorum. Farklı yazı türlerini okumak hayal gücümü yenilememe yardımcı oluyor. Tiyatro, opera ve müzik yaşamımda önemli sanat biçimleri. Hayal gücümüzün gelişmesi için yaşamı takip edip tüm sanat dallarından yararlanılması gerektiğini düşünüyorum.

Aldığım eğitim ve yoğun çalışma sonucunda sezgilerimle birlikte algıladığım hayatı resmetmeye çalışıyorum.  Son zamanlarda ortaya çıkardığım işlerimde,  dünyada, özellikle orta doğu ülkelerinde yaşayan kadınların ve çocukların yaşadıkları acılar sıkıntılar ve şiddetin doğurduğu duygular soyut portrelere yönelmeme sebep oldu. Tabi bazen de portre bir amaç olmaktan çıkıp araç haline dönüşüp resimsel unsurlar, kompozisyon, leke ve soyutlama olarak öne çıkmaya başladı. Soyut portreler de bu resimsel unsurların yanı sıra leke ve çizginin dışında izleyiciye bir duygu vermeye çalışıyorum.

Desenlerinizde ışık ve gölge yok, kontur belirgin. Çalışmalarınızda kullandığınız deformasyon özellikle boyun uzatma, iri gözler şeklinde. Çizimleriniz illüstrasyona kaçıyor, bu çizgiler nasıl ortaya çıkıyor?

İnsana ve doğaya özellikle kadına yönelik üzücü olayları soyut çizgiler ve renklerle resmetmeye çalışıyorum. Renklerle hüznü ve şaşkınlık ifadelerini yansıtmaya çalışıyorum. Çoğunlukla kadın formları birçok çalışma sonrasında da bozulmalara uğruyor.

“İNSAN DUYGULARINI YANSITMAYA ÇALIŞIYORUM”

• Çağdaş resim sanatında kendi resminizi nasıl bir yerde görüyorsunuz?

Resimlerimde bazen bazı biçimler belirgin olsa da leke ve çizgiler soyut biçimlere dönüşüyor.  Ekspresif bir tavırla kalın fırça darbeleri ve büyük lekelerle resimlerim soyut ekspresyonizm tarzında. Bu soyutlamalar arasında insan duygularını yansıtmaya çalışıyorum.

“SANATÇI ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YANSITMALI”

• Türkiye’nin genç kuşak ressamlarından biri olarak sanat ve tasarım ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sanatçının toplum üzerindeki misyonu sizce nasıl olmalı?

Türkiye’de plastik sanatlarla ilgilenmek ve sanatçı olarak devam edebilmek emek, sabır ve pes etmeyince oluyor. Ben ve birçok genç elbette ellerinden geleni yapıyor.  Ancak gençlerin çoğu çok aceleci bir an önce ünlü olma derdine düşüyor. Bu işin asıl olayının çok çalışmak olduğunu düşünüyorum. Tarihte elbette birçok tarz yapıldı ancak sanatçının arşiv bilgisi yani eskiyi ve yeni sanat çevresini takip etmesi gerekiyor. Taklitçilik ve kopyalama sistemi değil özgürlüğünü yansıtmaları gerektiğini düşünüyorum. Sanatçının toplum üzerindeki etkisi elbette büyük, toplumu yönlendirme ve ilerletme açısından önemli bir yere sahip.

• Çalışmalarınızı yaparken hangi sanatçılar sizi etkiliyor?

Çocukluk gençlik ve eğitim sürecim boyunca elbette birçok sanatçıdan etkilendim. Bunların en önemlisi Picasso, Modigliani, Klimt ve en önemlisi Leonardo Da Vinci.

• Yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni bir proje veya sergi var mı?

Ankara’da ya da Türkiye’nin başka şehirlerinde de karma sergi ve fuarlara katılıyorum. Önümüzdeki dönemde de Ankara’da iki fuar ve aynı zamanda İzmir, İstanbul’da karma sergiler devam edecek.