Öyle sütre gerisinde mevzilenmek yetmiyor…

Dört bir yanın sarılmış…

Sağ cenahta sebzeler…

Çeşit çeşit…

Patlıcandan bibere, domatesten meyveye…

Sol cenahta, yol, su, elektrik.

Arkada, ışıltılı vitrinler…

Giyim, kuşam…

İğneden ipliğe ne ararsan var.

Var ama, dokun da gör bak neler oluyor…

Kimi yakıyor, kimi çarpıyor…

Karşında duranlar ise kollarını açmış, ''gel bana gel bana'' yapıyor…

Birinin adı doğalgaz, diğerininki kömür…

Yaz aylarında pek sorun olmuyor ama, kış mevsimi soğuk yüzünü göstermeye başlayınca dikiliyor insanların karşısına.

Açmış kollarını, soğuk soğuk ''gel bana gel bana'' yapıyor sanki.

Adı bile titretmeye yetiyor:

''Kara kış''

Kuşatmadan kurtaracak bir formül lazım.

Özellikle de sosyal yardıma muhtaç aileler için…

Ankara Büyükşehir Belediyesi, bu ailelere yönelik gıda yardımından sonra şimdi de ''Kara Kış Destek Paketi'' hazırladı.

Paket, söz konusu aileler için 600 milyon liralık bir desteği öngörüyor…

''Ankara ayazında dayanışmayla ısınıyoruz'' diyen Yavaş'ın ''Güneşli günlere birlikte ulaşacağız'' sözleri, umalım da bir umut ışığı olarak kalmaz.

Dar gelirlinin sağını, solunu, arkasını kuşatan o kadar sorun var ki…

Yıllarca ihmal edilmiş,

Yıllarca maskelenmiş…

Topyekün mücadele gerek aşmak için.

En büyük görev de hükümetlere düşüyor elbette.

Aksi halde üstat Orhan Veli'nin ünlü şiirini anımsayıp ''sanki bugünler için yazılmış'' demeyi sürdüreceğiz yıllar geçse de:

Cep delik, cepken delik,

Kol delik, mintan delik,

Yen delik, kaftan delik,

Kevgir misin be kardeşlik!