Dünkü yazımızda Fransa'dan başlayıp Avrupa'nın diğer ülkelerine de yayılan gösterilerin altında yatan esas nedenin 2008 krizinden bu yana giderek artan ekonomik sıkıntılar olduğunu ve bu sıkıntıların kaynağını anlayabilmek için 1980'li yıllardan başlayarak uygulamaya konulan neo-liberal ekonomi politikalara ve onların temelinde yatan 'finansallaşma' sürecine bakmak gerektiğini söylemiştik...
'Finansallaşma' sürecinin bir yandan ülkelerin gerçek zenginlik kaynağı olan üretim faaliyetini giderek geri plana atarken, diğer yandan para miktarını artırarak 'sahte' bir zenginlik yarattığını, böylece borçlanma yoluyla daha fazla tüketim imkanı sağladığını da sözlerimize eklemiştik...
Bugün, bu konuda yapılmış ilginç bir araştırmadan söz edeceğiz.
***
Sözünü ettiğimiz araştırma, Marmara Üniversitesi Araştırma Görevlisi Kaan Yiğenoğlu'nun 'Akademik Bakış' dergisinin Temmuz-Ağustos 2016 tarihli sayısında yayınlanan 'Finansallaşma ve Gelir Dağılımı' başlıklı makalesidir...
Makalenin başındaki kısa özette araştırmanın gerekçesi olarak şu satırlar yer alıyor: 'Finansallaşma sürecinin ana akım iktisatçıların iddia ettiğinin aksine toplumun genel çıkarına uygun olduğu görüşünün sorgulanması gerekmektedir. Bu bağlamda çalışmada son yıllarda giderek artan şekilde tartışılmaya başlanan küresel gelir ve servet adaletsizliğinin en önemi nedenlerinden birisi olarak görülen finansallaşmanın bu sürece ne gibi etkisinin olduğu incelenmektedir.'
Özet, şu cümleyle sona eriyor: 'Söz konusu finansallaşma sürecinin mevcut haliyle devam etmesi halinde gelir dağılımı adaletsizliğinin giderek artacağı sonucuna ulaşılmıştır.'
***
Makalede finans sektörünün ekonomi üzerindeki etkisinin olumlu ya da olumsuz olabileceği, bu etkinin ne yönde olacağını ise mali piyasalar üzerindeki denetimin belirleyeceği belirtildikten sonra şunlar söyleniyor:
'1945 sonrası dönemde finans sektörünün dünya genelinde ekonomiye pozitif katkılar yaptığı ve reel ekonomiyi desteklediği kabul edilmektedir. Bu katkıda finans piyasalarının düzenlemelere tabi olmasının da etkisi oldukça büyüktür. Ancak 1980 sonrası dönemde neoliberal politikaların uygulanması ile finansal serbestleşme ve kuralsızlaştırmaların da etkisi ile finans sektörü giderek kontrolden çıkmaya başlamıştır.'
Peki, bu aşırı büyüme ve denetimsizlik nasıl ekonomik sıkıntılara ve yoksullaşmaya yol açmaktadır?..
Makalede bu soruya verilen yanıt şöyle: ' Çünkü finansallaşma ile ilgi alanı üretim olmaktan çıkmış ve üretimden kopuk ve sanal bir ekonomi üzerine odaklanılmaya başlanmıştır. Böylece yoksulluk ve gelir adaletsizliği gibi geniş kesimleri etkileyen ve reel boyutta ele alınması gereken konular öncelik olmaktan çıkmıştır.'
***
İşin ilginç tarafı, kimi zaman neo-liberal politikaların yol açtığı sıkıntıların bu yönde daha ileri adımlar atılmasını savunan politikacıların önünü açmasıdır...
Fransa'da olan budur... Ancak, Macron'un uyguladığı neo-liberal politikaların yaldızı çabuk dökülmüştür.
Sözünü ettiğimiz makale, kapsamlı bir araştırmadan sonra şu sonuca ulaşmaktadır:
'Her defasında adaletsizlik üreten ve toplumun farklı kesimlerini dikkate almayan bir sürecin uzun vadede başarılı olması beklenemez. Finansallaşma da çoğunlukla belirli kesimlerin çıkarını gözeten bir sürece dönmüştür. Bunun yerine geniş halk kesimlerinin çıkarını gözeten ve faydayı tabana yayacak bir politikanın hayata geçirilmesi gerekmektedir.'