V.Y - Kitabınızın okuru bol olsun diyorum. 'Şiirin ve şairlerin duyarlılığınızı, dahası yazarlık kimliğinizi oluşturan katkısından söz etmenizi istesem: Ne söylersiniz?

M. K: Mutluyum çok. Daire komşumuz Oya Hanım: 'O kadar çok güzide öğretmenlerle okumuşsunuz, değerli yazın erbabı kalemlerle bir arada yaşamışsınız ki bu kitabı yazmasaydınız birikimlerinize yazık olurdu.' deyip gönendirdi beni. Hatta Ahmet Özer Hocam da, aynı vurguyu yaptı ve 'Çok güzel bir iş yaptın sevgili Kademoğlu.' diyerek beni kıvandırdı. Şairim diye nitelediğim, Behçet Necatigil, Ahmet Özer, İbrahim Yıldız, Ataol Behramoğlu, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Sabahattin Yalkın, Ceyhun Atuf Kansu, Rıfat Ilgaz, Müfide Güzin Anadol ve diğerlerinden beni etkileyen, beni şiirine katan ve şiirimde yer verdiğim nice ad beni özendirdi. Garip şiirini sevdiren, toplumcu gerçekçi bir ekolü benimseyip uygulamama gerek şahıs-gerekse eserler bazında çok büyük destek ve övgü aldığımı; onlara vefa borcumu da ödemek isterim.

***

Bu fırsatı siz verdiniz. Sağ olun var olun. Burada şu birkaç aforizmamı söylememe de izin verin: * Şiiri gördüm hani şair? * Şiiri gördüm, bildim şairini! * Has şiir ve has şairden yanayım. * Okur, kendini bulduğu şiiri, yakından tanıdığı yazar ve şairi sever. * Az söz, öz söz derim; mektup ya da destan gibi şiirler beni çekmiyor.

- Örneğin kendi şiirim(siler)den bir iki örnek vereyim:

ACABA

Goethe, ölüm döşeğindeyken son sözü sorulduğunda şöyle diyor: 'Biraz ışık, biraz daha ışık!' Ben de her nefes alıp verdikçe / Biraz sevgi/ Biraz dostluk diyorum/ Bu kıtlıkta acaba / Çok şey mi istiyorum?'

ÖMRÜMCE

Avuç avuç yıldız kopardım/ Gökyüzünden kucak kucak/ Bulut topladım/ Yıldızlar ışık olur gömütüme / Bulutlar yağmurum olur/ Toprağıma rahmet / Daha ne isterim Tanrı'dan'…

VURGUN- Aşkın vurgununu yedim/ Öldürmedi beni / Yaşatmıyor da…

***

V. Y: Bir de dergi serüveniniz var. Ülkemizdeki yazın ve sanat dergilerinin dar alanda paslaşmalarından, gel geç heveslerin kesintili çıkmazlarından da söz etmişsiniz. Ankara dergileri… Açılıp kapanan… Bir süreliğine gönülleri okşayıp yok olan… Kaçı elde kaldı şimdi bilmem. 'Ankara'yı taşra dergiciliği konumundan kurtarma işlevine soyunduk.' diyorsunuz. Bu ısrar, bu çaba niye? Anlatır mısınız?

M. K: Kendim de önceleri bir taşralı olarak, sonra düzenlediğim festival ve kitap fuarlarında (Devrek-Bartın) bu konuda da çok uğraş verdim. Ancak ülkemin pek çok kent/ kasabasından öyle dergiler ve dergicilerle buluşmak- özellikle Ankara'da- beni de sardı. Bu konuda Çağdaş Ekin (Karabük'te çıkardığım ) dergide (1996 Kasım) şöyle yazmışım: ' Çok az satılıp okunmasına karşın ve özellikle Anadolu'da (Taşra da deniyor) dergicilik neden önemli ve yaygın bir uğraştır? Kimileri batarken yenilerinin yayına girmesi de ilginçtir. Oysa bu emekler toplansa, ehil kadrolar bu işe soyunsa, matbaacı gazetecilik devrede olmasa belki daha yararlı olacaktır bu çabalar. Demem şu ki, kalite- ehliyet çok önemli; umarım değerlendirmede zaaflar yaşanmaz'.

***

V. Y:Kitapta bir ara bölüm: 'Gönül Telimi Titreten Kentler'. Nedenleriyle bu kentlerden kısaca söz eder misiniz?

M. K: Doğduğumuz toprak, ilk gençliğimizde, askerlikte, işimizde, meslek yaşamımızda yer alan; gezip gördüğümüz kentler ve ülkeler kimin gönül telini titretmez sevgili dost. Bunların başında elbette Zonguldak geliyor… Sonra ilk gördüğüm Ankara (1951), sonra 11 yılımı verdiğim İstanbul (1952), Bursa(1954), Eskişehir-Uşak-Afyon-Denizli-Kütahya (1963-1965) var sırada. Yanılmıyorsam, bugüne değin 67 ili, belki iki katı büyük ilçeleri gördüm iş yaşamımda. Üç kez de yurt dışına çıktım…

***

İsmet Kemal Karadayı dostum şöyle der: 'Gezmek görülebilmişse, değişmektir'. Evet! Ben bu değişimle yüzleştim, her gittiğim yerde kitap-gazete-dergi-tarih; turizmi, doğası ve insanıyla büyük birikim kazandım. Bu kitabı da, diğer kitaplarımı da gazete-dergi-dinlence yazı-notlara- belgelere dayandırarak diğerleriyle kitaplaştıracağım ilk kitabım gibi. Şair Dostum M.Mahzun Doğan, Siyahbeyaz gazetesinde yaptığımız bir söyleşide şöyle diyordu: 'Kademoğlu, Ahmet Naim, Mehmet Seyda, Rüştü Onur, Muzaffer Tayyip Uslu, Oktay Rifat, Behçet Necatigil, Ümran Nazif'n kitaplarıyla hem yöresini hem de sanatı sevmiş.'