Zehra ŞAHİNDOKUYUCU
Müzik kimilerimiz için hayatımızda olmazsa olmazlarımızdandır, müzik aşkı hayatımızın her dönemini kasıp kavurur ve müziksiz yaşayamayız. Çocukluğumuzda kulağımıza gelen tınılar, büyüdükçe kalbimizden beynimizden silinemez ve genç yaşlarda müzikle uğraşmak boynumuzun borcu olur. İşte böyle bir müzisyen Harun Akdemir. Başkent’e müzik serüvenini anlatan Akdemir, “Müzik benim vazgeçilmezlerimden” dedi. En son ‘’Şiirden Müziğe’’ projesiyle kamuoyunun karşısında olan Akdemir, ‘’Projede, Pir Sultan Abdal’a ait ‘Hazreti Şah’ın avazı’ ve ‘Ya eceldir ya didardır ya nasip’ şiirleri bulunmaktadır. Çağdaş şair ve yazarlarımızdan; A. Hicri İzgören’in ‘Sürgün’, Mehmet Baran Aydın’ın ‘Bavê min’, Kemal Varol’un ‘Ayrılık provası’ ile Yılmaz Odabaşı’nın ’Kuşlarım vuruldu’ şiirlerini besteledim’’ diye konuştu.
Öncelikle kendinizden bahseder misiniz?
1980’ de Diyarbakır’ da dünyaya geldim. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite eğitimimi orada tamamladım. 2001 yılında Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümünü bitirdim. 2003 yılından sonra Mersin, İstanbul ve Kayseri’de yaşadım. 2007’de Ankara’ya yerleştim. Hâlen Ankara’da yaşıyorum.
Müziğe başlama serüveninizi anlatır mısınız?
Müziğe küçük yaşlarda öncelikle dinleyici olarak başladım. Bir enstrümanla tanışmam ise 19 yaşımda oldu. O gün bugündür müzikle hemhâlim. O dönem ilk enstrümanım kırık ve eski bir bağlama oldu. Daha sonra gitar ve kaval... Son üç yıldır çalışmalarımı profesyonel mecraya taşıdım. Ancak belirtmeliyim ki ben bu enstrümanları kendi kendime öğrendim ve hiçbirinde virtüöz seviyesinde değilim. Bunun için daha çok zaman ayırmak ve mümkünse profesyonel eğitim almak gerekir. Ben, işin solistlik kısmındayım.
Repertuvarınızda genellikle halk müziği ve özgün müzik mi var?
Elbette yetiştiğim coğrafya itibarı ile halk müziği ve özgün müzik tınıları ön planda. Ancak özgün müzik derken akla ilk gelen şey, protest müziktir. Oysa, özgün kelimesi etimoloji itibarı ile öze ilişkin, diğerlerinden farklı anlamı taşımaktadır. Dünyadaki tam karşılığıyla ‘’Authentic music’’ tabiri yanlış olmayacaktır. Bu nedenle özgün müzik yani otantik müzik ön planda tutuğum tarz.
ŞİİRDEN MÜZİĞE
Bilindiği üzere “Şiirden Müziğe” adlı bir projeniz var, bu proje hakkında detaylı bilgi verir misiniz?
Evet ‘’Şiirden Müziğe’’ adını verdiğim, halk ozanları ve çağdaş şairlerin, şiirlerinden bestelemiş olduğum eserlerin yer aldığı bir projem var. Üç yıldır bu projenin eserlerini dijital müzik mecralarında sevenleriyle paylaşmaya başladım. Bu projenin temeli 2009 yılında başladı. Projede, Pir Sultan Abdal’a ait ‘’Hazreti Şah’ın avazı’’ ve ‘’Ya eceldir ya didardır ya nasip’’ şiirleri bulunmaktadır. Çağdaş şair ve yazarlarımızdan kronolojik olarak; A. Hicri İzgören’in ‘’Sürgün’’, Mehmet Baran Aydın’ın ‘’Bavê min’’, Kemal Varol’un ‘’Ayrılık provası’’ ile Yılmaz Odabaşı’nın ‘’Kuşlarım vuruldu’’ şiirlerini besteledim. Bunlar yayımlanmış çalışmalarımdır. Bu eserler, Youtube, Spotify, Apple muzik başta olmak üzere tüm dijital müzik sağlayıcılarında var. Herkese de buralardan dinlemesini tavsiye ederim.
Şiirden müziğe projesinin oluşum fikrini anlatır mısınız?
Şiirden müziğe projesinin oluşumuna çocukluğumdan beri tanıştığım çok iyi müzik insanlarının büyük etkisi oldu. Mesela Ahmet Kaya; yapmış olduğu şarkılarla benim birçok önemli şairle tanışmama vesile oldu. Ahmed Arif, Nazım Hikmet, Atilla İlhan bunlardan sadece birkaçı. Şiirlerden bestelenen şarkıların özel bir anlamı oluyor bana göre. Bu nedenle ben de sevdiğim şiirleri bestelemek istedim. Projede gözettiğim ilk parametre; eserin, sözlerin ve müziğin çok iyi bir ahenkle buluşmuş olması. Buradaki ilk dinleyici benim. Öncelikle defalarca kendi kendime tekrar ederim, bir noktada bunu, insanların da beğenisine sunmaya karar verirsem profesyonel anlamda çalışmalara başlarım.
Bir şiiri, nasıl veya neden bestelersiniz ya da bestelemezsiniz?
Seçimlerimde yıllardır dimağımda dönüp duran şiirler elbette ki öncelikli oluyor. Sabahları uyandıktan sonra elimi yüzümü yıkarken veya yıkamak istemezken geceleri rüyalarımı bölen, kendi kendime mırıldandığım, bunun yanında benim için bireyci ve evrensel anlam taşıyan şiirleri besteliyorum. Örneğin eserlerimde seçtiğim; aşk, direniş, sürgün, ayrılık, göç, kuşlar ve baba gibi kavramlar evrenseldir. Dünyanın neresinde olursa olsun bunlar insanlarda benzer duygular uyandırır. Çalışırken ve şiirleri seçerken o eserlerin doğasına uygun melodiyle buluşturmaya özen gösteririm. Bazılarının sözlerine hiç dokunmam bazılarına ise temayı değiştirmeyecek küçük dokunuşlarda bulunurum. Bu dokunuşlar şiirle melodinin ahengini sağlamak içindir. Çalışırken şiirde temanın büyük bir kısmına müdahale gerekiyorsa ve eserin ana yapısı değişiyorsa o tür şiirleri bestelememeyi tercih ederim.
Müzikte ki hedefleriniz nelerdir?
Elbette ki iyi eserler üretmeye devam etmek birincil hedefim. Sesimi, müzik birikimimi yaşadığım her gün daha iyiye götürmek. Yine konuşup, rüya gördüğüm dillerin tamamında şarkılar söylemek istiyorum. Şimdiye kadar Türkçe ve Kürdçe eserler yaptım. Ancak İngilizce ve Zazaca eserler de yapmak istiyorum. Elbette ki üretmiş olduğum eserlerin uzun yıllar boyunca büyük kitleler tarafından dinlenmesi de hayallerim ve hedeflerim arasında.
Albüm ve konser çalışmalarınızla ile ilgili bilgi verir misiniz?
Üç yılda yayımlamış olduğum 12 eser var. Bunlar içinde, kendi bestelerim olduğu gibi yorumladığım halk türküleri de mevcut. Eserlerin tamamını single (tekli şarkı) olarak yayımladım. Artık single daha yaygın. Bizim çocukluk ve ilk gençliğimizde olduğu gibi kaset ve CD’ler yaygın değil. Bunun yanında Ankara’da düzenli olarak program yaptığım bir sahne veya mekân yok ancak çeşitli mekânlarda konser etkinlikleri ve radyo programlarına katılıyorum.
Bu röportajın sonunda okurlarımıza ne söylemek istersiniz?
Öncelikle bu röportajı hazırladığın ve verdiğin emek için sana çok teşekkür ederim. Okurlara söylemek isterim ki ‘’yaşama telaşı’’ cenderesinde sıkışık kalmayın. Yolunuzun müziğe, sanatın diğer dallarına ve özellikle bilime uğradığından emin olun. Ne diyor Ahmet Arif ‘’Yaşamak, sade yaşamak yosun solucan harcıdır.’’ Sevgilerimle…