Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşam öyküsü bir çok esere konu olmuştur...

Bu eserlerde onun 1911 yılında Trablusgarp'ın İtalya tarafından işgal edilmesi üzerine Enver Bey ve diğer İttihatçı subaylarla birlikte yerli halkı işgalcilere karşı harekete geçirmek için bölgeye gidişi de yer alır...

Ancak Mustafa Kemal'in daha önce yaptığı bir 'Trablusgarp operasyonu' daha vardır, ki o operasyonun öyküsü pek bilinmez.

***

Trablusgarp sancağı, aslında İtalya tarafından işgal edilmeden önce de fiilen Osmanlı yönetiminden çıkmıştı... 1909 yılında kentte küçük bir askeri birlik ve bir mutasarrıf bulunmasına karşın yönetim fiilen İttihatçılara karşıtlığıyla tanınan Şeyh Mansur adlı bir Arap liderinin elinde bulunmaktaydı...

Sözünü edeceğimiz öykü, Mustafa Kemal'in İttihat ve Terakki Genel Merkezi tarafından devlet otoritesini yeniden egemen kılmak üzere bu kente emrivaki yoluyla gönderilmesi ile başlar...

Bu görevlendirme, aslında İttihat ve Terakki'nin başında bulunan 'Hürriyet Kahramanı' Enver bey ve arkadaşlarının, Mustafa Kemal'in teşkilat içinde başlattığı muhalefet hareketini engellemek ve onu 'itibarsız' hale getirmek amacıyla düzenledikleri bir komplodan başka bir şey değildir...

Ne var ki, Mustafa Kemal, bu komployu bir 'başarı öyküsü'ne çevirmiş ve siyasetteki ilk ciddi sınavını bu olayda vermiştir.

***

Öyküyü tam olarak anlayabilmek için 1908 Meşrutiyet Devrimi sonrasında yolları kesişen iki genç devrimci subay olan Mustafa Kemal Bey ile Enver Bey'i ömürleri boyunca rekabet ve çatışmaya götüren olaylar zincirini bilmek gerekir...Sözünü edeceğimiz olay,bu rekabetin ilk halkasıdır ve söz konusu rekabeti anlayabilmek açısından büyük önem taşımaktadır...

Bu rekabet sırasında talih önce Enver Bey'e gülmüş...

Ama o bu şansı iyi kullanamayınca, Mustafa Kemal (Atatürk) aklı ve cesaretiyle talihin (ve tarihin) çarkına kendi istediği istikameti vermeyi başarmıştır.

***

Enver Bey'in şansı, 1908 Meşrutiyet devrimine yol açan olayların tam merkezinde yer almış olmasıdır...

Devrim öncesinde Balkanlarda komitacılara karşı yürüttüğü mücadelede cesareti ile dikkat çekmiş, 'mümtazen' terfi alarak 27 yaşında binbaşı olmuş, istibdada karşı ayaklanmayı seçerek birliğiyle birlikte dağa çıkmış ve devrim sonrasında 'Hürriyet Kahramanı' ilan edilmiştir...

Mustafa Kemal ise daha askeri akademide iken istibdat karşıtı faaliyetleri dolayısıyla 'mimlendiği' için ceza olarak sürgün yeri olan Şam'daki 5. Ordu'ya yüzbaşı rütbesiyle gönderilmiş, tayinini işlerin merkezi olan Selanik'e çıkaramayınca hastalık gerekçesiyle izin alarak gittiği kentte yapılan çalışmalara geri planda katılmak zorunda kalmıştır...

1908 Devriminden sonra ordunun siyasete alet edilmemesi konusunda ısrar edince de kızağa çekilmeye çalışılmıştır.

***

Buna rağmen 1909 yılında İstanbul'da çıkan 31 Mart isyanı ile ilgili haberler Selanik'e gelince ilk harekete geçenlerden biri o zaman kolağası rütbesindeki Mustafa Kemal olmuştur...

Mustafa Kemal, kendi komutanı olan Hüseyin Hüsnü Paşa kumandasında bir Hareket Ordusu kurulması fikrini çevresine kabul ettirmiş kendisi de bu 'ordu'nun kurmay başkanlığını üstlenmiştir...

Ne var ki, 15 Nisanda Selanik'ten yola çıkan bu kuvvet İstanbul'a varmak üzere iken olaya İttihat ve Terakki Cemiyeti Genel merkezi müdahale etmiş, ordunun komutanlığına 3. Ordu Komutanı Mahmut Şevket Paşa atanmış, Kurmay Başkanlığı'na da Berlin'de askeri ataşelikten yeni dönen Enver Bey getirilmiştir.

***

Mustafa Kemal'in bu olay sırasında inisiyatif alarak öne çıkması Enver Bey'i rahatsız eder... Onun yönlendirmesiyle bir süre sonra İttihat Terakki Genel Merkezi ilginç bir karar alır...

Karar, görünüşte Mustafa Kemal'i 'onore' etmekte, ama gerçekte onu altından kalkılamayacak bir göreve göndererek etkisizleştirmeyi amaçlamaktadır...

Karara göre Mustafa Kemal, kendisine verilen bin altınlık bir sandık ve bir yetki belgesiyle tek başına, Trablusgarp'a gidecek ve oradaki isyanı bastırarak devlet otoritesini tekrar kuracaktır.

(Devam edecek)