Karabük Üniversitesi’yle ilgili tartışmalar, bir kentin Türkiye’nin gündemine gelme biçimi, “üniversite” gibi bir sözcüğün kaybettiği itibar, çürüme ve kokuşmuşlukta tüm sınırların aşıldığını gösteriyor. Duyduklarımız, okuduklarımız dehşet ve utanç verici. 
Hatırlarsınız, Karabük Üniversitesi ilk kez geçen yıl 17 yaşındaki Gabonlu bir genç kızın öldürülmesiyle gündeme geldi ve cinayetle, patlayan lağımın kokusu yayıldı. Ama burnumuz pis kokulara alıştığı için bir iki gün konuşuldu ve sonraki bilmem hangi skandalın içine düştük. Yaklaşık bir yıl geçti ve bu kez Karabük Üniversitesi İtiraf Sayfası’nda Afrikalı öğrencilerle cinsel ilişki yaşadığını iddia edenlerin itiraflarıyla sarsıldık. Çünkü bir öğrenci cinsel yolla bulaşan bir hastalığı duyuruyor ve öğrencileri uyarıyordu. 
Peki nasıl oluyor da bir üniversite, böylesine çirkin iddialarla anılır hale geliyor? Sebebi, yaklaşık 132 bin nüfuslu bir şehre, 5-6 yılda 13 bin yabancı öğrencinin doluşmasıyla ilgili. Karabük Üniversitesi, son dönem açılan üniversitelerden biri ve Türkiye’de yabancı uyruklu öğrenci oranının en fazla olduğu yer. Yabancı öğrencilerin yarısından fazlası Afrikalı… 
Çok kısa bir süre içerisinde bu kadar yabancı öğrencinin gelmesi insana tuhaf geliyor ama şecaat arzederken sirkatin söyleyen eski rektör Prof. Dr Refik Polat’ın ifadeleri, olayın seyrini anlamamızı sağlıyor. 
Anlaşıldığı kadarıyla üniversite kuruluyor ama yeterli ödenek tahsis edilmiyor. Hazine garantili projelere milyar dolarları akıtan iktidarın, sıra eğitim kurumlarına gelince cimriliği tutuyor nedense. Bu sefer üniversite sanki bilim yuvası değil de bir ticarethaneymiş gibi diploma ticaretine başlıyor. Nasıl ki, para karşılığı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı vermek bütçeye gelir getirmenin bir yöntemi olarak görülüyorsa rektör de Afrika ülkelerine sefere çıkıyor. Çadlı, Senegalli, Sudanlı öğrenciler, sonuç garantili sınavlarla Karabük’e çekiliyor. Yani bin dolardan 10 bin dolara kadar oldukça geniş bir skalada parayı veren diplomayı alıyor ki, bu bir öğrenci pazarının ortaya çıktığı anlamına geliyor.  
Polat, 2022 yılında verdiği bir röportajda 1300'den fazla Çadlı öğrenci olduğunu aktarırken, "4 senedir Çad'ın en iyi 1000 öğrencisi arasından öğrenci almaya çabalıyoruz. Senegal'in en iyi 8 lisesinin müdürleriyle toplantı yaptık. Bakış açınızı 80 milyonun ötesine, 8 milyara taşımazsanız bunu başaramazsınız. Biz 8 milyara bakıyoruz. Dünya üniversitesi olma yolunda çok hızlı adımlarla ilerliyoruz." Diyor ve öğrenci varlığının Karabük ekonomisine katkılarından dem vuruyor. 
Çok kısa bir süre içinde binlerce yabancı uyruklu öğrencinin gelmesiyle şehrin dengeleri de sarsılıyor. İddiaların her biri tuhaf ve vahim…
Mafyalaşma, genç kızları fuhuşa sürükleyen yapılar, usülsüz öğrenci kayıtları, cinsel hastalık iddiaları, öğrenci işlerine bakan aracı şirketlerin silahlı adam kaçırmaya varan işleri. Ne ararsan var?  
Yıllardır Karabük’te gazetecilik yapan Mehmet Çetinkaya, kantarın topuzunun kaçtığını belirtirken, Karabük’ün bölgede bir fuhuş merkezi haline geldiğini ifade ediyor ve “Çevredeki illerden de geliyorlar. Açık hava genel evine döndü. Çeşitli ülkelerden gelen öğrenciler burada pazarlanıyor. Bir ilde, Karabük gibi bir ilde, saatlik kiralık yerler olur mu? Günlük tamam neyse, günlük zaten var. Giriyor Afrikalı bir kızla bir saat, çıkıyor bir saat sonra… Bu olacak iş değil. Utanıyoruz, fuhuş bataklığına sürüklenmiş bir il olmaktan utanıyoruz”” diyor. 
Karabük, Cumhuriyet’in ilk ağır sanayi merkezlerinden biriydi; şimdi ise fuhuşla anılıyor. 
Nereden nereye? 
Yıkımın derecesini anlayabiliyor musunuz?