Şair-yazar ve sanat insanları, doğdukları kentle özdeştirler. Kentler onların adlarıyla anılırlar; onlar oraların rengi, sesi, soluğu ve güzelliğidir. Dışarıda onlar aynı zamanda kentlerinin uğraş alanlarındaki elçileridir de.

***

Devrek benim için böyle bir kasabadır. Ağaçlarını, çiçeklerini, geleneklerini yok ederek, içini beton yığını haline getirerek bu güzel, yeşil ve şirin kasabayı kent yapamadık: Onca festival yaptık, özde halka eğlenceden başka hiçbir şeyi veremedik. Caddelerinde akasyaların açtığı, sokaklarından ıhlamur ve iğde kokuları saçılan, bahçelerini renk renk güllerin, leylakların süslediği, çınarların sahiplendiği Devrek'i, kent yapamadık. Tahta evlerini, konaklarını koruyamadık. Beton evlerde ocakları terk ettik, çitlembik ağaçları ise geçmişte kaldı...

***

Karadeniz Ereğli yolundaki Kocameşe'nin oradan baktığımızda, damları kırmızı kiremitli evleri gösterip; 'İmanım Devrek ne büyüdü' diyen müteahhide şu yanıtı vermiştim: Sayesinde siz de çok büyüdünüz... O kadar ki, Çomakların buğday tarlalarını bile apartmanla doldurdunuz.

Belediye Başkanvekili iken(5 yıl boyunca); Yapalaklara ait araziyi site haline getirelim, tek tip imara açalım önerim (1968) olumlu karşılanmamıştı: Şimdi balkondan balkona geçilir bir sıkışıklık, çirkinlik yaşanıyor orada. Aynı şey şimdiki Çay Mahallesi için de (1960'lı yılların başında) gündeme gelmişti bu durum. 1950'li yılların başında kurulan Kereste Fabrikası ve arazisi bugün de imara açık villalara dönüştürülmüş durumdadır. Yani kazanılmışları da yitirmiştik.

***

Ülkemiz gibi Devrek de, kötü yönetilmiştir. Bir belediye başkanı, kendisinden sonraki belediye başkanıyla fotoğrafının yan yana konulmasına tepkisini şöyle dile getirmişti: 'Bu benim için bir talihsizliktir.' Ben de şu yanıtı vermiştim

Ona: Gerçekten doğru söyledin ama asıl talihsizlik ikinizin de belediye başkanlığı yapmış olmanızdır.

Bizim dönemden önceki Belediye Başkanının eşi de: 'Kocamın ekmeğine mani oldun. Ayıp sana' diyerek suçlamıştı beni. Bir kez Demokrat Parti, bir kez ANAP (ve askeri dönemler dışında) yerel yönetim hep CHP'li olmuştur. Eğer bugün nahiyelerinden bile geride kalmışsa, bunda yerel yönetimlerin suçu vardır.

Bir diğer yanlış, genel yönetimin vekaletler veya maiyet memurları eliyle yürütülmüş olmasıdır. Özellikle Kaymakamlarının (yanılmıyorsam altı kişidir) Vali olmaları da ilginçtir. Şirketleşmelere gidilmemesi; kurulan şirketlerin kötü yönetilmesi de bir başka yanlışıdır Devrek'in. TBMM'ne neredeyse her dönemde bir vekil -hatta iki de oldu- göndermesine; Bakanları bulunmasına (V. Ali Ökan, Veysel Atasoy) karşın siyasetten pek nemalanamamış bir kasabadır Devrek'im.

***

Devrek'ten Rüştü Onur, M. Güzin Anadol, Zihni T. Anadol, Ülker Anadol, Demir Anadol, Kemal Anadol, Sami Sülük gibi şair, yazar ve ressamlar yetişmiştir. Hayri Tuncel besteleriyle TRT repertuvarına girmiştir. Devrek'ten Kerim Korcan, Oğuz Kazım Atok, Dr. Kemal Satır da geçmiştir. Koşucu Dedemiz Safder Kartoğlu Atletizm (maraton), kızı Can (yazar-reklamcı-gazeteci), oğul Dr. Ümit de (UNESCO da çalışıyor) alanlarıdaki elçilerimizdir… Şair-yazar Mithat Yaban da unutulmamalı.

İlk TBMM'nin Devrekli vekili Hacı Abdullah Sabri Efendi, Devrek'in Atatürkçü kimliğini temsil etmiştir. DP'nin Zonguldak Milletvekili Rıfat Sivişoğlu (Belediye Başkanlığı da yapmıştır) partisinden istifa etme onuruna sahiptir. Oğlu Behzat Sivişoğlu; Amerika'da doktorluk yapmaktadır. Kahveci Nuri'nin oğlu (vefat etmiştir) Ömer Aksu, Dr.Abdullah Sabri Küçükarslan, Hidayet Akay da Amerika'da yaşayan hemşehrilerimizdi. Bugün bu sayı daha da çoğalmıştır.

***

Ünlü yazar Fakir Baykurt, Düisburg Treni ve Barış Çöreği kitaplarında Almanya'da yaşayan insanlarımızı konu etmiştir öykülerine. Aslında çok zengin malzeme olmasına karşın bir romanının yazılamamış olması büyük eksikliktir Devrek için. Ali Sarıkoyuncu, Zonguldak genelinde ve Devrek özelinde Kurtuluş Savaşı'ndaki önemini anlatmıştır kitabında. Devrek üzerine şiirleri bulunan şairler de önemli yer tutar. Bunların başında da İ. Behçet Kalaycı gelir.

***

Halkıyla benim hep özlemim olmuştur Devrek. Lütfiye Aydın'ın betimlemesiyle; 'şehrin ortasından akan incecik deresiyle; çiçekli bahçeleriyle, tül perdeli camlı tahta evleriyle; önce uzaktan sonra çok yakından baktığı konukseverliğiyle güzel bir kenttir. Yazar Ayla Kutlu'nun 'gönül telini titreten üçüncü kent'tir; Mehmet Başaran'a 'Ozanlar düşlerini, Devrekliler orman dalını yontar' dedirten Demirtaş Ceyhun'un 'İnsan ısılı insansı diyar' diye tanımladığı yer olarak, eskiye özlem duyduğum sevgili memleketim Devrek'e benzeyemedim hiç... Her zaman sılam oldu benim.

Ben Meclisteyken...

Mustafa KADEMOĞLU

Mustafa Kemal Yılmaz dostumun en son çıkan kitabının adı bu. Yayıma ben hazırladım. Kitap beğenildi. Türünde ilk olma özelliğindeki bu yapıtı gören vekillerimiz kendilerini özendirdiğimizi söylüyorlarmış. Beni de kıvrandırıyorlar elbet. Isparta CHP Emekli Mebusu Nazif Kurucu, Muğla CHP Emekli Milletvekili İlyas Karaöz bunlardan ikisi örneğin.

***

Kitap, Kemal Bey'in 1965-1973 döneminde parlamentoda yaptığı konuşmalar.