Onlar gülmeye mahkumdular…

En azından tebessüm etmeye…

Hiç dertleri, tasaları, sorunları yokmuş gibi…

Görevlerinin gereğiydi gülümsemek…

Gününde olmasalar da gülermiş gibi yapmak…

Mağaza çalışanlarından söz ediyorum…

Satış görevlisinden, kasiyerine, mağaza müdürüne kadar…

Satış tekniklerinin olmazsa olmaz kurallarından biri eksildi bugünlerde…

Hangi mağazaya, hangi markete giderseniz gidin o güler yüzlü görevlilere rastlamakta güçlük çekiyor insan…

Güler yüzden eser yok…

Tek tük rastladıklarınız da ''istisnalar kaideyi bozmaz'' ayarında…

Ama kabahat onlarda değil, onlara tebessümü bile unutturanlarda…

Tezgahlarda, raflarda sıra sıra ürünlerin üzerlerinde yazılı uçuk-kaçık rakamlar sanki onları etkilemiyor.

Sanki yalnızca müşterilerin cüzdanına göz dikiyor…

Oysa tezgah gerisinde duranların durumu alış-veriş için gelenlerden daha kötü….

Biri boş fileyi dolduramamanın çaresizliğinde, öteki bolluk ortamında yokluğun küskünlüğünde…

Müşteri ancak yarısını doldurabildiği filesiyle, çaresiz evin yolunu tutuyor.

Satış görevlilerinin durumu daha da zor.

Kolay değil tabi, sabahtan akşama dek etiketlerle burun buruna gelmek.

Etiketler can yakıyor…

Müşterinin yüzü asık…

Mağaza görevlilerinin de…

İşçisi, köylüsü,

Çalışanı çalışmayanı

Genci yaşlısı…

Yüzler asık.

Kent küskünler diyarına döndü…